Haftalardır AKP iktidarı "pakette herkesi tatmin edecek konular var" yalanıyla milletin gözünün içine baka baka yalan söyledi. Bizse 11 yılı bulan AKP iktidarı döneminde PKK'ya verilen tavizler ve teslimiyetten başka birşey olmadığı için demokratikleşme paketi olarak adlandırılan zırvanın yine bu anlamdan öteye geçemeyeceğini belirtmiştik.

Pazartesi günü Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan paketle ilgili Türk Milliyetçileri olarak MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin de dediği gibi daha önce bulunduğumuz tespitlerimizde yanılmadık.

Bir noktaya işaret buyurmanızı istiyorum, demokratikleşme paketi adı altında sunulan konuların PKK, BDP ve terörist başının talepleri dışında başka kimseye hizmet eder bir yanı yoktur. Bugün bunu belgeleriyle beraber sizlere açıklamak istiyorum.

Çok değil bir kaç ay öncesine giderek başlayalım. Akil adamlar olarak tanımlanan ve terörist başının talebi ile oluşturulan heyetteki isimler çalışmalarını tamamlayarak, Haziran ayı içerisinde sözde terörün çözümü, özde ise PKK'nın meşrulaştırılması amacıyla raporlarını hazırlayıp AKP iktidarına teslim etmişti. Bakın Doğu ve Güneydoğu için oluşturulan grupların AKP'ye 26 Haziran 2013 tarihinde verdiği raporların içerisinde sunulan ve hayata geçirilmesi gerektiği ifade edilen konuların bazıları neler:

 

 

 Seçim barajının düşürülmesi,

 Siyasi Partiler kanunun yeniden düzenlenmesi,

 Süryanilerin anadilde eğitim yapmalarının ve din adamı yetiştirmelerinin önündeki engellerin kaldırılması, camiye çevrilen Süryani kiliselerinin iadesi,

 Andımız metninin kaldırılması,

 "Ne Mutlu Türküm diyene" ve benzeri yazıların silinmesi,

 Anaokulundan üniversiteye kadar her aşamada Kürtçe eğitimin yapılması,

 Kürtçede kullanılan ve yasak olan harflerin kullanımının serbest bırakılması,

 Yerleşim yerlerinin eski adlarının iadesi,

 Irkçılık ve ayırımcılığa karşı yasaların çıkarılması,

 Hakikatleri araştırma komisyonu kurulması,

 Eğitim sisteminin tekçi ve ideolojik unsurlardan arındırılması ve reformdan geçirilmesi,

Şimdi birde AKP iktidarının sözde demokratikleşme paketi olarak adlandırdığı, 30 Eylül 2013 tarihinde açıkladığı şu konulara dikkat edin:

 

 

 Seçim sistemi değiştirilecek,

 Siyasi Partilere devlet yardımının kapsamı genişleyecek,

 Siyasi partiler kanunu "eş genel başkanlığın" önü açılacak ve siyasi partilere üye olmayı daraltan konu genişletilecek şekilde yeniden düzenlenecek,

 Farklı dil ve lehçelerde propaganda yapılabilecek,

 Nefret suçuna ağır ceza gelecek,

 Ayrımcılıkla mücadele ve eşit kurulu kurulacak

 Türk alfabesinde daha önce olmayan "Q,W ve X" harfleri kullanılmaya başlanacak,

 Gösteri yürüyüşleri kanununda değişiklik yapılacak,

 Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim yapılabilecek,

 İl ve ilçe isimleri değiştirilecek,

 İlkokullardaki "Andımız" kaldırılacak,

 Süryanilere ait olduğu belirtilen "Mor Gabriel Manastırı'nın" arazisi iade edilecek,

Bir tarafta terörist başının adamları olarak nam salan sözde akil adamların AKP iktidarına PKK'nın taleplerini sunduğu rapor, diğer yanda ise AKP'nin "içinde herkes için birşey olacak" palavrası ile açıkladığı paket. İkisi arasında herhangi bir fark görebilen var mı? Hani demokratikleşme paketi PKK'nın talepleri değildi?

Adeta bir sayfanın iki yüzü gibi, aynı konular Kandil ve İmralı'dan çıkıp bugün AKP eliyle Türkiye'nin bölünmesinin reçetesi olarak sunulmaya başlanmıştır.

Terörist başı istedi, AKP adı akil kendi zavallı adamları bir araya getirdi, sonra bunları devletin imkanlarıyla PKK'nın meşrulaştırılmasına aracılık etsinler diye karış karış ülkeyi dolaştırttı. Akabinde bu adamlar AKP'ye hayata geçirilmesi temennisi ile birçok madde sundu ve terörist başı da bu çalışmayı "memnuniyetle" karşıladığını söyledi. Şimdi AKP ne yaptı? Kendisine sunulan ve özünde PKK'nın talepleri olan ne varsa onları hayata geçirmeye başladı.

