BÜYÜK OYUN, BOP HARİTASI MİSAK-I MİLLİ DİYE YUTTURULACAK

BOP’nin, Misak- Milli diye ambalajlanarak ve kamufle edilerek milletimize yutturulmak istenildiğini, terörist başı katil Öcalan’la  yapılan görüşmelerin tutanaklarından, mesajlarından ve siyasi temsilcisi BDP millet vekillerinin açıklamalarından anlamaktayız.
           Öcalan, tıpkı Özal zamanında ki ABD’nin sunduğu havuç politikasını uygulamaktadır. Yaptığı açıklamada dikkat çeken en önemli hususlardan birisi de Misak-ı Milli vurgusudur.
           Göze, gönül’e ve milli duygulara hitap eden bu vurgu nedir?
            Tarihte ki misak-ı milli sınırlarımıza atıf yapılması, bilhassa milliyetçi güçlerin hassasiyetlerini okşamak ve feveranlarını ve tepkilerini önlemek amacı taşımaktadır. İlk bakışta kimsenin itiraz edemeyeceği sınırlar güya altın tepsi içinde sunulmaktadır.
             Mutabakat metnine bakıldığında; bir ayrılmanın ve küçülmenin aksine, Türkiye’nin bölgede daha da büyümesini hedef almaktadır.Irak’ın kuzeyinde oluşturulan özerk Kürt yönetimi ve misak-ı milli sınırları dışında kalan bölgenin önemli bir kısmı ve Suriye’nin kuzey bölgesinde de özerk bir Kürt yönetimi oluşacağından,bu bölgelerin Türkiye ile federasyon çatısı altında birleştirilme düşüncesi öne çıkan görüntüdür.Şimdilik birleştirme projesinin hedefi; asıl bölünme haritasının içinde saklanan bir türev olduğu gizlenerek yapılmaktadır.
                  Zora ki birleştirilerek bir araya  getirilmiş, Yugoslavya Federasyonunun nasıl dağıldığını hep birlikte gördük. Günümüzde Kıbrıs, İspanya,Belçika, İrlanda,...örnekleri yapay ve zora ki oluşturulan federasyonların nasıl dağılmaya  doğru gittiğinin en bariz misalleridir...Konumuza dönecek olursak:

                            FEDERAL TÜRKİYE İÇİN HAZIRLIK TAMAMDIR
             ABD ve Küresel güçler, Afganistan’dan, Fas’a kadar 23 İslam ülkesinin sınırlarını değiştirme operasyonunu BOP projesi altında, her ülkede farklı farklı  uygulamaktadırlar.
              Ülkemizde, federalizme giden yolun taşları döşenmiş, yasal hazırlıklar bir bir Meclisten geçirilerek tamamlanmıştır.”YEREL YÖNETİMLER REFORMU” altında, ülkemizi eyaletlere bölecek,Yerel Yönetimler Temel Yasası olan, “BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE KANUNU” onaylanarak Mecliste kabul edilmiştir...
                Bu tasarılar 20.07.2012 tarihli Federalizme Giden Yolda  Bölünmüş Türkiye ve 14.11.2012 tarihli Yasal Yoldan Bölünme-Adem’i Merkeziyetçilik ve Büyükşehir Belediye Kanunu” isimli yazılarımızda detaylı olarak incelenmiştir.
              İlk bakışta plan nasıl gerçekleştirilecektir? Küresel güçler,ülkemizin parçalanması senaryosunu iç savaş ile;Türk-Kürt çatışması ile olamayacağını görmüşlerdir. Tüm çabalarına rağmen 40 yıldır bunu başaramamışlardır.
               O halde yapılması gereken; Türkiye’de farklı bir senaryonun gündeme sokularak, milletimizi alıştıra alıştıra ve hazmettirerek, milletimizin iradesi ifsat  edilerek, PSİKOLOJİK OPERASYONLA bölünmenin ve federasyonun kabul ettirilmesi düşüncesi hakim olmuş ve uygulamaya koyulmuştur.
                 Türkiye’de en ufak bir iç kargaşa ile dağılabilecek; “GEVŞEK İDARİ YAPILANMASI” ile yerel yönetimlerin güçlendirilmesi adı altında Güneydoğu’da Özerk Kürt Bölgesi’nin kurulması çalışmaları hızla devam etmektedir.
                En azından İktidar yetkilileri  bunun olamayacağını yalanlamış olsalar da;PKK terör örgütü yöneticileri ve BDP milletvekillerinin beyanları ve dış basının açıklamaları da,Türkiye’nin federal bir yapılanmaya  doğru gittiğini teyid etmektedir...
               Gelinen süreç insan hakları maskesi altında,”...analar ağlamasın,akan kanlar dursun,ülkemize barış gelsin,silahlar sussun...” gibi  insani sayılacak söylemlerle gündeme taşınmıştır.Bölünmenin alt yapısı için sözde “AKİL ADAMLAR” yola çıkmıştır.

