Bebek katilinin onayına sundular

 
TOMA VE İHANET 
Hiç kimse kimseyi kandırmasın. "Barış olacak, huzur sağlanacak, kan akmayacak" denilerek başlatılan ve adına "çözüm süreci" denilen proje iflas etmekle kalmamış, ağır bedeller ve büyük bir ihanet doğurmuştur. Bir yerine 10 TOMA almaktan bahsederken, İmralı'daki bebek katiline telefon hattı kurarak, mazbatalı hainlerle acil görüşmeler yaptırarak ve mektup göndererek himmet beklemek, hükümetin çaresizliğinin acı göstergeleridir. Bir tarafta Türk milletinin artık bu ihanet projesini görüp anlamış olmasının ve ilk fırsatta bunun hesabını soracağının telaşı; diğer tarafta şeref masaları kurup azdırdığınız ihanet güruhunun tehditleri ve bu tehditlerin ciddiye alınmaması durumunda neler olacağını göstermeye kalkışmaları var. 
 
İRADELERİNİ BEBEK KATİLİNE KAPTIRDILAR 
İnkar etmeye ve bu milletin aklıyla oynamaya boşuna uğraşmayın. Nasıl bir girdaba düştüğünüzü, nasıl bir çaresizlik yaşadığınızı bizzat kendi açıklamalarınız ele veriyor. Taşları bağlayıp, itleri salmanın bu sonucu doğurduğunun siz de farkındasınız. Onun için TOMA sayısını 10'a katlamak ihtiyacı hissediyorsunuz. Onun için güvenlik güçlerine yeni yetkiler vermeye çabalıyorsunuz. Bu yaptıklarınız ve söyledikleriniz, şimdiye kadarki icraatınızın yanlış olduğunun ve bunun sonucu olarak bölücü hainlerin zıvanadan çıktıklarının birinci elden itiraf edilmesidir. Ancak, iradenizi bebek katiline kaptırdığınız için, geri de dönemiyorsunuz. Bu caniden himmet bekliyorsunuz. Kızdırmamak ve azdırmamak için verdiği talimatları çaresiz biçimde yerine getiriyorsunuz. 
 
MEKTUBU GİZLEME TELAŞI 
15 Ekim tehdidini ciddiye alıp gereğini yapmak için nasıl çırpındığınızı bu millet görmüyor mu zannediyorsunuz? Siz, ne kadar gizlemeye ve inkar etmeye uğraşsanız da, ortağınızdan gelen açıklamalar her şeyi ele veriyor. Bay Bülent Arınç'ın bakanlar kurulu toplantısı sonrasında kendisine sorulan bebek katiline gönderilen mektupla ilgili soruyu geçiştirmek istemesi, nasıl bir açmaza düştüğünüz ibret veren bir başka belgesi olmaktan ileri gidememiştir. HDP Grup Başkanı İdris Baluken'in İmralı'daki bebek katiliyle görüşen heyette olduğunu bilmeyen mi kaldı? Hazırladığınız mektubu Baluken'e teslim etmenizin anlamı gayet açıktır. Bebek katilinin elinize verdiği yol haritasına uyacağınızı ilan etmekle kalmadınız, bunun için yapacaklarınızla ilgili taslağı onayına sunmak üzere bir de İmralı'ya ve Kandil'e havale ettiniz. Şimdiye kadar defalarca olduğu gibi, mektubunuzu alacaklar, eksik bulduklarını ilave edecek, fazla bulduklarını çıkaracak ve son şeklini verecekler, sizde alıp onu kanun metni haline getirip meclise sunacaksınız. Bunun adı da milli irade olacak! 
 
YENİ KALLEŞLİKLERE DİKKAT 
Çözüm süreci, ihanet sürecine dönüşmüş ve kontrolden çıkmıştır. Dağdan ineceğini söylediğiniz eli silahlı katiller şehirlere yayılmakla kalmamış, yeniden kan dökmek için mevzilenmeye başlamışlardır. Genelkurmay'dan yapılan açıklamalar, katil sürüsünün yeniden harekete geçebileceğini gösteriyor. Sınırlarımızın hemen ötesinde meydana gelen bataklık, bu ihanet güruhunu daha da iştahlandırmaktadır. IŞİD bahanesiyle yapılan kalleşlikleri bu millet bizzat yaşadı. MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı açıklamada altını özellikle çizdiği gibi bu hainler Kobani'yi düşünüyor olsalardı, Türkiye'yi ateş yerine döndürmek yerine, gider IŞİD'in karşısına dikilirlerdi. Asıl niyet Kobani'yi kurtarmak değil, Türkiye'yi bu bataklığa çekmek ve Barzani ve PYD'den sonra üçüncü ayağı da tamamlamaktır. KCK'dan yeni bir kalkışma ve isyan çağrısının yapıldığı yönünde gelen haberleri büyük bir endişeyle takip ediyoruz. 
 
TEHLİKELERİ SEZMEZ DEVLETİN GÖREVİ 
Her şey ortada. Bu gidişin sonunun ne olacağı bellidir. Bu noktada Sayın Bahçeli'nin yaptığı tespit ve uyarıyı bu vesileyle bir defa daha hatırlatmak istiyorum: "Paylaşım ve bölüşüm kavgası IŞİD vekaletiyle kanlı mecrasında ilerlemektedir. Eğer AKP Hükümeti, vahşi emperyalizminin önünde yuvarlanmaya devam eder, teröristlerle müzakerede inat ederse vatanı ve milleti bugünkü haliyle bir arada tutmak imkânsızlaşacaktır. Tehlikeleri sezmek, buna uygun stratejik ve politik planlamalar yapmak, hepsinden de önemlisi milli birlik ve kardeşliğimizi emniyete almak devleti yönetenlerin asıl ve asli görevidir."