Bayrakları bayrak yapan?

Mithat Cemal Kuntay’ın ünlü mısraları: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır / Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” 

Ârif Nihat Asya  “Bayrak”  şiirinde bu duygunun devamını getiriyor:
“Sana benim gözümle bakmayanın / Mezarını kazacağım. / Seni selâmlamadan uçan kuşun / Yuvasını bozacağım.” 
Ârif Nihat Asya şiirinin sonunda bayrağın ne olduğunu ortaya koymuş:
“Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim.” 
Başbakan Recep T. Erdoğan, önceki gün, Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı’nın bahçesindeki Türk bayrağının, askerlerin gözü önünde gönderden indirilişi karşısında, olup bitenlere kendisi yol açmamış gibi, kükrüyor:
 “Bayrak indirilmesi konusu, bununla ilgili olarak benim söyleyebileceğim en şiddetli cümle neyse onu siz benden duymuş olun. Konuyla ilgili teftiş başlatıldı. Bunun çocuk olması bizi ilgilendirmez. Bir çocuk bizim kutsalımız olan bayrağı alıyorsa bunun bir karşılığı olacaktır.” 
Yukarıda verdiğim bend mektep kitaplarından atılmıştır. Sebep?
R. T. Erdoğan’ın o zamanki Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer aklı sıra sebebini açıklıyor. Ömer Dinçer, utanmadan, yüzü kızarmadan şu sözleri söyleyebilmiştir:
 “Öğretim programında seçilen metinler öğrencileri iyiye, güzele, doğruya yöneltmeli, iyi alışkanlıklar kazandırmalıdır. Talim Terbiye’yle şiirdeki mısranın olumsuz düşünce ve davranışlara neden olacağını düşündük. Bayrak, vatan millet sevgisini aşılayan bu şiirin öğrenciler tarafından yanlış anlaşılabileceği gerekçesiyle, mısraları kitaptan çıkardık.” 
Ârif Nihat Asya’nın düşünemediğini Ömer düşünmüş! Asıl düşünen Ömer değil tabiî... R. T. Erdoğan. Onun izni olmadan parti içinde bir kuş kanat bile çırpamaz.
“Bayrak değişsin!”  diyen ve BDP/PKK’lı Selahattin Demirtaş’ı referans gösteren Hilâl Kaplan adlı köşe yazarını baş tacı edenlerin de Ak Partili olduklarını hatırlatmaya gerek var mı?
Tarih 14 Ağustos 1996... Magosa sınır kapısı... Türk topraklarına yürüyen Rum protestocular içinden biri sınırı geçmiş ve tıpkı, Diyarbakır’da Türk bayrağını indiren PKK’lı gibi, direğe tırmanmaya başlamış ama yarısına gelmeden boynuna yediği kurşunla hayatını yitirmiştir.
Bu kişiye, esrar çekmiştir, aklı başında değildir, diye müsamaha gösterilebilir miydi?  
Bayrak şanın, şerefin, namusun... Hiçbir surette indirilmesine izin verilemez. Asker kendisini feda eder ve o barağı indirmek isteyeni indirirdi.
Şu sözler  “şair”  geçinen Yılmaz Odabaşı’nındır... Diyarbakır’da gönderden  “Türk” ü indirenlerle aynı kafadadır.  “Nazîre” si(!) şu zamana o kadar uygun ki: 
“Bayrakları bayrak yapan / Bayrak imalatçılarıdır / Vatan eğer uğrunda ölen varsa / utanmalıdır.” 
“Türk’üm”  demek suç hâline getirilmişse ve  “Türk”  siliniyorsa, Y. Odabaşı’na hak vermemek mümkün değildir!
Halkımız uyanmazsa imalatçılar Türk bayrağı için değil, PKK bezleri için mesaî yaparlar!
Ülkü Ocakları, yine öncü olduğunu göstermeli ve kanunlar çerçevesinde halkı ikaz vazifesini yerine getirmelidir. Tek dayanak dün olduğu gibi bugün de Ocaklıdır.