Ekonomik kriz 24 Ocak 1980 ithal ikamesine son veren Özal’la, cuntacı Kenan Evren’le ivme kazanmış, Cumhuriyetin 100 yıllık birikimi fabrikalar finalde satılmış, ülke üretim avantajını kaybetmiştir.

Geldiğimiz talihsiz iç karartan bu sürece itiraz etmeyenler bu ağır vebale ortaktır. Bu hem inandığımız dinin emri “Oku”mamak hem de haksızlığa karşı dilsiz şeytan taklidi yapmakla olmaz.

Şehrindeki şeker fabrikası, tekel fabrikası, Sümerbank vb. daha binlerce fabrika satılırken, bunu göremeyenin tepki koymayanın ailesi tek fabrika kalan “Devlet” çalışanı olmak dışında seçeneği kalmayan evladını, torununu işe koymak için ancak parti imtiyaz sırası sonrasını bekler.

Her partili yanaşma düzeninden partili apoletine göre faydalanır. Partisiz arkasız dayısız olanın vay haline!

Özetle her şey işte alın teri, göz nuru fabrikalar gayrimenkul fiyatının altında fiyatla peşkeş çekilirken, sessiz kalmakla başladı.

Bu günlere milletçe takipsiz edilgen sorumsuz davranarak geldik.

Ve sıra şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarını Fatih’in, Abdülhamit’in, Atatürk’ün şehit ve gazilerin aç kalıp bize vatan bırakanların vatan topraklarını satmaya vatandaşlığı da bonusu olarak vermeye geldi.

Bu satışın sonu nerede bitecek, daha ne kadar vatan toprağı satılacak? Bu da muammadır!

Sessiz sedasız milyonlar bir cümle Türkçe bilmeyenler vatandaş oluyor.

Dünyanın hiç bir ülkesi böyle bir zor ve acı durum yaşamamıştır.

AB, oturma izni vermek için dil öğrenme şartı ararken, milyonlar hangi kıstasla vatandaş yapılıyor?

Ülkenin evlatları kan, can vererek bize vatanı bıraktı. Patlama yapan doğum oranları ile sığınmacılar hiç bir bedel ödemeden vatana imtiyazlı ortak oluyor.

Sıra sığınmacılara şehit çocukları gazi torunlarının milletin egemenlik haklarını iradesini devretmeye geldi. Yönetici zaafları üzerinden kifayetsizlik ufuksuzlukla daha neleri kaybederiz kim bilir?

Kestirmek çok zor değildir.

Yanlış yapıldıktan sonra siyasi bedel ödemesi gerekenlerin Kılıçdaroğlu modeli gibi rakibe dolaylı çalışan siyasi figürler bitmeyen “CHP edebiyatı” algı operasyonları iktidara hayat veriyor.

Bütün bu zor şartlara rağmen tekrar iktidarı sürdürerek ödüllendirilmeleri çok enteresan değil mi?

Milli Eğitimin Milliliğine Bir Dokunuş Milli Eğitimin Milliliğine Bir Dokunuş

Sorunları halının altına süpürmek halıyı, evi, mahalleyi ülkeyi kokuttu.

Ülkedeki dayanılmaz kokular Haliç kokusunu çoktan geçti.

Bu devran böyle gitmez, gitmemelidir. Artık milletin dayanma gücü kalmadı. Türk milletinin mutfak yangını ile haberdar olduğu buz dağının görünen kısmı ancak milletin gerçeklerden haberdar edilmesi ile anlaşılır.

Vurulan dipten bir çıkış umudu doğar kirli eksik bilgi ile celladının ipini seven, kasabın bıçağını yalayan kasaplık durumuna düşeriz.

İnsan olan mü’min olan araştırır, tefekkür eder doğru bilgi sahibi olur ve gereğini yaparak ancak iki cihanda hesap verir.

Hesabımız gerek tarih gelecek nesiller ve ahirette çok çetindir. Halkın yönetime katılıp denetlemediği sahte kurtarıcılarla aldanmaya aldatılmaya devam ederiz.

Akıbet hem ekmeğimiz, geleceğimiz gider dahası onurumuz kırılır. Boynumuzu huzurundan başka eğdirme kula kulluk ettirme Allah’ım!

Bizi fakir ve son derece onurlu ceddimize şehit ve gazilere kursağından haram geçmeyenlere layık eyle Yarabbi!

Tarihe gelecek nesillere mahcup etme, dayanma direnme gücü ver Yarabbi!

Bu zifiri karanlığın yok mu sabahı?

Sabri Şenel - 3/08/2023 - Çekmeköy

Editör: Kerim Öztürk