                 Son raunda gelinen süreçte, “Akil adamlar” denilen güruh; yasal alt yapısı tamamlanan federal yapının içini doldurmak ve ikna etmek için meydanlara inmişlerdir. Milletimizin tepkisini çekmemek için, çıkarılan Büyükşehir yasası ve yerel yönetimlere özerklik sözleşmesi ile; Güneydoğu’ya kademe kademe, ÖZERKLİK verilecektir. AKP iktidarı, Avrupa birliği Yerel Yönetimlere Özerklik Şartını kabul etmiştir.

                           ÜNİTER  DEVLETİN  TASFİYESİ ; TÜZÜKTE SAKLI
              Basında yüzlerce defa açıklanarak hiçbir tekzip gelmeyen,AKP’nin parti programı tüzüğü dikkatlice incelendiğinde,bu gün gelinen noktanın yol haritası tüzükte görülmektedir.AKP iktidarının programı 2001 Temmuz ayında,ABD’den gönderilen CFR kaynaklı bir momerandum esas alınarak yazılmış  olduğu gerçeği gün yüzüne çıkmıştır.
               CFR, bilindiği üzere gizli dünya devletinin gizli hükümeti olarak adlandırılmaktadır.1921 yılında Yahudi finansör CECİLE RHODES tarafından kurulmuş olduğu bilinmektedir.
              Zikredilen  momerandum ile:   “...Ankara’nın yerel yönetimlere otonomi vermesi, hükümet fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkaracaktır...” benzer ifadelerle partinin programında yer almış olduğu görülmektedir.
                 Ayrıca,azınlıklara geniş haklar verilecek,azınlıklarla ilgili vakıf yasası değiştirilecek,anayasa değiştirilecek,Türklüğe vurgu yapan kavramlar çıkartılacaktır....”  gibi dayatmaların alt yapısı momerandum ile tespiti yapılmıştır.Milli ve Üniter Devletimizin tasfiye programı,2001’den itibaren yürürlüğe girmiştir...
               Basında açıklanan CFR  momerandumunda ki talepler, AKP’nin program ve tüzüğünde şöyle karşılanmaktadır.
              *Kurucular kurulu kitabının 8’ci sayfasında; “..Partimiz merkeziyetçi devlet anlayışından vazgeçilmesini ön görür..” denilmektedir.
                * 12.ci sayfada:   “...Partimiz,eğitim hizmetlerinin YERELLEŞMESİNDEN ve özelleştirilmesinden yanadır.”
                *Parti programının 41’ci sayfasında,eğitimin küreselleşme odaklarının ŞEHİR DEVLETLERİ planı gereği gibi fakat aşama aşama uygulanacağı şu ifadelerle belirtilmektedir.
               “Temel eğitim hizmetlerinin verilmesi, pilot uygulamalarla merkezi idarenin taşra birimlerine ve YEREL YÖNETİMLERE aktarılacaktır.”
                *Programın 35’inci sayfasında; “ Çağımız her yönüyle küreselleşme çağı,diğer yönüyle YERELLEŞME ve YEREL YÖNETİMLERİN devlet sistemleri içinde ki ağırlıklarının arttığı bir çağdır..”   (Arslan Bulut,İslamın Truvası,Bilge Oğuz yayınları,sayfa 430)
              Adı şimdilik saklanan özerk bölgede en az 12 ilimiz, özerk statüye girecek ve bu illerde valiler de seçimle iş başına getirilecek, Diyarbakır Valisi’nin yetkisi altında özerkleşme sağlanacaktır.
  Daha sonra, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde oluşturulan Kürdistan Özerk Bölgesi, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’de ki Kürtlerle bir KONFEDERASYON yapacaktır. Türkiye’ye ilave edilecek bu konfederasyon, gelecekte Büyük Kürdistan Devleti’ne dönüştürülecektir.

                          BİRLEŞEREK ÖNCE BÜYÜME SONRA PARÇALANMA
    Öcalanın, Nevruzda açıkladığı; Anadolu ile Mezopotomya’yı, Türk-Kürt Federal Devleti çatısı altında birleştirme projesinin ayakları,Türkiye-Irak-Suriye Kürtlerinden oluşturulacaktır.
     Coğrafi olarak,Türkiye’nin Güneydoğusu,Musul ve Kerkük ile birlikte Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimi ve Kuzey Suriye Kürt yönetimi,Türkiye’nin öncülüğünde birleştirilecektir...
      Çünkü denizleri olmayan bir Kürdistan’ın bölgede yaşaması mümkün değildir.Ayrıca bu senaryo dışında oluşacak bir Kürt Devleti’ne Türkiye müsaade etmediği taktirde ayakta kalması da mümkün olmayacağından;doğacak gürbüz çocuk Türkiye’nin kucağında büyütülerek zamanı geldiğinde,Güneydoğu da koparılarak Büyük Kürdistan kurulacaktır...

