Çözüm bitti, çözülme devam ediyor

Büyükelçi, siyasetçi, bakan olarak devlet kademelerinde uzun yıllar bulunmuş sayın Kamran İnan, "Türkiye Gerçeği" kitabında, dünyada Türkiye kadar kendi içinden, kendi okullarından hain yetiştiren başka bir ülkenin olmadığını söylüyor. Bu tespitini, bizzat yaşadıklarıyla, şahit olduklarıyla örnekliyor ve devletin verdiği rakamlarla belgeliyor.

                                                    Teröriste tören     

         Bu tespitin ne kadar haklı ve doğru olduğunu Türkiye'nin bugünkü hali acı biçimde ortaya koyuyor. Bir devlet düşünün ki, Cumhurbaşkanı çıksın, "bizim için PKK neyse PYD'de o dur" desin. Sonra da dönsün PKK-PYD'ye devlet eliyle, silah, mühimmat ve eleman yardımı yapılmasına onay versin.Topraklarını bu terörist gruplara yardım için gidenlere açsın. Hatta bu güruhun sağlık kontrolünü yapsın ve gidecekleri yere sağ-salim ulaşmaları için güvenlik birimlerini seferber etsin. Böyle bir zihniyetin idare ettiği devletin ayakta kalabilesi mümkün müdür?

                                       O silahlar Türkiye'ye yönelecek

         IŞİD bahanesiyle PKK-PYD'ye yardıma giden peşmerge grubunun, ellerindeki silah ve mühimmatın, bir süre sonra Türkiye'ye yöneleceği iki kere ikinin dört ettiği kadar kesindir. IŞİD Suriye'nin birçok yerini, Irak'ın neredeyse yarısını ele geçirmişken, petrol kaynaklarını dahi kontrole almasına hiçbir itiraz edilmezken, Aynel Arap niçin bu kadar önemli hale geldi? Niçin Aynel Arap'ı kurtarmak uluslararası bir meseleye dönüştü? Bu küçük ilçe neden bu kadar önemli? Zerre kadar aklı olan, meseleyi biraz takip eden herkes çok iyi biliyor ki, Aynel Arap'ın Türkiye ile sınır kapısı olmasının dışında, ne stratejik, ne ekonomik ne de askeri açıdan çok da bir önemi yoktur. Suriye sınırındaki diğer kapılar zaten IŞİD'in eline geçmiştir.

                                                Aynel Arap neden önemli?

Burası sadece PKK için önemli ve hayatidir. Türkiye'ye giriş çıkışların çok kolay olması ihaneti çok daha kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır. PKK'da, PYD'de Barzani'de, ABD'de bunu biliyorlar ve bu sebeple Aynel Arap için seferber oluyor. IŞİD tehdidinin ortadan kaldırılması durumunda burası PKK için bir zafer sembolü, kurtarılmış bölge ve sınırımızın hemen dibinde mevzileneceği ve çok kolaylıkla girip çıkacağı uluslararası tanınırlığı olan bir üs haline gelecektir. Dolayısı ile buranın PKK-PYD eliyle kontrolüne yardım etmek, bu ihanete ortak olmaktır.

                                      Anayasa suçu

         Peşmerge güçlerinin Türkiye topraklarını kullanması açık bir Anayasa ihlalidir ve suçtur. Nitekim, bu güruhun geçişi sırasında yaşananlar, ne olduğunu da, ne olacağını da bir defa daha belgelemektedir. PKK paçavraları sallandırmanın, bölücü sloganlar atmanın, peşmergenin güvenli geçişi için seferber olan Türk askerini ve polisini taşlamanın iyi niyetle bir izahını yapabilen varsa beri gelsin? Cumhuriyet Bayramında Cumhuriyeti yıkacak olanlara açık ve kesin bir destek sağlanmış ve yeni bir kalkışma provası yapılmıştır.

                                       Alamadıkları ne kaldı?

       Bütün bunların sonunda hala çözüm ve barış geleceğini söyleyen varsa, ya aklında bir zoru vardır veya niyetinde bir bozukluk vardır. PKK'nın bugüne kadar isteyip de alamadığı ne kaldı? Peki, sonuç nedir? Daha çok ihanet, daha çok kalleşlik ve daha çok kan. Bir defa daha ve altını çizerek belirtelim:Dünyada terör örgütlerine teslim olarak, onların verdiği yol haritasını hayata geçirerek huzuru sağlamış hiçbir ülke yoktur. Bu millet yıllardır kandırılıyor ve ihanete alıştırılıyor. Nitekim, geldiğimiz yer terörün ülkenin her yerine yayılması, açık ve aleni bir isyanın başlatılmasıdır. Ülkeyi bu hale düşürenlerin hala çıkıp çözümden, açılımdan, süreçten bahsetmesini anlamak ve kabul etmek mümkün değildir.

                                          Verdikçe azdılar

         Bir defa daha ve altını çizerek belirtiyorum: Çözüm safsatasını ortaya atanların söyledikleri doğru ve haklı olsaydı, geldiğimiz yer ülkenin her yerinin yakılıp yıkılması olmazdı. Tam tersine bir rahatlamanın, bir kardeşliğin, bir normalleşmenin istisnasız her yerde hissedilmesi gerekirdi. Ancak, tam tersi olmuştur. Verdikçe azmışlar ve zıvanadan çıkmışlardır. İsteyip de almadıkları hiçbir şey kalmamıştır. Bunu biz söylemiyoruz, AKP'nin televizyonlarda hazmettirme operasyonu yapan yanaşmaları ve sözcüleri söylüyor. PKK'nın dağa çıkmaya, katliam yapmaya gerekçe gösterdiği her şeyi verdiklerini ayrıntılarıyla anlatıyorlar. Onlar anlatmasa da, zaten herşey bütün Türk milletinin gözleri önünde gerçekleşiyor. 

                                           Acı üstüne acı

         Bir tarafta ihanet, bir tarafta felaket. Acı üstüne acı yaşıyoruz. Kayıp, felaket, ihanet hayatımızın değişmez parçası oldu. Türk milleti son derece ümitsiz ve güvensizdir. Bu ülkenin bir ferdi olmaktan onur duyup da, bu hazin tablo karşısında yüreği yanmayan, yarınından endişe etmeyen tek bir kişinin bulunduğuna inanmıyorum. Hain güruhu hayal bile edemeyeceği imkanlar bulmuş ve artık hedefe yönelmiştir. Bu hedef Türkiye'nin bölünmesidir ki, aynı zihniyetle devam edilmesi durumunda Cumhuriyet'in yüzüncü yılını görmek çok kolay olmayacaktır. Artık kimse kimseyi, "çözüm" diye kandırmaya kalkışmasın. Bu masal çoktan bitmiştir ve sonuç huzur, barış ve kardeşlik değil, terör, ihanet ve bölünme olmuştur. PYD ve PKK'nın aynı şeyler olduğunu söyleyip, sonra da bu güruha her türlü yardımı yapmak için seferber olmak, çözüm bitse de çözülmenin devam edeceğini kesin şekilde ortaya koymuştur. Bütün mesele, Türk milletinin bu vahamete ne diyeceği ve ne yapacağıdır.