ABD desteğiyle Suriye’nin kuzeyine hâkim olan PYD/YPG terör örgütünü yönetenlerden, beş yıl içinde burada kurulacak devletle, Irak’ın kuzeyindeki Barzani devletinin Türkiye’ye bağlanacağına dair iddialar ortaya konuluyor.
Anahtar kavram ise “himaye...” Yani Türkiye’nin bu bölgeyi himaye altına alması...
***
ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri dediği PYD/YPG’nin komutanı Mazlum Kobani ise, Fransız AFP haber ajansına konuştu.
Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan süreç hakkında görüşü sorulan Kobani, uluslararası koalisyonun tansiyonu düşürmek için bir girişim başlattığını söyledi.
Kobani, "Şu anda bizimle Türkler arasında siyasi ve askerî diyaloğa başlamak için arabuluculuk yapılıyor" dedi!
Bu iddialara Türkiye’den resmî bir cevap verilmedi.
“Himaye” kavramını ise Tayyip Erdoğan BRICS Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Tataristan’dan dönüşü sırasında uçakta, gazetecilerin sorularını cevaplandırırken şöyle kullandı.
“Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD/YPG özellikle terk edilmeye, yalnız bırakılmaya mahkûmdur. Amerika’nın bölgedeki terör örgütlerini kendi çıkarları ve İsrail’in güvenliği için kullandığı artık bilinen bir gerçek. Amerika, bölgede İsrail’e her türlü araç, gereç, mühimmat tüm destekleri veriyor mu, veriyor. Para veriyor mu, veriyor. Bizim gözümüz de, kulağımız da topraklarımızın yanı başında yaşanan bütün gelişmelere açıktır ve bunlardan da taviz veremeyiz. Biz kendi topraklarımızın korumacısı, onların hamisi olacağız. Biz bölgedeki tüm terör örgütleriyle mücadelemizi kendi millî çıkarlarımız, sınırlarımızın güvenliği için sürdürüyoruz. Buna devam edeceğiz.”
***
Bu açıklamadaki “Biz kendi topraklarımızın korumacısı, onların hamisi olacağız.” sözlerini önceki cümlelerle bağlı olarak değerlendirerek, “Erdoğan’ın Filistin ve Lübnan’ın hamiliğini kastettiği anlaşılıyor. Daha da daraltırsak, Hamas ve Hizbullah’ın hamiliğinden de söz edilebilir.” diye yorumlamamıştım ama yine de yazının başlığında “Kimi himaye edeceğiz?” diye sormuştum...
Erdoğan, bir daha “himaye” kavramını kullanmadı ama Atatürk’ü anma toplantısında “Ülkemizi güney sınırlarından kuşatma girişimini, yaptığımız harekâtlar ve oluşturduğumuz güvenli bölgelerle önemli ölçüde akamete uğrattık. İnşallah önümüzdeki dönemde sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenli bölgenin eksik kalan halkalarını da tamamlayacağız. Bir başka ifadeyle terör örgütleriyle ülkemiz sınırları arasındaki irtibatı tamamen keseceğiz.” diyerek Suriye’nin kuzeyindeki PYD/YPG yapılanmasına, ancak 30 kilometrelik şerit içinde müdahale edileceği, daha güneydeki yapılanmaya ise dokunulmayacağını söylemiş oldu... Türkiye, bu bölgeye bir defa girdi, onda da ABD, Türk SİHA’sını düşürdü...
***
Esasen 1996 yılında ABD tarafından henüz resmen açıklanmamış olan Büyük Orta Doğu Projesi’ni Akşam Gazetesi’nde yayınlanan manşet haberimle ortaya çıkarırken Talabani’nin aynı yıl Hürriyet gazetesinde yayınlanan bir demecine de dikkat çekmiştim.
Talabani, “En büyük hayalim, İstanbul’un başkent olduğu Orta Doğu Birleşik Devletleri” demişti. Bu ifadeden, Talabani’nin Büyük Orta Doğu Projesi’nin ayrıntılarına 1996 yılında vakıf olduğu anlaşılıyordu...
Turgut Özal da Talabani’den önce “federasyonu tartışalım” demiş tepkiler üzerine “neden olmayacağını gösterelim” diye açıklama yapmıştı... Özal’ın “bir koyup üç alacağız” diye “Kerkük-Musul’u alacağız”ı kastettiği ileri sürülse de onun da BOP’tan haberdar olduğu söylenebilir...
***
Erdoğan, himaye iddiaları konusunda kamuoyuna açıklama yapmalıdır...
Çünkü Devlet Bahçeli’nin “Millî hedefimiz, tıpkısının aynısıyla Osmanlı Barışı’na benzer bir Türk Barış kuşağının kale duvarları gibi etrafımıza çekilmesi, Türk coğrafyalarının ve insanlığın tam bir huzura kavuşmasıdır.
Osmanlı İmparatorluğu yerel kültürleri ve etnik toplulukları bünyesinde nasıl bir arada tutup barış ve sükûnet ortamını tesis etmişse, ecdadımızın ayak izlerini takip ederek Türk Barış devrinde aynısı yaşanabilecektir.” sözleri, himaye iddialarını ciddiye almamızı gerektiriyor.
***
Türkiye, yıllar önce uyardığımız gibi Osmanlı coğrafyasını toparlamak iddiasıyla Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki devletçikleri himayesi altına alırsa, orta vadede kendi Güneydoğusunu kaybedebilir! Konuyu bir Rus karikatürist de çizgiyle izah etmişti...
Türkiye’yi önce sündürmek yani çekip uzatmak, sonra küçültmek...
Başında kim olursa olsun, Türkiye’ye boyun eğdiremeyeceğini anlayan ABD, Türk Milleti’ni, büyütme propagandası ile aldatmaya, Irak ve Suriye’deki yapıları Türkiye’nin himayesine vererek, ülkeyi bir federasyona çevirmeye çalışıyor olabilir. Sonra da 1896 tarihli gizli Kongre kararını uygulamak ve eyaletlere böldükleri Türkiye’yi nüfus yapısını da değiştirerek yani Hristiyanlaştırarak doğrudan ABD’ye bağlamak... 127 yıl önce bunu planlayanlar bugün neden düşünmesin?