Sırbistan'ın kuzey komşusu olan Avusturya-Macaristan hukümeti Sırbistan'a kendi topraklarından silah nakliyatını yasaklamıştı.
Doğu komşusu Bulgaristan ise Sırbistan'ın güçlenmesinden daima çekindiği için, Karadeniz üzerinden gelecek silahlara izin vermiyordu.
Geriye yalnız Osmanlı toprakları kalıyordu. En elverişli yol Selanik yoluydu.
Sırbistan, işte bu yoldan ve Osmanlı toprakları üzerinden silahlanıyordu. Sırbistan ve Arnavut isyancılarına Selanik limanı üzerinden sevk edilen yabancı silahlarla isyancılar besleniyordu.
Selanik şehri, 26 ekim 1912'de yunan ordusuna teslim olduğu gün, Osmanlı meclisinde Rahmi Bey tarafından temsil ediliyordu ve ayrılıkçılara sempati ile bakılıyordu.
Rahmi bey aynı zamanda Merkezi Umumi’nin bir üyesiydi ve doğrudan on beşinci kuşak Evrenos halefiydi. Rahmi beyin bu politik hareketi birkaç sene sonra atası gazı Evrenos'un bes yüz yıl evvel kuruluşuna yardım ettiği Osmanlı imparatorluğunun sonunu getirecekti.
Evrenos bey, Rum kökenli uçbeyi olarak 1380'lerde ganimet paylaşmak anlaşması ile Osmanlı'nın uçbeyi olmuştu.
26 ekim 1912'de Selanik yunan ordusuna teslim edilirken şehri yöneten Selanik meclisinin başında bulunan rahmi beyin teklifi ile kan akmasın denilerek Selanik Yunanistan'a teslim edildi ve emrinde 25 bin kişilik kuvvet bulunan Arnavut devşirmesi Tahsin Paşa bir tek kurşun atmadan şehri teslim etti.
İşkodra'ya gelince;
Dünya askerlik tarihinin son kale müdafaasını verenlerden Hasan Rıza Paşayı, İşkodra muharebesinde arkasından vurarak öldüren düşman değildi.
Osmanlı meclisine mebus seçilen jandarma tugay komutanı Arnavut Esat Paşa idi.
İşkodra'da son Osmanlı bayrağı, bu Osmanlı mebusu ve paşası Arnavut Esat Paşa'nın eliyle indirildi.
Arnavutluk 'da derebeyi, Osmanlı ordusunda paşa ve meclisinde mebus ve hakim millet olan Türklerle din kardeşi idi. Ancak vakti gelince Hasan Rıza Paşayı hem de düşmanın sardığı bir kale de eliyle öldürdü ve ayaklandığı asiler Arnavut’luk da çok büyük Türk kanı döktü.