Ben yobaz değilim.
Hatta doğduğum şehirde, rakısından bir fırt çekip "Allahhhh!" diye kendinden geçenleri de gördüm...
Ki o Allah'ı zikredişler sap sahiciydi... hem içer, hem de büyük bir aşkla Allah'ı zikrederlerdi. Hemen söyleyeyim, bir sürü softa hacıdan bile daha imanlıydılar.
Kimin deli, kimin veli olduğu bilinmeyen bir coğrafyada büyüdüm ben.
Ne deliler gördüm ki, aslında veliydiler...
Bir yandan İçkiyi içmesini bilirken, öte yandan büyük bir vecd ile yaradana bağlanma fikri pek yabancım değil.
Dini ritüellerin öyle bir türü olduğunu da biliyorum. İslamidir, değildir o ayrı konu..
Ama bak, sorun bu değil be hayvan!
Sorun ne biliyor musun?
Oğlumun 7 yaşındayken toprağını kolyesine doldurup kutsal bir şeyi saklar gibi sakladığı topraklarda sen içki içemezsin kardeşim!
Her santimetresinde acı vardır, gözyaşı vardır, KAN VARDIR KAN!.. o toprakların her santimetrekaresi sulanmıştır.
Bilinenin aksine, kutsallığını yalnızca dinden almaz o topraklar...
Şeref vardır, kahramanlık vardır, adanmışlık vardır... vardır oğlu vardır...
En ayık halinle girmeli ve çıkmalısın o yarımadaya...
Ben sana dinden imandan filan bahsetmiyorum. Dindeki tartışmalı içki yasağından bahsetmiyorum.
Ben sana başka bir şeyden bahsediyorum.
Mesela Anıtkabir'in de bahçesinde mangal yelpazeleyemezsin!
Onca içki sofrası hikayesini bilirsin de, Atanın huzurunda "içelim güzelleşelim be Ata'm" diyemezsin!
Saygılı olmak zorundasındır.
ve sen...
Bir milletin kanıyla, bir kahramanlık destanının yazıldığı o anıt topraklarda...
İ-ÇE-MEZ-SİN!
Dinle filan alakası yoktur bunun...
Hatta yapman gereken tek şey... o alanın sınırlarından girdiğin andan itibaren, çıkana dek...
Ceketinin düğmelerini iliklemek olmalıdır!
Anladın mı öküz?
(Not: Gelibolu tarihi milli yarımada ve şehitliklerde içki içip mangal yapan CHP'lilere atfedilmiştir)