Türkiye’nin bölge ülkeleri ile ilişkilerini normalleştirme adımlarının büyük hidrokarbon yataklarına sahip Doğu Akdeniz’de önemli gelişmeleri beraberinde getireceği öngörülüyor.
Doğu Akdeniz’in iki uzun kıyıya sahip ülkesi Mısır ile yapılacak bir deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşmasının iki ülke açısından da önemli avantajları bulunuyor. Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, bunu, “Yunanistan ve Güney Kıbrıs yerine Türkiye ile deniz yetki alanları anlaşması yapan Mısır, şu andakine nazaran yaklaşık 3 Kıbrıs adası büyüklüğünde alan kazanacak” diye açıklıyor.
Bu süreçte Türkiye ve Suriye arasında da normalleşme görüşmeleri Rusya ve İran aracılığıyla sürüyor. Gelecekte sağlanabilecek barışın hem Suriye’nin terörden temizlenmesine hem de Türkiye’nin sığınmacı yükünün azalmasına katkı sunacağı şimdiden söylenebilir.
Peki, bu normalleşmenin ardından denizlerde atılacak adımlar ne sağlar?
‘Suriye, MEB’i bildirdi’
Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Yaycı, Suriye’nin Doğu Akdeniz’deki durumuna ilişkin şu bilgeleri paylaştı:
“Suriye, 19 Kasım 2003 tarihinde ‘Suriye’nin Karasularında Ulusal Egemenliğin Belirlenmesi’ne ilişkin bir yasayı onayladı. Suriye, belirtilen yasa ile ‘karasularının esas hatlardan itibaren 12 deniz mili, bitişik bölgenin 24 deniz mili ve 200 deniz milini aşmayacak şekilde ‘münhasır ekonomik bölgesi’ (MEB) olduğunu BM’ye bildirdi. MEB ilanı sonrasında Suriye, 24 Mart-5 Ekim 2011 tarihlerinde 3 ayrı bölgede petrol arama ve çıkarma ihalesi düzenledi. Ancak Suriye’nin ihale için belirttiği sahalar, Türk deniz yetki alanlarının bir kısmı ile örtüşüyor. Aynı zamanda Suriye’nin petrol arama sahaları, Türkiye Cumhuriyeti’nin 27 Nisan 2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilen ve TPAO’ya verilen petrol ruhsat sahaları ile çakışıyor. Türkiye’nin 27 Mart 2018 tarihli BM’ye sunduğu kıta sahanlığını tanımlayan mektupta da bu durum detaylı şekilde ortaya konuldu.”
‘Mavi Vatan kazandırıyor’
“Türkiye ve Suriye ilişkilerinin normalleştirilmesi her iki ülkenin menfaatinedir” diye devam eden Yaycı, bunu şöyle anlattı:
“Türkiye’nin Suriye ile deniz yetki alanları sınırlandırma hattı Suriye’ye Güney Kıbrıs’ın teklif ettiği haritaya nazaran 1.104 kilometrekare daha fazla deniz yetki alanı veriyor. Bu, Güney Kıbrıs’ın Suriye’ye teklifinden yüzde 10 daha fazladır. Türkiye ile Suriye anlaşırsa bugün hepsinden kazançlı çıkar. Mavi Vatan haritası bugün zaten bölge ülkelerinin Yunanistan ya da Güney Kıbrıs’ın teklif ettiği ya da imzaladığı alandan daha fazla alan kazandırıyor. Yunanistan’ın deniz hukukuna göre Doğu Akdeniz’de zaten hakkı yok. Güney Kıbrıs’ın da orantılılık ilkesine göre bu kadar hakkı yok. Ama bunlar kıyı uzunluğuna bakmaksızın herkesle yüzde 50-50 hat çiziyor. Yani kendi kıyı uzunluğu birse karşı tarafın üçse bile yarım yarım bölüyorlar. Böyle olmaması gerekiyor. İsrail ile yarı yarıya bölmüşlerdi şimdi İsrail de itiraz ediyor. Aynı şeyi Güney Kıbrıs şimdi Suriye’ye de yapıyor. Büyük hidrokarbon olduğu tahmin edilen alanda Suriye’nin denizlerini çalıyor. Hem de bunu yaparken Kuzey Kıbrıs’ı yok sayıyor. O zaman Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ı yok sayarak Suriye’nin denizlerini çalan Güney Kıbrıs’ın oyunu Türkiye ve Suriye’nin anlaşmasıyla bozulur. Bu her iki ülkenin de menfaatine olur, Türkiye de deniz alanı kazanır, aynı zamanda Suriye de kazanır.”
Türkiye ve Suriye'nin deniz yetki alanları anlaşması örneği
‘Türkiye’nin envanterinden Suriye de istifade edebilir’
Yaycı, ortak enerji politikalarına dair ise “Türkiye’nin sismik araştırma gemileri ve sondaj gemileri var. Personel de yetişiyor. Türkiye’nin bu envanterinden Suriye de istifade edebilir. Suriye’ye de katkı sağlanmış olur. Bu bölgelerde gerekirse ortak üretim de yapılabilir. Bu her iki ülkenin de refahı açsısından son derece faydalı olur. Türkiye bir boru hattı ülkesidir. Boru hatları da eklemlenerek ihraç edilecek enerji kaynaklarından bu kullanılabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Cihat Yaycı, “Mavi Vatan, Türkiye ve Suriye’yi yaklaştırmak için çok önemli bir politikadır” diye de ekledi.