                Bunun gerçekleşmesi Ortadoğu’nun siyasi konjoktüründe,Türkiye’ye ağır bedeller ödetecektir.Türkiye,bu yapılanmaya izin vermeyecek olan Irak,Suriye ve İran ile savaşmak zorunda bırakılacaktır...
     Velev ki oluşturulacak olan bu federal yapının Kürt kanadı, ABD’ye biat etmiş olacağından yandaşı İsrail’in tüm politikalarını kayıtsız şartsız destekleyecektir. Bu durumda Federal yapının Türk ve Kürt kanatları sürekli  çatışmalar halinde olacaktır.
      Sınırları denize ulaşmış ve ekonomik kalkınmasını tamamlamış,İsrail-ABD ve AB Ülkeleri’nin dış desteğini almış Kürtler,artık Türkiye’den ayrılmanın zamanı geldiğine karar verildiğinde kopartılacaktır.Böylece Anadolu-Mezopotamya projesi,gerçekte BÜYÜK KÜRDİSTAN’I TÜRKİYE’YE kurdurtma ve sırası geldiğinde Güneydoğu Anadolu’yu Türkiye’den KOPARTMA BÖLME projesidir.
                ABD-İsrail-AB Ülkeleri ve Barzani, SEVR’İN devamı olan BOP bölünme projesine büyük destek vermektedirler. İlk defa 1999 yılında Pentagon raporlarında  yer alan BOP projesinin ilk aşaması şöyle tarif edilmiştir. Fikir babası ise BERNARD LEWİS’TİR.
    Projenin nihai amacı olarak:  Bu coğrafyada ki bütün milli kimliklerin ÇÖZÜLEREK, bütün halkların ORTADOĞU KİMLİĞİNDE birleştirilmesi ve İstanbul’dan yönetilen bir ORTADOĞU BİRLEŞİK DEVLETLERİ kurulmasıdır. Planın ikinci aşamasını Bernard  Lewis şöyle açıklamaktadır:
              “...Avrasya’da toplam 4 federasyon kurulup,  bunların birleştirilmesi ve başına bir halife tayin edilmesidir...”
    Böylece ABD’nin hegemonyasında, İsrali’in hedeflerine hizmet eden, halifesi ABD’den atanan ya da onun direktiflerinden çıkmayan; gerçek İslam’a değil, Ilımlı İslam’a hizmet eden bir yapılanmanın düğmesine basılmıştır...
               Büyük İsrail’in, coğrafyamızda kaybedilmiş topraklar addedilen ARZ-I MEVUD sınırlarına ulaşabilmesini yegane yolu,Türk Milleti’ni sonu gelmeyen dipsiz kuyularda boğmaktır.Türk Milleti’nin onaylamadığı hiçbir yapılanmanın bu coğrafyada hayat bulmayacağını çok iyi bildiklerinden, “Bir ver üç al” politikası ile büyük bir handikapın içine çekmek için var güçleriyle uğraşmaktadırlar.
                 İşte bu bölünme projesinin farkında olan TÜRK MİLLİYETÇİLERİ hedef tahtasına oturtularak itibarsızlaştırılmak istenmekte ve Irkçılıkla suçlanmaktadırlar. Herkes bilmektedir ki;ne Türk Milliyetçileri ne de ÜLKÜCÜ KADROLAR asla ırkçılığa tenezzül etmeyecek kadar ulvi değerlere sahip kişilerdir.
     Türksüz Türkiye ve vatansızlaştırılmış coğrafya yapılarak Anadolu hedef alınmıştır. Geçmişte Osmanlı’ya Ermeniler üzerinden oynanan oyun bu gün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne Kürtler üzerinden oynanmak istenmektedir...
      Maalesef Türkiye’de LOZAN’IN iptal edilip, SEVR şartlarına dönülmesini isteyen yerli işbirlikçiler vardır.Küresel emperyalistlerin önündeki tek engel Milliyetçilerdir.Bugün günümüzde ki mücadele,Türk Milliyetçileri ile emperyalistler ,İkinci Cumhuriyetçiler,Ilımlı İslamcılar ve yerli işbirlikçileri  arasında kıyasaya devam etmektedir...
      Türk Milleti oynanan oyunun farkına varmaya başlamıştır.Tepki hareketi büyük bir çığ olarak meydanlarda kendini göstermektedir..Bu tepki çığlığının önünde ne yerli işbirlikçileri ne de dış güçler durabilecektir.14.04.2013

TÜRK OCAKLARI
ÜMRANİYE ŞUBESİ BAŞKANI
AV.Faruk ÜLKER