KARAMBOL
Bu seçimlerde sağlıklı, doğru, makul ve mantıklı bir analiz yapmanın imkansız olduğu kesindir. Çünkü, normal bir seçim yapılmadı. Karambole getirildi. Bunun böyle olmadığını uluslararası gözlemciler de söylüyor. Etrafımıza baktığımız zaman bunu çok net görüyoruz. Bizim gördüklerimiz ve duyduklarımız, yanaşma ve beslemelerin, özellikle de ahkam kesen çok bilmişlerin söyledikleriyle hiçbir şekilde uyuşmuyor. Genel olarak söyleyecek olursak, vatandaşın bir mecburi istikamete sokulması, çaresiz bırakılması ve özellikle korkuların öne çıkarılması, böyle bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Vicdanlar değil, günlük beklentiler, hesaplar, kızgınlıklar sonucu belirlemiştir.Seçmen çok farklı beklentilerle kendine dayatılan mecburiyeti kabullenmek zorunda kalmıştır.
ELDEKİ BİR KUŞ, DALDAKİ BEŞ KUŞTAN İYİ SAYILDI.
Ülke kan gölüne döndü, bölünmenin eşiğine getirildi. Buna bizzat AKP'nin yanlışlarının, teslimiyetlerinin ve özellikle de adına çözüm dedikleri ihanet sürecinin sebep olduğunu kendileri itiraf ettiler. Ancak, milletin günlük hayatı, ülkenin varlığının ve birliğinin önüne geçti. Aş ve iş beklentisi her şeyden önce geldi. Eldeki bir kuş, daldaki beş kuştan daha iyi sayıldı. Vatandaş başka partilerin vaatlerini ciddiye almış, ama AKP'nin eşi emsali görülmemiş beyin yıkama operasyonlarının sonucunda, tercihlerini değiştirmeye cesaret edememiştir. Borçlu borcun altında kalmaktan, işsiz kurduğu temasların boşa çıkmasından, özel beklentileri olanlar menfaatlerinin bozulmasından, çalışan düzeninin alt-üst olmasından korkmuştur. Daha doğrusu korkutulmuştur. Devletin valisi, kaymakamı, muhtarı, emniyeti, hatta imamı ve müftüsüyle bu korku düzeni kurulmuştur.
BİLE BİLE LADES
Birebir görüştüklerimizin söyledikleri de çok daha çarpıcı sonuçlar ortaya çıkıyor. AKP'ye oy vermiş birine, niçin oy verdiğini sordum ve aldığım cevap karşısında gerçekten şaşırdım: "Bende niçin oy verdiğimi bilmiyorum. Oyumu kullandıktan sonra niye AKP'ye oy verdiğimi düşündüm, makul bir sebep bulamadım. Ama verdim" Diyor. Bir yakın arkadaşım seçiminden bir gün önce gittiği kahvehanede Televizyondan AKP mitingini izlerken, birbirlerini tamamlayarak ağır sözler söyleyenlerin, seçim akşamı AKP'nin kazandığını duyunca, büyük bir keyifle kutlama yaptıklarını hayretle gördüğünü anlattı. Yine AKP'ye oy veren bir başkası biraz da utanarak, "bunların bu ülkeyi felakete götürdüğünü bende biliyorum. Bu dönem daha da ileri gidecekler. Ancak, iş arayan çocuklarım var. İşe yerleştirilecekleri sözünü aldık. Başka çarem yoktu" diyordu. Bunun adı bile bile ladestir.
DEĞERLER YOK EDİLDİKÇE AKP OY ALIYOR
İşin özeti şudur: AKP'ye yanaşanların kısa zamanda nasıl iş güç sahibi olduklarını, kıt-kanaat geçinirken, nasıl birden bire lüks ve şatafata kavuştuklarını görenler, hemen sıraya giriyor. İnsanların milli duyguları, ülkenin geleceği, birlik ve beraberlik arayışı, hatta ahlak ve vicdan, besleme ve yanaşmaların yıllardır süren bombardımanı sebebiyle yerle bir edildiği için, yanlışı frenleyecek bir sistem bulunmuyor. Bu değerler ne kadar silinip yok edilirse, AKP'nin oyları da o oranda artıyor.
Yine geldik aynı yere. Bu şekilde, bu usullerle oy alabilirsiniz, iktidar olabilirsiniz, ama böyle bir iktidardan bu ülkeye ve millete nasıl bir fayda gelebilir? Baskı, tehdit, yalan, iftira, şantaj üzerine kurulmuş bir düzenden; doğru, haklı, kalıcı ve faydalı bir sonuç beklemek, güneşin akşamdan doğmasını istemek gibidir. Onun için 13 yıldır iktidarları bu ülkeye huzur getirmediği gibi tek bir şey kazandırmadı. 4 değil 14 defa da iktidar olsalar, da bu durum değişmeyecektir. Kalıcı ve devamlı olmaları mümkün değildir. Hiç kimse bir şey yapmasa bile kendi kendilerini zehirleyeceklerdir. Bizim bütün endişemiz AKP'nin kendisiyle birlikte, ülkeyi de çıkmaz bir yola sokması ve ağır bedeller ödetmesidir ki, bunu her zaman söylüyoruz.
ÜLKE BİR ŞEY KAZANMIYOR
AKP yüzde 49 oy aldı, tek başına iktidar oldu, baskı, zulüm ve şiddetini daha amansız hale getirdi, yalan, talan ve ihanet düzenini daha ileri götürme imkanı buldu diye, geri çekilecek, vazgeçecek veya oturup ağlayacak değiliz. Unutmamak gerekiyor ki, her şeye rağmen, bu milletin yarısı da bu düzene onay vermedi. Yüzde 49'un içindeki yüzde 80'nin de içi kan ağlayarak, hatta bir taraftan beddua edip diğer taraftan işinin, aşının, çocuğunun ve hayatının hatırı için AKP'ye oy vermek zorunda kaldığını örnekleriyle anlattık. Zaten böyle olduğu için, yani insanlar gönül rahatlığı ile değil, korkularıyla, özel hesaplarıyla, baskı ve siyasi rüşvetle oy verdikleri içindir ki, dördüncü defa iktidara rağmen, ne AKP rahatlıyor, ne ülke bir şey kazanıyor, ne de vatandaşın yüzü gülüyor.Seçimin hemen sonrasında yapılan açıklamalara bakın. Sanki ilk defa iktidar olmuşlar gibi, iyimserlik, rahatlama, huzur ve kardeşlik sözleri veriyorlar. Biliyorlar ki, yok ettikleri değerler bunlardır.