Yerel seçime bir hafta kaldı! İşte detaylar.. Yerel seçime bir hafta kaldı! İşte detaylar..

1071 yılında Malazgirt zaferinden sonra Alpaslan Ermenileri Bizans zulmünden kurtardı ve Anadolu’da yaşayan Ermeniler Selçuklulara şükran borçlandılar.

Fatih Sultan Mehmet, 1473 yılında Otlukbeli savaşı ile Doğu Anadolu’da hüküm süren Akkoyunluları yendikten sonra o da Alpaslan gibi Ermenilerin koruyucusu oldu. 1915 yılına kadar Türklerin himayesinde dillerinde, dinlerinde, kültürlerinde, sanat ve ticaretlerinde serbest mutlu ve bahtiyar olarak yaşadılar. 1800’lü yıllara gelindiğinde, Ruslar tarafından kullanılmaya ve koruyucusu olan Türklere karşı kışkırtılmaya başladılar. 1804, 1813 ve 1828 yıllarında ya da Osmanlı Rus savaşlarından sonra Anadolu’da ve İran’da yaşayan Ermenilerin bir kısmı bugünkü Azerbaycan topraklarına taşınarak, Türklerle aralarında tampon bir topluluk oluşturdular. Ermeniler Papazları, Hınçak ve Taşnak çeteleri ve daha sonra Osmanlı milletvekili olan Ermeniler tarafından Rusların yardımıyla silahlandırıldılar, eğitildiler, donatıldılar Anadolu’da ve Azerbaycan’da katliamlara başladılar.

20 Haziran 1890 tarihinde Adana ve İstanbul’da büyük isyanlar oluşturdular. 1882-1893 yıllarında Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon’da halka katliamlar yaptılar.

1893, 1894, 1895 yıllarında Kahramanmaraş Sason ve Zeytun katliamlarını gerçekleştirdiler.

Bu katliamlar Fransa’da Le Petit Jurnal gazetesinde baş sayfada yayınlandı.

1905 yılında Osmanlı İmparatoru II. Abdülhamit’e bombalı suikast düzenlediler.

1905-1907 yıllarında Revan Hanlığında binlerce soydaşımızı öldürdüler.

1909 yılında Adana’da, 1914 yılında Kahramanmaraş ve Muşta 50 bin kadar insanımızı katlettiler.

1914 Sarıkamış savaşları sırasında ordularımızı arkadan vurdular.

1915 yılında Ruslarla birlikte girdikleri Van Bitlis ve Muşta 179 bin Müslüman Türk ve Kürt’ü yok ettiler.

Erkeği savaşta olan korumasız İnsanlarımızı Camilere, Ahırlara, samanlıklara doldurarak diri diri yaktılar. Ordularımızın ikmal yollarını keserek, askerimize giden silah ve mühimmata engel oldular. Bu nedenle 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkarılan bir kanunla toplanan hainler Osmanlının bir başka bölgesi olan Suriye’ye sürgün edildi. Sürgün sırasında yine askerlerimiz tarafından güven altına alındılar. Yolda sağlık istasyonlarında hastaları tedavi edildi, yaraları sarıldı, karınları doyuruldu.

1917, 1918 yıllarında Azerbaycan’da 40 binden fazla soydaşımızı katlettiler. Yalnız Bakü’de bir günde 17 bin insanımızı şehit ettiler. Bunun üzerine Nuri Paşanın Kafkas İslam Ordusu hareketı gerçekleştirildi.

İstiklal savaşımız günlerinde de hainliklerine devam ettiler güney illerimizde Fransızlarla birleşerek 70 bin insanımızı yok ettiler. Doğu Anadolu’da da aynı şeyler yaşandı ve 1920 yılında Kazım Karabekir Paşa Ermeni ordularını toptan esir aldı. Böylece Erzurum ve Kars bölgelerinden geri püskürtüldüler

Şimdi Ermeniler, Türkler bize soykırım yaptı diyerek, yalanla dolanla dünya parlamentolarını ayağa kaldırıyor, özellikle Amerika ve Fransa’da büyük faaliyetlerde bulunuyorlar. Her 24 Nisan günü İstanbul’un göbeğinde taksimde, Beyoğlu’nda, hatta bazı üniversitelerimizde etkinlikler yapıyorlar, resimler afişler asıyorlar, mumlar yakıyorlar, yalandan ağlayıp sızlıyorlar sonra bizi en ağır şekilde suçlayarak çekip gidiyorlar. Hatta bunlara bazı milletvekilleri  destek vererek, eşlik ediyorlar. Hiçbir yetkili veya görevli de bunlara siz ne yapıyorsunuz demiyorlar.

