Raci Hoca, değerli arkadaşım; 

Yazınızın son paragrafında, "Allah; kuruluş felsefesi sömürü, işgal, gasp...Dini para, ibadeti savaş ve terör olan ülkelerin şerrinden  ülkemizi, milletimizi korusun..." diyorsunuz...

Yüzyıllardır, İslâm ülkelerinin hemen hemen hepsi, bu "sömürgeci ülkelerin", ya tam,  ya da yarı  sömürgesi durumunda ve sanırım bu müslümanların çoğu, "Allah bizi sömürgecilerin şerrinden korusun; Allah onları helâk etsin" vs. şeklinde beddualar etmekte ve Allah'a yakarmaktadır, öyle değil mi ?

Fakat, nedense;  milyonlarca müslümanın duaları ve yakarışları, karşılık bulmuyor olmalı ki, ne İslâm ülkeleri korunuyor, ne de "sömürgeciler" helâk oluyor...! 
Öyle değil mi ?

Sömürgeciler sömürmeye, sömürülenler de sömürülmeye devam ediyor...!

Bunun nedenlerini hiç düşünüyor musunuz çok merak ediyorum ?!

Yani artık, yüzyıllar sonra; anlaşılmış olmalı ki;  bu işler,  "Allah bizi korusun"  deyip, sorumluluğu ve yükü Allah'a havâle etmekle olmuyormuş  demek ki...
Farklı bir çözüm yolu bulmak gerekiyormuş demek ki...

Dr. Nefi Demirci Hakk'a Yürüdü Dr. Nefi Demirci Hakk'a Yürüdü

Meselâ; sizin deyişinizle  "felsefesi sömürgecilik olan" ülkelere karşı, koskoca İslâm Dünyası, sömürülmekten kurtulmak adına,  nasıl bir felsefe, yol, yöntem geliştirdi acaba ?

Ülkelerini ve milletlerini "sömürgecilerin" zulmünden ve vahşetinden korumak adına;  rasyonel çözüm yolları bulmayı, bu yönde akıllarını kullanmayı, bilime ve bilim insanlarına yatırım yapmayı, onları desteklemeyi, onlara özgür düşünme ve  çalışma alanı sağlayıp, bilime ve teknolojiye alan açarak,  sömürgecilerle akıllarını kullanarak mücadele etmeyi hiç düşündüler mi, denediler mi  acaba ?

Ya da, meselâ;  ülkelerinde, insan hak ve özgürlüklerine dayalı, demokratik hukuk devleti inşâ etmek, hiç akıllarından geçmiş midir acaba ?!

Yoksa; Kral, Sultan, Emir gibi genellikle diktatörler tarafından yönetilen müslüman halklar;  sormasın, sorgulamasın, hesap sormasın, eleştirmesin,  sadece ve sadece  itaat etsinler diye,  özellikle mi akıldan, felsefe ve bilimden uzak tutuldular ?

Yoksa, acaba; o müslüman yönetici diktatörler; o "sömürgecilerle" gizliden gizliye işbirliği yapıp, kendi toplumlarını ve ülkelerini, onlarla birlikte mi sömürdüler ?!

Milletleri sömürülür ve günden güne fakirleşirken; kendileri ise  semirdikçe semirilen, saraylarda sefahat içinde, akıl ve bilimden uzak  yaşayan Kral, Sultan, Emir ya da Başkanların yönettiği ülkeler,  sömürülmeyi fazlasıyla hak etmiyor mu sizce ?

Ülkelerin kalkınmasındaki önemli kriterlerden  olan Aklı, bilimi, felsefeyi, düşünmeyi, eleştiriyi ve sorgulamayı, "küfürle, kâfirlikle, tekfirlikle" eş tutup, topraklarında barındırmayıp, kovanlar; aklı, bilimi, felsefeyi kullanıp kalkınmış ve gelişmiş ülkelerin sömürgesi olmayı hak etmiyorlar mı sizce ?!

"Çuvaldızı başkasına batırırken, iğneyi de kendimize batıralım" öyle değil mi ama ?

"Dini, ibadeti para ve sömürge"  dediğiniz o ülkeleri suçlayarak, eleştirerek; "Allah  bizi korusun" diyerek; meseleyi çözmüş olmuyorsunuz...
Çözülmüyor işte.

Sorumluluğu ve kabahati  başkalarına yükleyerek, sorumluluktan ve suçluluktan  kurtulmuş olmuyorsunuz...

Aklınızı kullanmadığınız için, problemler çığ gibi büyüyor, büyüyor ve sonunda iflâsın eşiğine geliyorsunuz...!
Ve o "sömürgeci ülkelerin"  kapılarında bir sente muhtaç hâlde mekik dokuyorsunuz !!!

O yüzden diyoruz ki ; aklınızı kullanın, felsefî düşünmeyi öğrenin, sorgulayın, sorun, eleştirin;  akılcı ve bilimsel düşünmeyi öğrenin, öğretin...!
O yüzden diyoruz ki; aklınızı kullanma cesaretini gösterin..!

Ve o yüzden;
"AKIL, BİLİM, HUKUK, DEMOKRASİ" diyoruz...

Reyhan DEMİREL

Editör: Kerim Öztürk