Tarihten gelen kini ile Türklere karşı daima düşmanlık hissiyatı içerisinde olan Yunanlar, devletlerini kurmayı başardıktan sonra bu nefreti kurumsal hale getirmiştir. Devletlerinin kurulduğu süreçten bu yana çeşitli konularda Türkiye’ye zıt bir tavır sergileyen Yunanistan’ın günümüzde de hasmane tavrını sürdürdüğünü görüyoruz. Türkiye ile Yunanistan varoluşsal bir denklemde karşı karşıya bulunurken iki ülke arasındaki sorunları beş temel başlıkta sıralamak mümkün: Batı Trakya Türkleri’ne yönelik zulüm, Patrikhane Meselesi, Kıbrıs sorunu, Ege adaları kapsamında Yunanistan’ın küstah tavırları ve Doğu Akdeniz’deki mücadele

ADALAR DENİZİ VE YUNANİSTAN’IN KÜSTAH ADIMLARI

Ülkemizin Yunanistan ile mücadele ettiği en önemli cephelerden biri de Ege Denizi… Diğer bir deyişle Adalar Denizi’nde Yunanistan’ın hukuksuz ve küstah adımlarıyla karşı karşıya olan Türkiye’nin kararlı ve tavizsiz bir siyaset izlemesi büyük önem arz ediyor.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların temel sac ayaklarından birini de Ege Denizi’ne dair anlaşmazlıklar teşkil ediyor. Ege bir diğer deyişle Adalar Denizi’nde hukuk tanımayan Yunanistan her fırsatta Türkiye aleyhinde adımlar atıyor. Türkiye’nin bağımsızlığının korunması noktasında Yunanistan’ın küstah hamlelerine engel olunması gerekiyor. Zira bu hamleler karşısında cılız bir duruş sergilendiği takdirde Ege denizindeki söz hakkımızın zarar görmesi işten bile değil…

YUNANİSTAN, ADALARI SİLAHLANDIRIYOR

Ülkemiz ile Yunanistan arasında Ege Denizi’ne ilişin yaşanan problemler dört alt balıktan oluşuyor. Bu alt başlıklardan birincisini ‘Adaların Silahlandırılması’ teşkil ediyor.  Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan anlaşmalara göre silahsız bir şekilde bulundurulması gereken adaların zaman içerisinde Yunanistan tarafından silahlandırılmaya başlandığı görülmüştür. Lozan Anlaşması’nın 12. Maddesi gereğince adaları silahlandırması yasak olan Yunanistan söz konusu anlaşmaya uymamıştır. Türkiye, Yunanistan’ın attığı hukuksuz adımları tarihsel süreç içerisinde defalarca Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütlere bildirmesine karşılık uluslararası kamuoyundan beklediği desteği görememiştir.

YUNANİSTAN’IN ANLAŞMALARA UYMAYARAK SİLAHLANDIRDIĞI ADALAR

Taşoz – Bozbaba – İpsara – Semadirek – Limni – Midilli – Sakız – Ahikerya – Sisam – İstanbulya – Rodos – Herke – Kerpe – Çoban – İleki – İncirli – Kelemez – İleryöz – Batnöz – Lipso – Sömbeki – İstanköy – Meis

YUNANİSTAN, EGE’Yİ YUNAN GÖLÜ’NE ÇEVİRMEK İSTİYOR

Egemenliği Antlaşmalarla Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar Sorunu da Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilaflı meselelerden biridir. Ege Denizi’nin sınırları içerisinde çok sayıda ada, adacık ve kayalık mevcut olduğu bilinen bir gerçektir. Yunanistan, bu ada, adacık ve kayalıkların kendi egemenliği altında olduğunu iddia etmektedir. Halbuki Lozan Barış Anlaşması’nın 12. ve 15. maddelerinde hangi adaların Yunanistan’a devredildiği açık bir şekilde belirtilmektedir. Ege Denizi’ni bir Yunan Gölü’ne çevirmek isteyen Yunanistan bu doğrultuda bölgedeki tüm unsurları sahiplenmek istese de uluslararası hukuk bu arzuya mani olmaktadır.

Ege Denizi’nde egemenliği belirsiz ada, adalık ve kayalıkların listesi şu şekildedir:

Zürafa Kayalıkları – Andiipsara – Koyun Adaları – Venedik Kayalıkları – Fornoz – Hurşit – Nergiscik – Eşek – Bulamaç – Kalolimni – Plati – Keçi – Koçbaba – Ardıççık – Kendiroz – Sakarcalar – Pergusa – Kandilli – Üç Adalar – Ardacık – Kızkardaşlar – Safran Adaları- Kamilun – İki Kardaşlar – İstakida

