- Ey Muhammed! Sana nereye infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayır olarak verdiğiniz nafaka, ana baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız herhalde Allah onu bilir.(Bakara-215)

’’Ey Muhammed! Neye harcayacaklarını, yani ne gibi yerlere harcama yapacaklarını sana soruyorlar. Uhud savaşında şehit olan çok yaşlı ve malı çok birisi olan Amr b. Camuh, Resulullah'a, "Mallarımızı nelere harcayacağız ve nerelere vereceğiz?" diye sormuştu. Bunun üzerine bu âyet indi. Cevap olarak de ki, az veya çok hayır cinsinden, yani çeşit çeşit mallardan vacip veya nafile olarak Allah rızası için harcadığınız veya harcayacağınız mal önce ana-babanız, ikinci olarak en yakın akrabanız, üçüncü olarak ihtiyaç içindeki yetimler, yoksul fakirler, yolda kalmış yolcular içindir. Babalarınıza dedelerinize bakmak ilk görevinizdir. Diğer yakınlarınız onları izler ve bu şekilde, "Yakınlık derecesi daha yakından uzağa doğru" kuralına göre, harcama yapmak vacib olur. Bunlardan başkasına da zekât ile vacip olarak ve diğer sadakalarla nafile olarak mal harcanır. Bunlardan başka, herhangi bir hayır daha yaparsanız , elbette onu Allah pek iyi bilir ve karşılığını verir. ’’

- Onlara: "Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın" dendiği zaman, o kâfirler, müminler için: "Allah'ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?" dediler.(Yasin-47)

Günümüzde buna benzer bir söylem var: Sokaklarda sıkça rastladığımız el açıp isteyen dilencilere bazı insanlarımız ’’Allah versin.’’ Diyorlar. Bu anlayış tıpkı yukarıdaki ayette kâfirlerin dediği sözle ne kadar örtüşüyor. Günümüzde bu tür ifade ve davranışlar da insanları kâfir yapmaktadır. Çünkü Yüce yaratıcının altmış küsür ayette müminlerden infak etmesini istiyor:’’ Benim size verdiklerimden yoksullara, yetimlere yalda kalmışlara yakın akrabaya verin’’ Buyuruyor Allah Teala. Bu emre karşı gelerek insanlar kafir oluyorlar. Tıpkı sad-74’te bildirildiği veçhile: ’’Yalnız İblis büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.(Sad-74). Şeytan Allah’ı inkâr etmedi ama kibirlenerek kafir oldu. Kibri Allahın emrini yerine getirmesine mani oldu.

Bu yazımızda da infakla ilgili iki çarpıcı olayı sizlere nakletmek istiyorum.. Kitab-ı Dede Korkut’ta Dirse Han diye bir Türk beyinden bahseder.. Bu beyin çocukları olmaz. Durumuna çok üzüler. Çocuğunun olmasını çok istemektedir. Yılların evlisidir, yıllar geçer ama Allah ona bir evlat vermemiştir. Ümitsizliğe kapılır. Kötümser ve asi bir ruhla bir gün evine döner. Evde hanımına acı sözler, söyler, küfürlü konuşur. Bir çocuğunun olmayışını suçunu karısına bağlar. Ve Saliha bir kadın olan eşi şöyle der: ‘’’Bey ne sinirlenip küfürlü konuşursun Allah sana bir evlat vermemişse hatayı kendinde ara, bir muhasebe yap’’’ der. Dirse Han düşünmeye başlar ve der: ’’Han kızı doğru söylersin, söyle bana ben ne yapayım.’’

Han kızı eşi der ki: Bak Dirse Han, git deveden Buğra, koyundan koç kes, büyük bir kazan kaynat, açlar, yoksullar kırk gün kırk gece yesin içsinler. Yine bir otağ kur, dağlar kadar giysi yığ, çıplaklar giysinler. Olur ki Tanrı Tealanın gönlüne hoş gider ve duanı kabul eder. Dirse Han eşinin dediklerini harfiyen uygular.,açlar doyar,çıplakları giydirir. Sonunda Allah Dirse Hana nur topu gibi bir erkek evlat verir. Bu hikâyenin Anadolu’da İslam’ın yayılmasında ve yaşamı biçimlendirmede büyük etkisi olmuştur.

Allahın verdiği malları servetleri,paraları Allahtan kaçıran Müslümanlar sözüm size!

Cenab-ı Hak infak-sadaka ve zekâtla insanları rızasını kazanmaya vesile yapıyor. Allahın verdiği nimetleri yine Allahın kullarına harcama yaptırmak suretiyle toplumsal barışın, dayanışmanın sevgi ve saygının olduğu güçlü bir toplum oluşturmaktır Allahın muradı. Bu infak ayetlerinin bir kısmı namaz emriyle birlikte verilmektedir.’’Namazı kılın rızık olarak verdiklerimizden siz de verin’’’ emrini çağımız Müslümanları namaz kısmını alıyor, sadaka kısmını terk ediyor. Cahiliyet döneminin anlayış ve yaşantısına benzer bir müşrik toplum oluşuyor böylece. Ve yeryüzünde iradesini icraya kadir olamayan, güçten kuvvetten düşmüş bir İslam coğrafyası, Bir avuç Yahudi ve Teslis batağındaki Hıristiyanların oyuncağı İslam dünyası manzarası bizi ziyadesiyle üzüyor. Söylenecek son söz:  MİLLETİM UYAN.        

Gelecek yazımızda Peygamberimizin anlattığı infakın önemini vurgulayan kıssayı anlatacağım.

Suriyeli ve İranlıların nasıl üniversite hocası yapıldığı ortaya çıktı Suriyeli ve İranlıların nasıl üniversite hocası yapıldığı ortaya çıktı

Devamı var 
Fuat Çiçekli

Editör: Kerim Öztürk