AKP'nin kandan beslendiğini başbakan da itiraf etti

      "Anket yaptırılan kurum, talimata göre hazırladığı sonucu mu ellerine veriyor, yoksa gerçekten araştırma mı yapıyor?" sorusunun cevabını bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, bu tür anketlerde duruma ve AKP'den gelen talimatlara göre 3 -5 puanın o partiden alınıp bu partiye verildiği, bu şekilde milletin aklıyla alay edildiğidir. Her ne kadar yalana, talana ve ihanete alışık olanların bunu yapmalarında bir sakınca bulunmasa da, ortada çok acı ve çok vahim bir itiraf var. Şimdiye kadar yaşadıklarımız bize gösteriyor ki, AKP'nin açıkladığı sonuçlar en az 5 puan şişirilmiştir. Eğer başbakan 44 puanda olduklarını söylüyorsa, anlayın ki, 38'lerin altına çoktan inmişlerdir.
             
 AKP'Yİ YÖNETENLER AKIBETLERİNİN FARKINDALAR
   AKP'yi yönetenlerin kendi aralarında, "yüzde 35'in altına indiklerini, ellerindeki pipetle toplumdaki duyguyu sömürmelerinin artık işe yaramadığı, kamplaşmayı daha da derinleştirerek sonuç almaya çalıştıklarını ve iktidarı kaybetmeleri durumunda ANAP gibi darmadağın olacaklarını" konuştukları, basına yansımıştır. Duruma göre vaziyet alan, kökü ve yönü bulunmayan, iktidarda kalabilmek için feda edemeyeceği hiç ama hiçbir şey bulunmayan ve toplama bir menfaat ortaklığından ileri gidemeyen AKP'yi ayakta tutan tek şeyin iktidar menfaatleri olduğunu, yıllardır söylüyorduk. Daha da ileri giderek, her ne kadar dışarıda başka şey söyleyip, vatan-millet edebiyatı yapsalar da, AKP yöneticileri da bunu böyle olduğunu bildiklerini iddia ediyorduk. İşte ispatı.
                          
MHP YİNE HAKLI ÇIKTI
Ankara'daki terör saldırısı sonrasında yapılan anketlerde, tutulan kamuoyu nabızlarında AKP'nin oyunun arttığının iddia edilmesi, MHP'nin terör ve AKP arasındaki işbirliğiyle bütün söylediklerini doğrulmaktadır. Türkiye'nin neden seçime gittiğini, terörün neden azdığını, anaların gözyaşlarının nasıl sele dönüştüğünü acı şekilde ortaya koymaktadır. Bu mantığa göre, seçime kadar kalan süre içinde (Allah esirgesin) başkente dayanan terör daha da ileri gider,  birkaç bomba daha patlar, biraz daha kan akarsa AKP'nin tek başına iktidarı da garanti olacaktır. Bundan sonra terör ve terörle mücadele konusunda ne söylerlerse söylesinler artık inandırıcı olamayacaklardır.
                                
TERÖR VE AKP OYLARI
Türkiye AKP'ye teslim edilmeden önce terör bitirilme noktasına indirilmiş ve huzur sağlanmıştı. Gelen şehit sayısı tek rakamlı sayılardaydı. Bu şartlarda yapılan 2002 seçimlerinde AKP ancak yüzde 36 oy alabildi. 2003 yılından itibaren terör olaylarında ve buna bağlı olarak şehit sayısında düzenli olarak bir artış görüldü. 5 yıllık dönemde şehit sayısı 468'i buldu. Şu işe bakın ki, bu artışın karşılığı sandıkta oya dönüştü. 2007 seçimlerinde AKP'nin oy oranı yüzde 36'dan yüzde 46'ya yükseldi. MHP ise yüzde 14,5oy aldı.
                                 