Ege Denizi’ne ilişkin en hayati konuların başında kara suları anlaşmazlığı gelmektedir. Yunanistan, 17 Eylül 1936 tarihinde “tek taraflı olarak” kara sularını 6 deniz miline genişletmiştir. Türkiye, Yunanistan’ın Lozan dengesini bozarak kara sularının genişliğini 6 deniz miline çıkarmasına, o dönemdeki siyasi konjonktür nedeni ile itiraz edememiştir. Böylece Yunanistan, tek taraflı bir eylem ile Ege Denizi’nin açık deniz alanının yaklaşık yüzde 25’lik bir bölümünü gasbetmiştir. Türkiye ise 1964 yılında çıkardığı 476 Sayılı Karasuları Kanunu ile Ege Denizi’nde kara sularının 6 deniz mili olduğunu ilan ederek Yunanistan’ın küstah adımına karşılık vermiştir. Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’nın aktardığına göre günümüzde Ege Denizi’nin yaklaşık yüzde 39,2’si Yunan, %5’i Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar’ın (EGAYDAAK) olmak üzere yüzde 12,4’ü Türk kara suları ile kaplı durumdadır. Ege Denizi’nin açık deniz alanlarının oranı ise yüzde 48,4’tür. Türkiye için kıta sahanlığı sınırlandırması açısından 25 derece boylamı doğusu önem arz etmektedir. Bu bölge tüm Adalar (Ege) Denizi deniz alanlarının yüzde 25’ini, açık deniz alanlarının ise yüzde 52’sini teşkil etmektedir.

YUNANİSTAN, KARA SULARINI 12 MİLE ÇIKARMANIN PEŞİNDE

Yine Cihat Yaycı’nın aktardığına göre 1936’da Lozan dengesini bozarak kara sularının genişliğini 6 mile çıkaran Yunanistan, şimdi de 12 mile çıkarmak ve Adalar Denizi’ni bir Yunan gölü haline dönüştürmek istemektedir. Yunanistan, uygun koşullar bulur ve kara sularını 12 mile çıkarırsa, EGAYDAAK’lar dikkate alınmaksızın Ege’deki açık deniz alanları oranı yaklaşık yüzde 20’ye inecek, Türkiye’nin kara suları kaplama oranı yüzde 8,7’ye, Yunanistan’ın ise yüzde 61’e çıkacaktır. Kıta sahanlığı paylaşımı açısından ise Ege’nin doğusunda Türk kara suları yüzde 17, Yunan kara suları yüzde 60 artacak, açık deniz alanları ise yüzde 64 azalarak, yüzde 9’a düşecektir. Böylece Ege’nin iki ayrı bölgesinde etrafı Yunan kara suları ile çevrili iki açık deniz kesimi hariç, Adalar Denizi bir Yunan iç denizine dönüşecektir.

YUNANİSTAN, EGE DENİZİ’NDE KARA SULARINI 12 DENİZ MİLİNE ÇIKARIRSA NE OLUR?

● Ege Denizi’ni kullanan devletler zararsız geçiş kuralını ve bu kuralın getirdiklerini uygulamak durumunda kalacak.

● Türkiye açık denizlere çıkış imkanını kaybedecek. Böyle bir durumda, Türk gemilerinin Akdeniz’den Karadeniz’e geçiş için Yunan karasularında seyretmesi gerekecek.

● Ege Denizi, kapalı bir Yunan Denizi haline gelecek.

● Kara sularının genişletilmesi ile Türkiye, Ege Denizi’nde tamamen çıkarlarından mahrum bırakılacak.

● Kara sularının genişletilmesi, sadece Türkiye’ye değil uluslararası denizciliğe de zarar verecektir.

● Kara sularının genişletilmesi halinde kıta sahanlığı sorunu bütünüyle Türkiye aleyhine çözülecek.

BİR PROBLEM DE “KITA SAHANLIĞI”NA DAİR

Kıta Sahanlığı Sorunu da Türkiye ile Yunanistan arasındaki problemlerden biridir.  Kıta Sahanlığı, kara ülkesinin sınırlarına bitişik, kara sularının ötesinde, kara ülkesinin doğal uzantısı boyunca kıta kenarının dış sınırına kadar uzanan yerlerde, kara sularının ölçülmeye başlandığı hatlardan itibaren 200 mile kadar uzanmış, su altı alanının deniz yatağı ve toprak altını kapsar. Günümüzde Ege Denizi’ndeki problemler bağlamında Yunanistan, Adalar (Ege) Denizi’nde kara suları sorununda kara sularının azami sınırının 12 deniz mili olabileceğini kabul eden BMDHS’nin 3. maddesine atıfta bulunmakta ve kara sularını 12 deniz miline çıkarmak istemektedir. Türkiye ise bu sözleşmeye taraf olmadığını vurgulamakta, Adalar (Ege) Denizi’nin bir yarı kapalı deniz olduğunun altını çizmekte, Adalar (Ege) Denizi’nde sınır saptaması yapılırken hakkaniyet ilkesine göre hareket edilmesi gerektiğini belirtmektedir.

HAVA SAHASI DA BİR PROBLEM KAYNAĞI

Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi’ne dair yaşanan problemlerin sonuncusu da hava sahasına ilişkindir. Kıbrıs’ta yaşanan gerginlikle beraber 1964 yılından sonra gündeme gelen hava sahası anlaşmazlığı, uzun yıllardır bir çözüme kavuşturulamamıştır. Yunanistan’ın uluslararası hukuk kurallarına rağmen 10 millik bir hava sahası sınırı belirlemiştir. Türkiye özellikle 1974 yılından itibaren bu duruma karşı çıkmıştır. Türkiye, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün (ICAO) belirlediği kara suları ile eşit hava saha sınırının uygulanmasını talep etmektedir. Bugün, Ege Denizi’nde rutin uçuşlar yapan Türk jetleri Yunanistan’ın belirlediği hava sahası sınırının 4 mil içeresine girdikleri zaman Yunan jetleri tarafından engellenmeye çalışılmaktadır.

Bekir Şirin / Milli Gazete

Editör: Kerim Öztürk