Cihat Yaycı'nın görüşlerine yer verilen hesapta, "Türkiye’nin Kerkük konusundaki politikasızlığının hazin sonu. Uzun zamandır Vali seçimlerinden uzak kalmış olan Kerkük‘te, PKK’ya yakın KYB’li bir şahıs Vali oldu. Talabani'nin partisi KYB'li Rebwar Taha valilik görevine seçilirken, il meclisi başkanlığına Araplardan Muhammed Hafizi getirildi.
Araplardan 3 üye, son anlara kadar Türkiye ile ittifak içinde olduklarını belirtip, oturum anında KYB ile anlaştı. Mecliste toplam 16 üye yer alacakken, KYB 5, Araplar 3 kişi ve 1 de Hristiyan üye oturuma katıldı. KYB valiliği kazanırken, Araplardan birisi de İl Meclis Başkanı seçildi.
Aldığımız bilgilere göre; Araplardan 3 kişinin KYB ile anlaştığını duyan ve ilgilileri uyaran Türkmenler “Arapların Türklere müzahir olduğunu ve bu haberlere itibar edilmemesi gerektiği” cevabı ile karşılaşmış fakat ne yazıkki Türkmenlerin korktuğu gibi olmuştur.
Arapların son dakikada oturuma katılması ve KYB’ye mücahit durması sonucunda da kaybeden maalesef Türkmenler oldu.. Kerkük’te yapılan hatanın bedelini Türkmenler maalesef çok ağır ödeyecektir.. Ve tabii Türkiye’nin de zemin kaybettiği açıktır.
Diğer yandan, Dün Bağdat'ta gerçekleştirilen Kerkük il meclis oturumu ve yapılan anlaşmalar, yasal şekil şartlarını taşımamaktadır. Oturumu yönetmesi için en yaşlı üyenin yazılı olarak davet edilmesi talep edilmemiştir. Oturum resmi olarak ilan edilmemiş ve üyelere katılım hakkında bilgi verilmemiştir. Kerkük’ü derinden ilgilendiren bu oturumun Kerkük dışında yapılması ne güvenlik ne de yasal bir engel bulunmamasına rağmen gerçekleşmiştir.
Bu oturum, Irak Parlamento ve Vilayet Meclisleri Seçim Yasasının 13. madde 4. Fıkrası hükmüne aykırılık teşkil etmektedir. Bu hükümde, "seçim sonuçlarından bağımsız olarak, ildeki tüm bileşenlerin katılımını güvence altına alacak şekilde adil bir görev paylaşımı yapılır" Ayrıca, bir sonraki oturumun tüm bileşenlerin katılımıyla mutabakat esasına göre yapılması gerektiğini belirten ilk oturum tutanağına aykırı hareket edilmiştir.
Kadim bir Türk şehri olan Kerkük'ün en önemli unsuru olan Türkmenlerin bu oturumdan dışlanması Türkmenler açısından son derece tehlikeli bir sürece işaret etmektedir.
Şekil ve içerik anlamında kaidelere aykırı bu oturumun ve bu oturumda alınan kararların mutlaka geçersiz sayılması ve oturumun acilen tekrarlanması gerekmektedir. İlgili makamlarımızın bu konuda girişimde bulunmalarını bekliyoruz" ifadelerine yer verildi.