1990 LI YILLARIN SONLARI…
UKRAYNA DA YATIDAYIZ…
THY BÜROSUNDA ÇALIŞAN UKRAYNALI BİR GÖREVLİ BİZE YARDIMCI OLUYOR…
ŞAŞIRTICI OLAN ÇOK GÜZEL İSTANBUL ŞİVESİYLE TÜRKÇE KONUŞMASI…
TÜRKÇEYİ NEREDE ÖĞRENDİĞİNİ SORDUĞUMDA ANA DİLİM DİYOR…
NASIL YANİ DİYORUM ….
' - BEN GAGAVUZUM…’ DİYOR….
ANA DİLİ İSTANBUL TÜRKÇESİ OLAN UKRAYNALI BİR GAGAVUZ….
GAGAVUZ’LARLA İLK TANIŞMAM…
DAHA ÖNCE GAGAVUZLARI GÖRMEDİM, BİLMEDİM, DUYMADIM, ÖĞRETMEDİLER….
*
FOTOĞRAFTAKİ PAPAZA GELİNCE…
ADI MİHAİL ÇAKIR (1861-1938)
GAGAVUZ (Gökoğuz)  Türkleri’nin soy bilinci için ömrünü adamış bir Türk milliyetçisi; eğitimci, yazar, kültür adamı, şair, tarihçi, din adamı…
34 kitabın ve “Gagauzların Tarihi ve Etnografik Özellikleri” adlı kitabın yazarı.
Gökoğuzların Türkçeyi kaybettiğinde Türklüğünü kaybedeceğinin bilincindedir.
 Bunun için köy köy gezerek çocuklara, gençlere Türkçeyi öğretir. 
Bu çalışmaları 40 yıl aralıksız sürdürür. 
Her köye yetişemeyeceğini anlayınca 1931’de Bükreş Büyükelçimiz Hamdullah Suphi Tanrıöver’den yardım ister. 

1931 yılında Bükreş’e elçi olarak tayin edilen Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mihail Çakır’ı tanımış ve önemli bir Türk milliyetçisi olduğunu Atatürk’e haber vermiştir. 
Mihail Çakır’ın bu yardım isteği Atatürk tarafından karşılıksız bırakılmaz. 
Bölgeye Türkçe öğretimi için hemen 30 öğretmen gönderilir, 
300 Gökoğuz genci üniversite öğretimi için Türkiye’ye getirilir.. 
VE Atatürk de hizmetlerinden dolayı Mihail Çakır’a bir diploma ve nişan göndermiştir.
Bu “Türklüğe Üstün Hizmet Nişanı” dır.
Atatürk’ün, Mihail Çakır’ı tanıması Hamdullah Suphi kanalıyla oldu…
13 yıllık Bükreş büyükelçiliği döneminde Hamdullah Suphi :
– Türkçe eğitim veren 26 okul açılmasını sağlar.
Türkiye’den getirdiği kitapları bu okullarda okutur.
Başarılı Gagavuz çocukların Türkiye’de öğrenim görmesini sağlar.

Yaşar Nabi Nayır da 1936’da Balkanlar’a yaptığı gezide Kişinev’de Mihail Çakır’ın evinde misafir olmuş ve “Balkanlar ve Türklük” (Ankara 1936) adlı eserinde ondan övgüyle bahsetmiştir.
Mihail Çakır, eserleri ve düşünceleri ile Gagavuzlara millî bir kimlik kazandırmış, onlara nereden geldiklerini ve bundan sonra varlıklarını nasıl sürdüreceklerini öğretmiştir. 

Eserlerinin çoğunun dinî olmasının en başta gelen sebebi, din ve ibadet dilini Türkçeleştirerek Rum ve Bulgar kilise mücadelelerinin Gagavuzlar üzerindeki asimile politikalarını etkisiz hâle getirmektir.

Türkiye’de Müslüman görünümlü Arapçı yobazlar Türk düşmanlığı yaparken, kurulduğu günden bu yana Cumhuriyet düşmanlığı yaparken, Atatürk düşmanlığı yaparken Gagauzya’da bir Hristiyan Papaz can çekişen Türklüğü yeniden ayağa kaldırmıştır.

Haluk Sargın

Editör: Kerim Öztürk