Bakmayın siz bugünlerde PKK ve BDP kanadından gelen paketle alakalı sözüm ona eleştirilerine. Hallerinden gayet memnunlar. Zira onların gerçekte düşündükleri temel mesele, demokratikleşme paketinde yer alan konuların son derece olumlu ancak eksik olduğudur. Ancak kendileri adına endişeye mahal verecek bir durum olamadığının da bilincindeler, zaman içerisinde AKP'den talep ettikleri ve terörist başını salı vermeden tutun da özerkliğe kadar varan bir çok konunun hayata geçeceklerini çok iyi biliyorlar.

Türk Milleti'nin Talepleri Yok Sayıldı

Başbakan Erdoğan boşu boşuna paketle ilgili "bu ne ilk nede son olacak" derken kast ettiği konu da zaten burayı işaret ediyor. Ama illa ki merak ediyor ve bundan sonraki aşamalarda acaba AKP daha başka neyi açıklayacak diye düşünüyorsanız, buyurun bi zahmet terörist başını temsil eden sözde akil adamların AKP'ye sunduğu raporlarını bir kez daha gözden geçirin. Böylelikle Türkiye adım adım ne derecede büyük bir felakete doğru sürükleniyor kesin bir şekilde anlarsınız.

Paket içerisinde yer alan konuların AKP'nin dediğinin aksine Türk Milleti'ni kapsamadığı, duygu düşünce ve beklentilerini kaşılamadığı, üstelik karşısında olduğu da ortada. Hemde bizzat AKP'nin tespit ve tescili ile. Bakın bir başka örnek, Mart ayı içerisinde AKP'nin "Gençliğe Hitabe, Andımız, 19 Mayıs ve Dindar Gençlik" ile ilgili yaptırdığı anket sonuçları ne diyor: Halkın %70'i Gençliğe Hitabe'nin ve %53'ü de "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım..." ile başlayan Andımızın kalmasını istiyor. Ayrıca karşı görüş belirtenlerin oranı, çekimser kalanların oranından bile düşük olduğunun altını çizmek gerekir.

Halkın ne dediğini, ne düşündüğünü tespit eden AKP, halka karşı PKK'nın taleplerini daha makul gördüğünden, demokratikleşme paketi ile Andımızı kaldırmış oldu. Bu da AKP'nin Türk Milleti için değil, PKK'yı rahatlatmak adına adımlar attığının bir başka göstergesi.

AKP Eşbaşkanı Kim Olacak?

Dikkatlerden kaçmaması gereken en önemli noktalardan biri de pakette açıklandığı hali ile siyasi partiler kanununda yapılması hedeflenen değişiklik. Buna göre siyasi partilerde eş genel başkanlığın önü de açılmış olacak. Şimdiki koşullarda BDP'den başka bunu uygulayan hiçbir siyasi parti olmadığına göre AKP'nin bu girişimi ve seçim barajının düşürülmesi meselesiyle birlikte BDP'nin durumunu düzeltmeye çalıştığı ortada.

Ama bir ihtimal daha var ki, geldiğimiz noktada kimse onu zannederim "imkansız" olarak görmez. Kim bilir belki de Başbakan Erdoğan, beraberce yol yürüdüğü, kol kola gezdiği, Türkiye'nin bölünmesi yolunda ortak hesaplar yaptığı, %95 oranında aynı vizyonda buluştuğu, taleplerinin hiçbirini geri çevirmediği İmralı'daki terörist başını yanına eşbaşkan olarak almanın hesabını da yapıyordur!

Şeref kavramını (kendi ifadeleri ile) çoktan teröristlerle kurulan pazarlık masalarında kaybedenlerin bunu yapamayacağını iddia eden olabilirmi?

Bu Zulme Yeter Demenin Vakti Geldi

Öyle görünüyor ki Türkiye kritik sınırı çoktan aşmış, AKP'lilerin ar damarı çoktan çatlamış, kendilerini Türk Milleti'nden çok terörist başı ve PKK'ya yakın hissetmeye başlamışlar. İspatı ortada, milletin talepleri yok sayılıp, buna karşın bölücü katillerin talepleri hayata geçirilmeye başlandığı gün gibi ortada.

Kimsenin üstesinden gelemeyeceği en temel mesele Türk Milleti ile kendi elleriyle kurduğu devleti arasının açılmaya çalışılmasıdır. Dıştaki mihraklar, içerdeki işbirlikçi hainler karanlık hedeflerine doğru yol alabildiğini sadece "hayal" edebilirler. Ama Türk Milleti bir ayağa kalkarsa, kim olursa olsun karşısına çıkacak herkesi ezer ve geçer. Özellikle AKP bunu artık iyi anlamalı.

Önümüzde yaklaşan yerel seçimler AKP'nin Türk Milleti'ne reva gördüğü zulmü yıkmaya vesile olmalıdır. AKP ile birlikte bugünlerde sevinç naraları atan bölücü mihraklar hak ettiği cevabı önce sandıkta bulmalı ve Türk Milleti'nin devletini yaşatmaya kararlı olduğuna yönelik irade ortaya konulmalıdır.

Tercih MHP olmadıktan sonra Türkiye'nin ayakta kalmasının zor olduğunu herkes görmeli!

 

İsmail ÖZDEMİR