Birinci Dünya savaşı günlerinde Osmanlı Devletinin Genelkurmay Başkanı Mareşal Paul Bronsart Won Shellendorf ve Aynı yıllar Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurmak için Amerika tarafından görevlendirilmiş Orgeneral James Guthrie Harbord raporları Ermeni ihanet, katliam ve soykırımları ile doludur. Kazım Karabekir Paşanın gördükleri ise insanın kanını dondurmaktadır.

1935 yılında Bükreşte yapılan büyük Ermeni kongresinde konuşan Ermenistan Başbakanı Ohannes Kaçaznuni bütün suç bizde, Rusya İngiltere ve Fransa tarafından kandırıldık, kullanıldık, Türklere karşı ihanette bulunduk diyor. Bu kitap yayınevlerinde mevcuttur. Ayrıca Birinci Dünya savaşı günlerinde Rus yarbay Tverdohlebov’un “I Witnessed and Lived Through, Erzurum 1917-1918/ Gördüklerim Yaşadıklarım)” ve Fransız yazar Pierre Lyautey’in yazdığı “Le Drame Oriental” kitapları Ermeni ihanet ve katliamlarını dile getirmektedir.

Günümüze geldiğimizde Pek çok Amerikalı tarihçi, devlet adamı, asker ve sosyolog Prof. Dr. Stanfort Shaw, Prof. Dr. Norman Stone, Prof. Dr. Guenter Lewy, Michael Gunter, Edward Erickson, Justin Mccarthy, Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, Şükrü Server Aya’nın Raporları ve kitapları tamamen Ermenilerin Türklere soykırım uyguladığını kanıtlayan eserlerdir. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ise köy köy, ev ev, isim isim belirlediği 125 bin şehidimizi anlatmaktadır.

Amerikan devlet başkanı Reagan’ın hukuk danışmanı Bruce Fein 1998 yılında, Amerikan arşivlerini taradığını ve bu arşivlerde Ermenilerin 2 milyon Türk’ü katlettiklerinin belgelerine ulaştığını belirtiyor. Yine Osmanlı Paşası olan Ermeni Bogos Nubar, Lozan’da Ermeni haklarını savunurken, savaş, tehcir ve hastalıklar sonucu kaybımız 300 bindir diyor.

Bu sözde soykırım yalanı Ermenilerin yaşam iksiri haline gelmiştir. Ermenistan’da 2-2,5 milyon ve toplam yeryüzündeki 6 milyon Ermeni’nin asimile olmalarını önleyen tek tutanaklarıdır. Bu nedenle bu büyük yalandan vazgeçmeleri zordur. Karabağ ve Hocalı katliamlarının hesabını, geçtiğimiz yıl Büyük Vatan Zaferi ile Azerbaycan’a ödemişlerdir.

            Ermenistan’ın dünyaya açılan, onları fakirlikten kurtaracak, insanca yaşama hakkına ulaşacakları kapı Türkiye ve Azerbaycan’dır. Biz birlikte barış içinde kardeşçe yaşamaktan ve Kafkaslarda kalıcı barışı sağlamaktan yanayız. Geleceğimiz için Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan el ele vermek ve tüm güçlükleri birlikte aşmak zorundadır. Onun için Ermeniler akıllarını başlarına toplamalı ve Ermenistan Parlamentosu Türklerden özür dilemelidir.

Hatta başta Ermeniler, Yunanlılar, Bulgarlar ve Sırplar; kendilerini dillerinde, dinlerinde ve kültürlerinde serbest bıraktıkları için “Türk’e Şükran Günü” düzenlemelidirler. Bu onların hayat borcudur. Zira Türkler isteselerdi hepsini Türkleştirir ve Müslüman ederdi. 

Prof. Dr. İbrahim Öztek

Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı

Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı

TEHCİR VE ALINAN EMNİYET TEDBİRLERİ

Editör: Kerim Öztürk