CELLATLAR.(MEYDAN-I SİYASET USTALARI)
Osmanlı döneminden kalma mezar taşları altında yatanın kimligini anlatırmış. Üzerindeki yazıyı bile okumadan mevtanın cinsiyetini meslegini taşın şeklinden bile anlıyabilirsiniz aslında.Sarıklı tülbentli vs.Birde yazısız ve kimliksiz mezar taşları vardır.Bunlar zamanın cellatlarına aittir.Eyüp semtinde sıkca rastlarsınız bu tarz isimsiz taşlara.Halk kendi kabristanlarına kabul etmemiştir bu mezarları her zaman korkunç ve ürkütücü gelmiştir çünkü.Evliya Çelebi ^^yüzlerinde nur bulunmayan ,çehrelerinden zehir akanlar^^diye tanımlamışdır cellatları.Hayatları heyecan dolu fakat kabirleri sönük olur cellatların.Kimler geçmemiştir ki ellerinden;hizmetçiler,vezirler,sadrazamlar,şehzadeler hatta padişahlar.Bazılarını keserek bazılarını kement yada yay kirişi ile bogarak(genelde Osmanlı şehzadelerini)öldürmüşlerdir.Osmanlı saraylarında ^^dilsiz^^denilen,zeki ve sağır insanlardan seçilen,söyleneni duymayan,anladığını söyliyemeyen,genelde Padişah’ın kapı nöbetini tutan ve bir görevleride Cellatlık olan ^^^DİLSİZLER^^ Cellat Çeşmesi denilen çeşme başında çok insanın kellesini almış ve çeşmenin yalagında ellerini ve satırlarını veya kılıçlarını yıkayıp gitmiştirler ki bu çeşmenin etrafından birçok devlet erkanı geçmeye bile korkardı.Öldürdükleri kişilerin üzerinden degerli eşyaları almayıda ihmal etmezlerdi.Hatta Gazanfer Aga’yı öldüren cellat,cebindeki değerli saati almış ve satmıştır.Bu saat Tırnakçı Hasan Paşa’nın eline geçmiş,gün gelmiş o da idama mahküm olmuş ve saat daha sonra Kasım Paşa’nın eline geçmiş o da idama mahküm olmuş ve saat Civan Bey’in eline geçmiştir.Civan Bey bu saatin hikayesini bildiğinden Peçevi İbrahim Efendiye anlatır ve küçük bir istişarenin ardından saati paramparça ederek denize atmıştır.(Bazen çok değerli sandıklarımız sonumuza sebep olabilirmiş demekki.) İdamlık mahkumlar celladın işini iyi yapması için ricacı bile olurlardı.Ömrünün son saniyelerinde acı çekmek istemezlerdi.Bununla ilgili olarak Osmanlı’nın son dönemlerinde ilginç bir olay da yaşanmıştır.Mahmut Şefket Paşa’nın öldürülmesi üzerine İstanbul’da tutuklamalar olur ve yirmi kişi Beyazıt meydanında asılır.Bu 20 kişi içersinde bulunan hanedan damatlarından Salih Paşa’nın idamı,cellat Samsun’lu Osman’ın anılarında şöyle anlatılır.^^suçluların hepsini bir anda asmak mümkün olmadıgından asılmakta geri kalanlar asılanları seyretmeye tahammül edemediğinden ceplerindeki paraları verip asılma sırasının öne alınmasını istiyorlardı.Bu arada Salih Paşa cebindeki altın saati çıkarıp bana vererek derhal asılmak istedigini söylemiştir^^
Şimdi;sözün özü şudur ki Cenabı Hak insanı öyle düşünceler içersine sokar ki sonunun ölüm oldugunu bildigin halde bile bir an önce olması için yalvaracak hale gelebilirsiniz.Günümüzde de bu tarz cellatlar olması için dua etmek bile geliyor bazen içimden fakat benim dualarım kabül olsa da sizlerin ALTIN SAATLERİ bile sizİ kurtaramaz bunu bilesiniz.
Saygılarımla
Aykut ÇATALBAŞ