Haramzadeliği ile gerçek yüzünün görüldüğü AKP için işler hiçte iyi gitmiyor. Haftalardır herkes yolsuzlukları, hırsızlıkları konuşuyor, millet böylesine büyük vurgunun daha önce hiç yapılmadığını görüyor. AKP ise durumu kurtarmanın telaşı ile ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemiyor. Acınası ve aciz bir haldeler.
Ne söylemlerinde, ne de politikalarında zerre kadar tutarlı bir yan yok. Ortada "kabak" gibi duran hırsızlığı ve yolsuzluğu gizleyecek bir kılıf bulamıyorlar. Söyleyebildikleri tek konu, herkesin en temel mizah malzemesi olan "ABD, İsrail komplosu" oldu. Başka da birşey diyemiyorlar. Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet alma ve usulsüzlüğü milletin vicdanı çoktan ret etmişken AKP'nin bu hezeyanlarına devam etmesi, kendi sonunu daha da erkene çekiyor aslında.
Bu dönemin ibret alınması gereken en temel konularından birisi de, Recep Tayyip Erdoğan'ın "ben ne söylersem millet ona inanır" yaklaşımının tümüyle kaybolmuş olmasıdır. Yatak odalarından çıkan çelik kaslar, para sayma makineleri, ayakkabı kutularına gizlenmiş milyonlarca doları millet görüp de, kendisinin soyulduğunu anladığında, Erdoğan'ın söylemlerine bırakın kulak vermeyi, mide bulantısından bunlara tahammül dahi edemez bir hale geldi.
Hırsızlığı arsızlığa vurup, boş keseden atanların savlarındaki tutarsızlığın başka hangi yeni saçmalıkları beraberinde getireceğini günler geçtikçe görürüz. Bu tutarsızlıklar başta Erdoğan dahil, kamuoyuna mesaj vereyim, algıları yöneteyim düşüncesiyle hareket eden tüm AKP'lileri son derece vahim bir hale sürüklüyor.
Erdoğan'ın danışmanlarından Yalçın Akdoğan'ın başlattığı Ergenekon ve Balyoz Davaları ile ilgili tartışma bunun en belirgin örneklerinden. Paçayı kurtaralım derken, geçmişte ne büyük rezillikler yaptıklarını ayyuka çıkarıyorlar asında.
AKP bu çaresizlik sarmalı içerisinde kendisine çıkış yolları ararken, şimdi de son çare olarak kadim dostu, yol arkadaşı, en büyük ilham ve destek kaynağı olan PKK'ya umut bağlamışa benziyor.
Günlerdir bir taraftan Kandil'deki inlerden, diğer tarafta İmralı'daki bebek katilinden gelen açıklamaları kendi köşelerine taşıyanlar, kendilerince AKP'ye yol gösterdiğini zannediyorlar. PKK'lıların AKP'ye verdiği destek dolu mesajları Türk Milleti'nin önüne getirip, AKP'ye destek bulmayı düşünmek kadar büyük bir onursuzluk ve aptallık olabilir mi? Ama ne edersin çaresizlik bu ya, delikanlıyım diye ortalıkta gezene entari bile giydirir bu mevzu. PKK'dan umut aramak, PKK'nın AKP'ye verdiği destek dolu mesajları köşelerine taşımak da bunun bir göstergesi.
AKP yalakası bir gazetenin ancak ruh hastalarının yapacağı türden dikizciliği ile ünlü yazarı ile geçmişte Kandil'de PKK militanı olarak bulunan AKP'li bir başka yazarın aynı günlerde kaleme aldığı yazılar mevzuya bahis olan konulardır.
İkisinin derdi de terörist başı ve PKK'nın elebaşlarının mesajına dikkat çektirmek. İmralı canisinin "Devletle yürütülen görüşmeler bu güne kadar hiç olmadığı kadar iyi gidiyor" sözü ile PKK'nın Kandil kadrosunun peş peşe yayınladığı mesajlarında vurgu yaptığı "AKP'ye komplo kuruluyor" türündeki sözleri bunların malzemesi olmuş.
Gerçekten merak ediyorum, bunları yazanlar, konuşanlar, söyleyenler hangi kafayla hareket ediyorlar? PKK'nın Türk Milleti tarafından nasıl algılandığını bilmemelerine imkan yok. Ama ne yapsınlar, milletin içinden hiç kimse AKP'nin hırsızlığını kabul etmezken, bunlar da AKP'nin yanında tek başına kalan PKK'ya umut bağladılar. Aslına bakarsanız AKP'siz PKK'nın, PKK'sız da AKP'nin yapamayacağını, olamayacağını yeniden gözler önüne serdiler. Sonra her koşul ve şart altında AKP'nin PKK'yı meşrulaştırma gayreti olduğunu da unutmayalım.
AKP günden güne erirken, AKP'liler kadar çok telaşlanan sadece PKK'lılar kaldıysa bunu iyi anlamak gerekir. Hısızlık, yolsuzluk, ihanet, teslimiyet, bölücülük AKP için toplumda karşılığını bulan tanımlamalar olduğundan, PKK'nın topyekun AKP'ye verdiği destek normal olarak algılanmalı.
AKP'liler de bugünlerde yolsuzlukları ile gündemde dururken herhalde PKK'lılardan ve terörist başından gelen mesajlarla bir nebze olsun mutluluk duymuşlardır. En nihayetinde terörist başı değil miydi geride bıraktığımız yıl BDP'lilerle İmralı'daki görüşmesinde "AKP'yi iktidar yapan ve 10 yıldır iktidarda tutan benim" diyen. Haramzadelerde herhalde bu ifadenin kendileri üzerindeki tesirinden olsa gerek, şimdilerde PKK'dan gelen destek mesajlarıyla avunup duruyorlar.
Biz yine de hatırlatalım, 2014 yılında kurulacak sandıklar Kandil'e konulmayacak. 30 Mart 2014 günü ilk dalgayla AKP'nin tepesine inecek milletin tokadı, sonraki seçimlerde de arkası arkasına sandıklardan gelecektir.
Bakalım bugünlerde derman aradığınız terörist başı ve PKK'lılar sizin için o vakit ne yapacak hep beraber göreceğiz.
Haa, derdiniz Kandil'e sığınmaksa, işte ona da "şimdilik" birşey diyemem!
İsmail ÖZDEMİR