Bir Müslüman AKP’ye neden oy vermez?

Taksim Gezi Parkı’nda başlayan eylemler iktidarı o kadar korkuttu ki, emniyet teşkilatını dayanaksız gözaltılar için kullanıyor. Hani, bu eylemlerin arkasında, büyük sermaye, faiz lobisi, Yahudi diasporası, hatta  “Soros var” diyorlardı... Oysa AKP, hem faiz lobisinin, hem Yahudi diasporasının hem de içerdeki sermayenin tam desteğini alarak iktidarını kurmuştur ve 11 yıldır sürdürmektedir. Sormak lazım; gösterilerin arkasında bunlar var idiyse, niçin TÜSİAD’a veya Soros’un Açık Toplum Enstitüsü yöneticilerinin evlerine değil de Türkiye Gençlik Birliği’ne mensup gençlerin evlerine şafakta operasyon yaptırıyorsunuz? 
 

***
 

Polis, gözaltına alınanların Gezi Parkı eylemlerini organize ettikleri ve şiddet olaylarına karıştıklarını iddia ediyor. Halbuki TGB’nin, Gezi eylemlerinin planlamasında hiç bulunmadığına ancak sonradan kendi rengini meydanlara verdiğine bütün Türkiye tanıktır. Buna rağmen terörle mücadele ve özel harekat ekiplerini seferber ediyorsunuz, İstanbul’da, İzmir’de 100’ün üzerinde adrese ve bazı öğrenci yurtlarına baskın yapıyorsunuz, TGB’li gençleri gözaltına alıyorsunuz. 
Gözaltılar sırasında; dünyadaki bütün hukuk fakültelerinde,  “gözaltı nasıl yapılmaz?” diye ders notlarına girecek bir olay yaşanıyor; polis, Türkiye Gençlik Birliği İstanbul İl Yöneticisi Barış Alpuğan’ı evde bulamayınca kardeşini kitaplarıyla birlikte gözaltına alıyor! İyi ki annesini babasını da almamışlar!
Gözaltına alınan kişilerin tüm dijital verileri polis tarafından kopyalanıyor. Niçin? Gizli örgüt mü araştırıyorlar? Buna hiçbir hakları yok. Ama Türkiye’de son birkaç yıldır zaten hukuk yok. Hukuk devleti hakim kılındığı zaman bu hukuk dışı tasarrufların hepsinin hesabı sorulacaktır. Bunu nereden mi biliyorum? Çünkü her olayın mağduru vardır ve hepsi kendisine yapılan zulümden dolayı savcılıklara dilekçe vererek şikâyetçi olacaktır. 
Polisin, gözaltılar sırasında eylemcilerin adreslerinde pankart ve döviz gibi malzemeler ele geçirdiği 
de bildiriliyor. 
 

***
 

İyi ama Güneydoğu’da, içinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey komutanları da bulunan askeri helikoptere füzeyle saldırıda bulunuluyor,  “çözüm süreci bozulmasın”  diye ateşe ateşle karşılık verilmiyor, hatta Genelkurmay’ın açıklamasına göre kaçınılıyor! 
PKK, çekileceğim diyor, AKP Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu’nun tespitlerine göre hasta ve yaşlılardan oluşan militanlarını çekiyor. Bunların hepsi, yüzde 15’e tekabül ediyor. TSK ise bölgeden  karakollarını kaldırıyor. PKK, artık polis görevini de üstlendiğini göstermek için üniformalı ekiplerle yol kontrolleri yapıyor. Kendi ölüleri için  “şehitlik” ler kuruyor, yani Güneydoğu’da devletin yerini alıyor. Terörle mücadele ekipleri ise gösteri yürüyüşü yaptılar diye vatansever üniversite öğrencilerini evlerinden topluyor! Suç aleti olarak da pankartları topluyorlar! 
 

***
 

MHP Aydın milletvekili Ali Uzunırmak, bu tabloyla ilgili olarak  “PKK diyor ki: ’Bu bölgeyi ben yöneteceğim, Türkiye’yi de beraber yöneteceğiz.’ PKK’nın egemenlik paylaşımına giden bu talebinde PKK’yı tatmin edeceksiniz, Türkleri de ikna edeceksiniz, çözümün amacı ve nihai hedefi budur. Bunu ret ve inkâr edecek bir tek Hükûmet yetkilisi varsa çıksın karşıma” dedi.
Türkiye’de Ergenekon, Balyoz ve Casusluk tertipleri ile Türk ordusu çaresiz bırakıldı ve göreve getirilenler bu ortamda PKK’nın Güneydoğu’da hakimiyet kurmasını seyrediyor! Buna karşı çıkanları ise terörist diye şafak vakti evlerinden alıp götürüyorlar. Artık AKP’ye oy vermek, bir Müslüman için en büyük günahtır. Bir Türk için ise aptallıktan öte intihardır!