Al İktidarı Vur Göstericilere
Demokrasinin olmazsa olmazı iktidar ve muhalefet anlayışı taksim gezi parkı süreci ile sınıfta kalmıştır. Eleştirilme ve eleştirme kültürü noksanlığı bir kez daha ilkesizliğe feda edilmiş ülke bir kör dövüşü yaşamıştır.
İktidarda olan AKP iktidarı eleştirenleri en acımasız sinsi yöntemlerle sindirmiş ülkeye korku rejimi hakim olmuştur.Bugün siyasal iktidara şakşakçılık yapan medya ve iş dünyasının temsilcileri dün darbeciler ve laiklik adı altında her türlü inanç değerlerine irtica adı altında saydırmayı kendilerinde ölçüsüz orantısız hak olarak görmüşlerdir.
Bu iktidarın gideceğine inansınlar ilk sırada her türlü hakaret ve ifşaatta hiçbir sakınca görmeyeceklerdir. İktidar hata kusur ve noksanlıklarının söylenmesine tahammül etmek zorundadır. Eleştiri iktidarın kendini toparlaması için hem demokrasinin hem de farklı yaratılmanın gereğidir.
Elinde her türlü kamu ve özel güce hükmeden iktidar kendini ebedi zannetmektedir. Bu sakat anlayışla insafsızca hiçbir eleştiriye tahammül göstermeden mağrur bir tavırla herkese meydan okuyor.
Bu makam ve mevkilerin sağlanan hürriyet ve demokratik ortamın bir nimeti olduğunun farkında olmadan bu imkanları sağlayan ve bedel ödeyenlere karşı bir hesaplaşma içerisine girme son derece ahlak ve insaf dışıdır.
Tarihi dersim olayları için tarihle yüzleşme edebiyatı yapanlar Taksimde şikayet ettikleri aynı yöntemle sahneye çıkıyorlar. Peki o zaman niçin tarihi hafızadan yoksun ve geçmişi sorguya çekiyorsunuz? On beş seneye yaklaşan AKP iktidarı her yönü ile sorgulanmalıdır. Bu sorgunun önündeki engeller bertaraf edilmelidir.
Bu sorgulamayı yapanların muhalefet yöntemi AKP’nin iktidarına hayat kaynağı olmamalıdır. Bu dönemle alakalı tüyü bitmemiş yetimin hakkı İstanbul başta ülkedeki küresel ve yerli yağma mercek altına yatırılmalıdır. Ülke ne yol geçen hanıdır. Nede nemalanma alanıdır.
Hatta demokrat olduğunu iddia eden iktidarın bunu kolaylaştırması ve imkan tanıması hem yöneticilik hem de kulluk görevidir.İnsanlar konuşmaktan eleştirmekten yargılamaktan korkar hale gelmiştir.Esnaf, işçi, memur, işadamı, medya ve toplumun her kesimi susturulmuştur.
Ülkenin her sosyal tarafı iktidara destek korosuna çevrilmiştir. Eleştirme cesaretini kendinde bulan insanlar başına ne geleceğinden emin değildir. Devlete meydan okuyan bayraksız barış gösterileri ile devlet otoritesi nevruzda Diyarbakır da rafa kaldırılmıştır.
Bu gösteriyi düzenleyen bölücü örgüte gösterilen müsamaha Taksimde suçüstü yakalanmış ikiyüzlü anlayış deşifre olmuştur? Şiddete ve kanunsuzluğa her zaman ve zeminde aynı duyarlılığı göstermek demokratik hukuk devletinin görevi değil midir?
Kanlı örgütlerin Diyarbakır da himaye ve müsamaha görmesi İstanbul da şiddetle bastırılması ne anlam ifade ediyor? Bunun takdirini kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz. Diyarbakır da başkanlık sistemi arayışları Taksimde makam sallantılarımı vardı?
Al iktidarı vur göstericilere türünden milletçe bir gazlı sopalı tiyatro seyrettik. Türk milletinin dini ve milli hassasiyetlerini anlamadan yapılan muhalefet ve sokak gösterileri AKP’nin yükselmesine çanak tutuluyor.
Yolsuzluk vurgun rantiye ve yağma düzeni sorgulanmaktan kaçırılıyor. "Bizim karşımıza geldikleri zaman 'Sizin zamanınızda 5 kat daha zengin olduk' diyenler, işte bugünlerde bizle uğraşmaya başladılar.”( RECEP TAYYİP ERDOĞAN) İşte bu itirafla beş kat zengin olanlar sorgulanmalıdır. Dolaylı olarak siyasal iktidara yaşama kaynağı oluyor. Böyle iktidarda polis taşlayan kıran döken muhalefet anlayışı da olmaz olsun.
Bunlar da ilginizi çekebilir