ATINCA MANGALDA KÜL BIRAKMAMAKLA NEREYE VARABİLİRİZ? ÜLKÜCÜLER MİLLETÇE ÜLKE İÇİN ACİLEN HAREKETE GEÇMELİDİR

MHP’nin tüm ilçe binaları ana baba günü olmalıdır. Atma, tutma, bilgiçlik taslama, oturduğu yerden ülkü kurtaranların kuru gürültüsüne aldanmayalım. Zaten etraf özel görevli kuru gürültülerle doludur. Ait olduğu toplumun ölüsü ile ağlamayan, düğününde oynamayan, sokağında sevilmeyen, mahallesinde şikayet edilen, kendinden emin olunmayanların savunduğu siyasi görüş marjinal kalmaya mahkumdur. 
Hadi yürüyelim dediğinizde, kaynanasını veya başka mazeretlerini dillendirenlerle, yol arkadaşlığı ülküdaşlık ilk köşe başında biter. Hemen o köşe dönülünce oradan sıvışılarak başka yolun yolcularına yoldaş olunur. Dava adamlığını sağa sola laf yetiştirme olarak anlayanların, boş zamanlarını değerlendirmek değildir.
Hayatını ülkü ve ülkesi için adamayan ve seferber etmeyen, gölgeleri etrafımızdan kaybetmedikçe, "gölge etme başka ihsan istemem" diyemedikçe çölde patinajla enerji kaybı ile çok şey kaybederiz. Hep başkalarını suçlayarak kendi nefsini hesaba çekmemekle ancak karanlıklara davetiye çıkarabiliriz.
Köprünün altından süratle sular geçiyor zaman daralıyor ona buna kıskançlık fitne haset dolu hislerle hareket değil, ben nereye gelirim manevra ve niyetlerine, Allah kimseye bir milim mesafe aldırmaz. Samimi olup iliklerimize kadar olanları hissetmedikçe, ehliyet liyakat kabiliyet gayreti hareket içerisinde ödüllendirip sorumlu kılmadıkça, kendimizi kandırmaya devam ederiz.
Tavuğun suyu içerken kafasını kaldırıp yukarıya bakmasını, makam için emsal yaparak,hep yükseklerle meşgul olmak beyhudedir. Terini akıtmadığımız, çileye talip olmadığımız, vaktimizi vermediğimiz, her türlü fedakarlık etmediğimiz, hiç bir gayret bizi kurtuluşa götürmez. 
Ülke süratle yol ayrımına doğru giderken, afaki, hayali, ütopik vaat ve avuntularla kendimizi kandırmadan, harekete geçme adeta seferberlik ilan ederek yola koyulma zamanı çoktan geçmiştir. MHP'nin dokuz bölgedeki mitingleri son derece olumlu bir etki yapmıştır. Bu faaliyetler meselenin sadece bir boyutudur. Ülkenin her karış toprağı her gönül kapısı çalınmadıkça bizden öncekilerin başına gelenler bizimde başımıza gelmedikçe kurutuluş hayaldir. 
Bu rahatlık fantezi ve sorumsuzluk hali bize korkarız ağır bedeller ödetmez. Bugün emsali görülmemiş bilgi kirliliği, psikolojik operasyonlarla top yekün bir yerlere zorlanıyoruz. Ülkücülerin bugün asıl görevi bilgi kirliliğinden ülkeyi kurtarmak millete gitmektir. 
Bugün ülkede ve civarında olanlar için ter akıtmasını öncelik yapmayan, kafa yormasını başaramayan, millete gitmesini beceremeyen, gönül kapılarını kırarcasına zorlamayanların, sağda solda siyasal fantezi yapanları bekleyen, çok daha ağır bedeller ödemeye, zillete ve onurlarının kırılmasına razı olmaktır.
Bu ölmekten daha beter değil midir? Dava adamlığı hakaret kokan, putlarına küfrettiğiniz bağnazlığı destekler tavırlara, dolaylı destekle, itici, muarızları yerinde kalıcı kılacak, anlayış ve davranış ülkücünün tavrı olamaz. Sevgi dili kardeşlik üslubu ve Türk İslam ahlakının çerçevesini belirlemediği anlatım dili bu milleti oyalamak bindiğimiz dalı kesmek değil midir? 
Türk milletinin, ülkücüleri anlamasını engelleyen, şartları ortadan kaldırmak, ülkücülerin olmazsa olmazı olmalıdır. Bizi anlamıyorlar demek bizi asla sorumluluktan kurtarmaz. Ülkücüler milletle gönül köprülerini daha da güçlendirip yeniden inşa ve onarmadan, milli aidiyet hukukunu perçinleyip var etmeden büyük buluşmayı başaramazlar. Dava adamları gurur, kibir ve tepeden bakan tavırları, mahkum ederek ipekten yumuşak, çelikten sert tavırda olmalıdır.