NE KADAR GÖZYAŞI, O KADAR OY
         Bu oy artışı, milletin bir kredi açtığı, ümidini kaybetmediği ve terörün azalacağına inancını koruduğu şeklinde yorumlanabilir. Ancak bir sonraki dönemde, yani AKP'nin ikinci iktidarını yaşadığı 2007-2011 yılları arasında şehit sayısı çok daha arttı. 519 ocak söndü. Anaların gözyaşı dinmediği gibi, sel oldu. Terör olayları gün geçtiçe yoğunlaştı ve Habur rezaletlerinin de coşkusu ile toplu katliamlar başladı. 2011 Haziran'ında terördeki artış oranı aynıyla yine sandığa yansıdı. AKP oylarını yüzde 50'ye çıkardı. MHP ise yüzde 13'de kaldı.  Bu trendin doğal sonucu olarak seçim sonrasında terör olayları çığırından çıkarken, şehit sayısı da katlandı. Daha da vahim olanı dağdaki hainlerin meclisteki uzantıları meydan okumaya başlayıp, Oslo'da masaya oturulmasından aldıkları cesaretle işi silahlı katillerle kucaklaşmaya kadar götürdüler. Tam bu sırada bir kamuoyu yoklaması yayınlandı. AKP'nin oy oranının yüzde 53 olduğu ilan edildi.
                                         
KAN DURDU AKP KAYBETTİ
        AKP'nin üçüncü iktidarı döneminde adına "çözüm" denilen ihanet süreci başladı. PKK silahla elde etmek istediği her ne varsa, çok daha fazlasıyla masa başında teslim edildi. Bunun karşılığı olarak da, bir süre kan durdu. 2015 seçimlerine PKK'nın büyük siyasi ilerleme kaydettiği, ancak kan akıtmaya ara verdiği bir dönemde gidildi. AKP'ye göre artık analara ağlamıyordu ve barış geliyordu. Şu işe bakınız ki kanın durması AKP'ye yaramadı. 10 puan birden kaybetti ve yüzde 40'a düştü. Kandan beslendiği iftirasına uğrayan MHP ise, kanın durduğu ortamda oylarını yüzde 16'ya çıkardı.
                                         
KALLEŞ SALDIRILAR
          Bir yorum yapmıyoruz. Hepsi bu milletin gözleri önünde yaşanmış olan kayıtlı gerçekleri hatırlatıyoruz. Kan aktıkça AKP'nin oyları yükseliyor, MHP'nin oyları iniyor. Kan duruyor, AKP'nin oyları geriliyor, MHP'nin oyları artıyor. Kansız ortamda gidilen 2015 seçimlerinde AKP'nin tek başına iktidarı kaybetmesinden sonra, PKK büyük bir azgınlıkla yeniden kalleş saldırılara başladı. Şehit sayısı 170'e, terör başkente dayandı. Buna paralel olarak Cumhurbaşkanın dayatmaları sonucunda ülke kan ve gözyaşları arasında yeniden bir seçim ortamına girdi. Şu tesadüfe bakınız ki, ülkenin bölünmenin eşiğine gelmesi, belli bir bölgede fiili durum oluşturması ve her gün gelen şehit cenazeleri ile birlikte AKP yeniden tek başına iktidar hesapları yapmaya başladı. Hatta, "kamuoyu yoklaması" adı altında yanaşmaların yaptığı açıklamalar ve başbakanın canlı yayında verdiği bilgiler, kandan beslenmeye bağlı olarak AKP'nin oylarının arttığı, MHP'nin oylarının bir miktar azaldığı dahi iddia ediliyor.
                                   
OLANLAR OLACAKLARIN İSPATI
          Bütün bu tespitlerimize izah ve ahlak sahibi hiç kimsenin itirazı olmayacaktır. Terörle seçim sonuçları arasındaki ilişki, ibret vericidir. Konuyu yaklaşık 2 ay önce de değerlendirmiş ve aynen şunları yazmıştık: "Bu çarpıcı tespit, bundan sonra ne olacağını da net biçimde ortaya koyuyor. Olanlar olacakların ispatıdır. AKP'nin yeniden tek başına iktidar olabilmesi için daha çok teröre, daha çok şehide, daha çok gözyaşına yol vermesi gibi bir büyük tehlikeyle karşı karşıyayız."
                                          
KEŞKE YANILSAYDIK
          Keşke yanılsaydık, ancak görünen köy kılavuz istemiyor. Kan ve gözyaşından beslenenlerin huzur ve barış getirmesini beklemek, ülkenin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmasını istemek beyhudedir. Türkiye, bir akıl tutulmasının sonucunda ne yazık ki, sonu belirsiz bir uçurumun kenarına kadar gelmiştir. Ancak, 7 Haziran'la birlikte bu kirli oyuna ara verilmiştir. 1 Kasım'dae Türk milletinin silkinip ayağa kalkacağına ve bu ihanet düzenine bir daha açılmamak üzere son vereceğine olan inancımız tamdır.