1974 Kıbrıs Barış Harekatı sabahı uyandığımda İstiklal Harbi gazisi dedem Şükrü Şenel radyoyu dinleyerek yaşadığı duygu yoğunluğundan heyecandan ağlıyordu. Dedem yaşadığı İstiklal Harbi yıllarına döndü ve tekrar asker olmayı çok arzu ettiğini ifade etti. Kıbrıs Bozkurt’u büyük dava ve devlet adamı Rahmetli Rauf Denktaş’ın ismini o sabah ilk defa duydum. O 1974 çıkarmasının olduğu sabahı hiç unutmuyorum. Allah rahmet eylesin Hasan Mutlucan’ın radyodan kahramanlık türküleri çalınıyor Çanakkale marşları söyleniyordu. Arif Nihat Asya’nın ders kitaplarından hükümet tarafından milliyetçilik duygularını artırıyor diye çıkarılan Bayrak şiiri sürekli okunuyordu. Henüz o zaman gömlek değiştiren açılımın yeni mimarları yoktu milli görüşü savunan Necmettin Erbakan Partinin başındaydı. CHP ve MSP koalisyonu hükümeti iktidardaydı. Yerli milli düşünen Erbakan Hoca’mla Ecevit birlikte hükümeti kurmuşlardı. O gün Kıbrıs’ın tamamını alalım diye hükümette tartışma yaşanıyordu. Ama sonradan milli görüş gömleği çıkarılarak hoca yarı yolda bırakıldı. Daha sonra referandumda Rauf Denktaş da Erbakan Hoca gibi yarı yolda bırakılarak çok üzülmüştür. MHP ve Türk milliyetçileri her konuda olduğu gibi bu konuda çizgilerini ülkülerini ve desteklerini Denktaş’a ve Türk milletine her zaman ve zeminde vermişlerdir. Allah’tan referandumda Rumlar hayır dediler. Firavun’un eliyle Allah Musa’yı koruduğu gibi Rumlar eliyle Kıbrıs davası şehitlerin hatırına AB’ye Soroz’a rağmen bugünlere geldi. Milli kahraman Denktaş Kıbrıs davasının yol haritasını çizmiştir. Örnek bir insan, Türk milletine ve insanlığa sevdalı bozkurttur. Türk milletine Batı karşısında İstiklal Harbi’nden sonra yeniden zafer tattıran kahramandır. Şartlar elverdi kısmet oldu 2003 yılının Nisan’ında yapılan Kıbrıs referandumunda MHP İstanbul İl Teşkilatı olarak destek vermek için adaya gitmiştik. Büyük dava adamı ile orada tanıştım, kendisini yakinen tanıma, sohbet etme imkanımız oldu. O referandumda Türk milliyetçileri olarak Denktaş’ın haklı mücadelesinde yanındaydık. Çünkü o yeryüzünde Türklerin tek millet olduğu gerçeğinin sarsılmaz çelik gibi iradesini milli direnci ve hafızayı temsil ediyordu. Kıbrıs’ta bulunduğumuz süre içerisinde Girne’de çıkarmanın yapıldığı yeri orada verilen şehitleri, Beş Parmak Dağları’na tırmanması nerede ise mucize olan, tank olayını ve daha sayısız kahramanlık destanlarını dinledik. Tüylerimiz diken diken olmuştu. Allah o şehitlerimizi nur içerisinde yatırsın."Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber sana ağuşunu açmış duruyor peygamber "bu gizemli mana yüklü dizeleri orada yaşıyor, gözyaşlarımıza mani olamıyorduk. Her tarafı kahramanlık öyküleri ile dolu Türk islam beldesi olan bu kutsal topraklarda olmak ne büyük fırsattı. Peygamber Efendimiz’in akrabası, ashabı mübarek insanlar da o topraklarda metfundu. Her tarafı maneviyat kokan bu yerler Anadolu’nun manevi havasını yansıtıyordu. Rum kanlı Enosis çete ve katillerinin küvetlere doldurarak çoluk çocuk, genç ihtiyar, kadın demeden katlettiği masum insanların elim hatıraları gün gibi zihinlerde tazeydi. Boğazkale şehitliğini ziyaret ettik ve son derece hüzünlendik. Kabirlerin başında yaşadığım o duyguları ömrümün sonuna kadar hiç unutamayacağım. Sahi bu gençleri hayatının baharında gençlik delikanlılık yaşatmadan niçin toprağa verdik? Onların manevi mirası ve şehit olma sebeplerini dikkate almadan onların rızasına uymayan tavizler verilmesi onları kabirlerinde incitmez mi? O şehitlerin yakınlarından anne baba ve kardeşler veya evlatlarından oraya gidemeyen, o şehitliği ziyaret edemeyenler var mıdır? Fakirlik, imkansızlık bu ziyaretlere engel teşkil etmiştir. Bu millet için şehit olan fakir, garip, çilekeş, son derece, cesur ve fedakar evlatların ideallerini şeref kabul etmeliyiz. O gençler yarın yakamıza yapışırsa hesap veremeyiz. O gençleri öldüren Rumlarla PKK’lılar Kıbrıs Rum kesiminde kol kolalar ve himaye görmekteler. Eoka, Asala ve PKK katilleri aynı gayeye hizmet eden, aynı kaynaktan beslenen ölüm makinesi katillerdir. Şimdi siz Kıbrıs şehitlerine sormadan Kıbrıs’ta Rumlarla aynı çizgide olamazsınız. Allah’ın adaleti işte Rumlar eliyle tezgah bozulmuştur. Güneydoğu’da şehitlere sormadan onların rızasını almadan katil PKK Öcalan takımına taviz veremezsiniz? Allah adaletini şehitlerin eliyle hayata geçirir Kıbrıs’ta olduğu gibi, Habur açılımı rezaleti Cudi dağına tosladı dağıldı. İmralı limanı irinli kanlı koalisyonu da Marmara’da belki Eşşek adasına belki de milletin vicdanına toslayarak dağılacaktır. Habur’da olduğu gibi İmralı koalisyonun da sonu hüsrandır. Ağlamadan sorumlu dağa bağa Paris’e ağlayan bakanda Mudanya’da ağlama töreni yapar çünkü kendi seçim bölgesidir. Bu millet sizi hiç ama hiç unutmayacaktır. Bu anlayış ve Kıbrıs’ta Denktaş’a ömrünün son yıllarında büyük bir hüzün yaşatmıştır. Siyasete başladıklarında kahraman gördükleri Milli kahramanımızı iktidara gelince iterek kakarak hüzne boğmuşlardır. Ölümünde gösterilen ilgi günü kurtarmak adına Türk milletine ve Denktaş’ın manevi şahsına verilen acıları hafifletememiştir. Pişmanlıklar yaraları sarmaya, acıları dindirmeye, zararları telafi etmeye yetmemektedir. Bugün de aynı hatalar tekrarlanmaktadır, bu ülke bu kadar hata ve riskleri kaldıramaz. Bu ülkenin her konuda partiler üstü milli temel politikaları olmalıdır.