4 Temmuz kara gün !


Hadiseyi açacak olursak ; 

 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak'ın Süleymaniye kentinde karargâh kurmuş bulunan (bir binbaşı komutasında) 11 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun ve Türkmen mihmandarlarının Irak'taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan Amerikan 173. Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce ve yanlarında peşmergelerin de bulunduğu bir ortamda, sürpriz bir baskın sonucu derdest edilmeleri ve başlarına çuval (kukuleta) geçirilmek suretiyle götürülüp 60 saat süresince alıkonularak sorguya çekilmeleri hadisesini tanımlamak için kullanılan terimdir.


Düşünün Türk ordusu ABD'nin ricası ile Irak'a girmiş onlara yardımcı oluyor idi, dünya da ise ABD ve Türkiye ittifak halinde olduğu gözüküyordu. Ama bu böyle değildi bakın o zamanın yetkili ABD yetkilisi ne diyor ;

1990’lardan bu yana Türkiye’nin güneydoğusu veOrtadoğu’da faaliyet gösteren CIA ajanı Sam Faddis, anılarını anlattığı ve geçen günlerdeABD’de piyasaya çıkan “Operation HotelCalifornia” adlı kitabında, 2003 Irak Savaşı sırasında CIA timleriyle Türk askerleri arasında çatışmanın eşiğinden dönüldüğünü belirtti. 
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), CIA’nin 2002-2003 yıllarında Kuzey Irak’taki gizli faaliyetlerine büyük zorluk çıkardığını kaydeden Faddis, kitabında sık sık TSK’ya ve Türkiye’ye olan kızgınlığını dile getiriyor. 

Start Türkiye’den 
“Operation Hotel California” isimli kitaba göre, CIA’nin kontr-terör ajanları 7 Temmuz2002’den itibaren TSK’nın bütün muhalefetine rağmen Kuzey Irak’a girdi. Türkçe ve Yunancayı ana dili gibi konuşan Charles Sam Faddis ve emrindeki ekibin amacı Afganistan’daki Tora Bora’dan Kuzey Irak’a gelen El Kaide ve Ensar El İslammilitanlarını öldürmekti. Peşmergelerle CIA’nin büyük işbirliğinin bu operasyonda başladığını anlatan Faddis, “Kurmal ve Sargat yakınlarında El Kaide’nin kimyasal silah ürettiğine dair elimizde deliller vardı. Yerlerini de belirledik. Saldırı için Beyaz Saray’dan izin ve Türkiye üzerinden gelecek silah ve helikopterlere ihtiyacımız vardı. Türkiye izin vermedi. Beyaz Saray da operasyona yeşil ışık yakmadı” diyor. 

Sinir harbi
Kitaba göre, Faddis ve ekibinin TSK’yla sürtüşmesi Şubat 2003’ten sonra gözle görülür hale geldi. “TSK’nın bize PKK’lı var dediği yere 6 tane cip ve adamlarımı yolladım. Hiç kimse yoktu” diye yazan Faddis, “Gizli operasyonlar için İncirlik’ten gelecek malzemeye ihtiyacımız vardı. Her seferinde TSK’nın onayını almak gerekiyordu. Haftalar süren prosedür işimizi çok zorlaştırıyordu.Silopi’deki Türk komutan bizim Kuzey Irak’ta olmamızdan çok rahatsızdı” iddiasında bulunuyor. Mart 2003’te savaşın başlamasına haftalar kala, Faddis ve adamları bu kez gizli operasyonlar için Türkiye üzerinden silah, patlayıcı ve yiyecek geçirmek istedi. Türkiye’nin buna izin vermemesi üzerine CIA ajanları, Peşmergelerden Kalaşnikov ve kıyafet satın aldı, Kürtler gibi giyinerek onların arasına katıldı. 

Geçerse yakalarız 
Faddis, TSK’nın Kuzey Irak’a gidecek olan İncirlik merkezli sevkiyatları denetlemek istediğini belirterek “Sınıra gelen gizli görevli ekiplerimize çok kötü davranmaya başladılar” diyor ve şöyle devam ediyor:
“CIA merkezindeki gizli operasyonlar bölümünden bir üst düzey görevli Şubat 2003’te durumu görmek için bölgeye geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri bu geziden çok rahatsız oldu. Toplantılara gözlemci sokmak istediklerini, bunun anlaşmalar gereği olduğunu söylediler. CIA bu iddiayı reddetti. Buna Silopi’deki Türk Özel Harekât Birimi Komutanı çok sinirlendi. Bir gün Salahaddin’deki toplantımıza gelen Türk Teğmen, ‘Eğer bu gizli görevli sınırı geçerse Türk Ordusu kendisini gözaltına alacak’ dedi.”

Ankara’ya kadar  
 TSK’nın bu çıkışı üzerine sınıra tepeden tırnağa silahlı olarak ve çatışmaya hazır bir durumda gittiklerini belirten Sam Faddis, “CIA yetkilisine bir şey olursa Türk askerlerinin ölebileceğini söyledik. Sonuçta birileri Silopi’deki komutanı uyardı da şef sınırı geçti. Gerekirse şefin yanında Ankara’ya kadar gidebilirdik” diyor. 

Türkler savaşı uzattı 
CIA ajanı Faddis, savaş öncesi peşmergeleri, Kalaşnikoflar, cephane, GPS cihazları ve uydu telefonlarıyla donattıklarını anlatarak Kürtlerin Musul’a Türkiye’nin engellemesi yüzünden giremediğini ve bunun da Irak’ta 2 yıl süren iç savaşa yol açtığını, El Kaide’nin Musul’da toparlandığını savunuyor. 
Sam Faddis, ABD’nin Kürtlere mutlaka bağımsızlık vermesini, Kuzey Irak’taki Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının tamamen çıkarılmasını ve PKK’nın terör örgütü dışında bir yapı haline dönüştürülmesini istedi.


Gördüğünüz gibi bu ABD'li yetkili gerçek yüzlerini anlatıyor ama bir türlü bizimkiler anlamıyor, gidip Bush'tan ve Obama'dan icazetler alıyor ve raporlarını sunuyorlar.. İşlerine gelmeyince de sözde Milliyetçilik hareketlerine bürünüyorlar...

Bu olaydan günler, aylar, yıllar geçti fakat acısı unutulmadı. Türk Milliyetçileri için halen o çuval başımızda, o çuval anca bunun hesabı sorulduğunda başımızdan çıkar. 

Unutma, unutturma ! 

Tanrı Türk'ü Korusun 

Alper ÜNAL