1- Selefilik (Köktendincilik) özetle, önceki neslin yaptıklarını sorgusuz sualsiz doğru kabul eden, yani Hz. Peygamber zamanındaki anlayışın hiçbir ilave veya yorum katılmaksızın uygulanması gerektiğini varsayan anlayıştır.

2- Işid, Taliban gibi cihatçı gruplar selefidir. Selefiler türbe ve mezar ziyaretleri dahil pek çok şeyi bidat olarak kabul ederler. Bu nedenle bidatlere sebep olduğu için mezarları yıkıp tahrip ederek ortadan kaldırırlar.

3- Selefiler, kendisi gibi düşünmeyen geleneksel din anlayışına sahip her Müslümanı İslam'da kafirden bile daha aşağı olarak kabul edilen müşrik sınıfına sokarlar. Müslüman olarak görmezler.

4- Türkiye’de ki selefi vaizlerden birisinin “Türk toplumu müşrik bir toplumdur. Çünkü oy atmak ve çocukları okula göndermek şirktir. Askere gitmek küfürdür. Türkler Müslüman değildir.” dediği bilinmektedir.

5- Vehhabilik ise günümüzdeki Selefi hareketlerden olup, Arabistan’ın Necd bölgesindeki Uyeyne’de Hanbelî kadısının oğlu olarak 1115 (1703) yılında dünyaya gelen Muhammed b. Abdülvehhâb tarafından ortaya atılmıştır.

6- Cüppeli “Bunlar bize ‘müşrik’ diyor. Osmanlı ecdadımıza ‘müşrik’ diyor. ‘Bütün türbeleri yıkacağız’ diyor.” İfadelerini kullanarak kamuoyunu uyardı. Vahhabilerin Osmanlıyı ve Türk milletini sevmediği doğrudur. Tarihten gelen bir düşmanlık vardır.

7- Vehhabiliğin kurucusu Muhammed b. Abdülvehhab, İbn Suud ile ittifak yaparak fikirlerini yayma adına davetçi müridler yetiştirdi. Vehhabîler Osmanlı Devleti’nin yaşadığı sorunların da verdiği rahatlıkla ilk büyük tahribatı Riyad’a yaptılar.

8- Necd bölgesini kontrol altına alan Vehhabiler, Hicaz ve Irak’a geçiş kapısı olarak gördükleri Ahsa’yı ele geçirdiler. Vehhabilerin saldırgan politikası Mekke ve Medine şerifleri tarafından tepkiyle karşılansa da Osmanlı Devleti durumu hafife almıştı.

9- 1801’de Vehhabiler Kerbela’ya girdiler. Hz. Hüseyin’in mezarını tahrip edip Kerbela halkını kılıçtan geçirdiler. 5000 civarı Şii’yi öldürüp aynı gün geri çekildiler. Osmanlı Devleti olaylar üzerine Vehhabileri karşı Sülayman Paşa’yı gönderse de olumlu bir netice alamadı.

10- 1803 yılında Vehhabilerin hedefinde bu kez Taif şehri vardı. Vehhabiler şehre girip çok sayıda Taif’liyi öldürdüler. Pek çok mezarı ve Hz. Muhammed’in amcasının oğlu Abdullah b. Abbas’ın türbesini yağmaladılar.

11- Suud b. Abdülaziz öncülüğündeki Vehhabiler 30 Nisan 1803 tarihinde Mekke’yi de işgal ettiler. Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Ali ve Hz. Fâtımâ’nın doğdukları evleri tahrip ettiler.

12- Medineyi de işgal eden Vehhabiler Hz. Muhammed’in mezarını da yıkmak istemişler ancak kubbesine zarar verip içindeki değerli eşyaları almışlardır. Osmanlı Devleti bölge valilerinin Medine’ye yardıma çağırmış ancak sonuç alamamıştır.

13- Durumun vahametinin farkına geç de olsa varan Osmanlı Devleti, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’yı Mekke ve Medine’yi Vehhabilerin elinden kurtarmakla görevlendirmiştir. Mehmet Ali Paşa oğlu Tosun Paşa’yı bölgeye göndermiştir.

14- Emrindeki 3500 kişiyle Hicaza giden Tosun Paşa Vehhabilere ilk etapta mağlup olmuştur. Mısırdan gelen 20.000 kişilik ek kuvvet işleri Tosun Paşa’nın lehine çevirmiş ve 1813 yılının başlarında Mekke, Medine, Taif ve Cidde Vehhabilerden temizlenmiştir.

15- Bu şehirlerin temizlenmesiyle Vehhâbî tehlikesi tamamen ortadan kalkmamıştır. Hicaz’ın pek çok noktasında bu Vehhabi aşiret ve topluluklar varlığını sürdürmektedir.

16- Mehmet Ali Paşa, diğer oğlu İbrahim Paşa’yı Hicaz bölgesinde göndermiştir. Mehmet Ali Paşa bölgedeki pek çok şehri Vehhabilerden temizlemekle kalmamış, 1818’in Eylül ayında Abdullah b. Suud ile dört oğlunu ele geçirerek önce Kahire’ye oradan da İstanbul’a göndermiştir.

17- İstanbul’da yargılanan Abdullah b. Suud sokaklarda teşhir edilmiş ve sonra da saray meydanında idam edilmiştir. Beraber gelenler de İstanbul’un farklı yerlerinde idam edilmişlerdir. Bu arada İbrahim Paşa’nin Vehhabi Devleti’ne tamamen son verdiği haberi İstanbul’a ulaşmıştır

18- İbrahim Paşa’nın elinden kaçabilen tek Suud olan Türkî b. Abdullah bir süre sonra II. Vehhabi Devletini kurmuştur. Türkî b. Abdullah ölünce yerine oğlu Faysal, Faysal ölünce 1865 yılında yerine Abdullah geçmiştir. Osmanlı’ya bağlı bu devlet, 1891’de yıkılmıştır.

19- 1903 yılında Abdülaziz b. Abdurrahman (İbn Suud) tarafından bugünkü Suudi Arabistan’ın temeli sayılan III. Vehhabi Devleti kurulmuştur.

20- 1930’da Şerif Hüseyin’i de mağlup eden Abdülaziz, 18 Eylül 1932’de Hicaz ile Necd’i birleştirerek “Suudi Arabistan Kralı” unvanıyla bugünkü Suudi Arabistan Devleti’nin başına geçmiştir.

Milli egemenliğimiz kaldı mı? Milli egemenliğimiz kaldı mı?

21- Vehhabilik Türkiye’de nasıl yayıldığına ve Vehhabilerin günümüzdeki faaliyetlerine dair daha kapsamlı bir yazıyı Patreon hesabımda yayınladım. Siz üye olarak okuyabilir ve çalışmalarıma destek olabilirsiniz.

Editör: Kerim Öztürk