DERİN YALNIZLIK, SORUN BÜYÜK AKP ÇARESİZ

AKP'nin sıfır sorun diyerek çıktığı yol sorunlar yumağına dönmekle kalmadı, büyük bir çaresizliği ve yalnızlığı da beraberinde getirdi. Özel bir çaba ile bataklığa dönüştürülen Suriye'de, AKP'nin dostları ABD ve AB beklenen desteği ve katkıyı sağlamayınca bütün planlar, bütün öngörüler, bütün beklentiler yerle bir oldu. Bu başarısızlık sadece Suriye ile sınırlı kalmadı bölge ülkelerinin tamamı Türkiye'ye karşı olumsuz bir tavır aldılar.

  

AKP'nin sıfır sorun diyerek çıktığı yol sorunlar yumağına dönmekle kalmadı, büyük bir çaresizliği ve yalnızlığı da beraberinde getirdi. Batılı dostlarından sonra, Suriye'deki işbirlikçileri de AKP'yi ters köşeye yatırdılar.

 

Bilmedikleri sularda stratejik derinlik arayanlar, kendi canlarını tehlikeye atmakla kalmamış, ülkenin ve bölgenin başına çok büyük belalar açmışlardır. Suriye bugün derin bir bataklığa dönüşmüşse, hiç şüphesiz bunda AKP'nin özel bir rolü vardır. Yapılan yanlış hesaplar sonucunda ABD ve AB'den beklenen desteği ve katkıyı alamadılar ve bütün planlar, bütün öngörüler, bütün beklentiler yerle bir oldu. Bu başarısızlık sadece Suriye ile savaşın eşiğine gelmemizle sonuçlanmadı, bölge ülkelerinin tamamı Türkiye'ye karşı olumsuz bir tavır aldılar. AKP yalnızlaştı, çaresiz kaldı ve hazin bir şekilde geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun acı sonuçlarını G-8 zirvesinde gördük. Olimpiyat elemelerinde yaşadık. Son olarak da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Birleşmiş Milletler toplantıları için gittiği New York'da şahit olduk.

 

Dengeler değişiyor

Ortaya çıkan yeni durumla birlikte Suriye'de ve oluşturulan ittifaklarda dengeler hızla değişiyor. Uluslararası bir müdahale ihtimalinin ortadan kalkmasıyla rahatlayan Esad Türkiye için yeni ve ciddi bir tehdide dönüşürken, AKP'nin açık destek verdiği Suriye muhalefeti kendi içinde bölünmeler ve ağır çatışmalar yaşıyor. El Kaide ve uzantısı Nusra büyük ölçüde hakimiyeti ele almış durumda. Bu tehlikeli yapıların öne çıkması ve kontrolü ele almasıyla birlikte Özgür Suriye Ordusu etkinliğini ve cazibesini tamamen kaybetti. Bu hazin gelişme AKP'nin muhalifler üzerinden yaptığı hesapları alt-üst etti. Hükümeti, ABD başta olmak üzere bu meseleye müdahil olması istediği batılı ülkeler karşısında zor duruma bıraktı.

 

Tehdit ve tehlike büyüdü

Artık bütün dünya ibretle Türkiye'nin Suriye politikasının tamamen kontrolden çıktığını görüyor ve biliyor. Ve ne yazık ki, en büyük bedeli yine biz ödemek zorunda kalıyoruz. Gelinen noktada, sınırımızın ötesinde bölücü hainler yeni bir alan sorunsuz bir yuvalanma imkanı bulurken, El Kaide ve bağlantılı örgüt El Nusra'nın Kilis ve Hatay'ın karşısındaki sınır bölgelerini ele geçirmek için kapsamlı bir saldırıya geçtiğini görüyoruz. Türkiye'nin yaklaşık 400 kilometrelik sınırında kontrolün El Kaide ve Nusracılara geçtiği haberleri geliyor. El Kaide'nin ele geçirdikleri bölgelerde Özel Suriye Ordusunu devre dışı bırakması, sınırımızdaki tehdit ve tehlikeleri daha da büyüttü. El Kaide bağlantılı intihar eylemleri ve bomba yüklü araçlara karşı şimdi çok daha dikkatli olmak zorundayız.

 

Mezhep savaşları

 

Suriye muhalefetinin Türkiye'yi zor durumda bırakan bir de mezhep savaşları tarafı bulunduğunu da belirtmek durumundayız. AKP her ne kadar tersini söylese de, bugün El Kaide, Nusra, 'ÖSO' ve benzeri bin 500 kadar irili ufaklı grup, Esad'a karşı açık ve aleni bir mezhep savaşı yürütüyor. Bu gruplar kendi içlerindeki iktidar çatışmaları, ideolojik ayrılıklar ve özel hesaplar sebebiyle birbirlerine düşmüş durumdalar. Esad yönetimine karşı savaşan tüm bu gruplara sınırsız destek veren AKP hükümeti, bu gruplar arasında artık bir tercih yapmak noktasına geldi. ABD ve Batı ülkeleri, AKP hükümetinin desteğini dolaylı yollardan da olsa alan Kaide ve Nusra militanlarının Türkiye'den Suriye'ye girmesinden ve orada güçlenmesinden son derece rahatsız. AKP'nin açık şekilde ve devamlı olarak destek verdiği ÖSO, bu dengeler içinde artık ciddi bir varlık gösteremiyor ve birçok elemanı daha güçlü buldukları Nusra ve Kaide'ye kayıyor.

 

PYD'nin durumu

 

Suriye olan sınırımızın diğer bölümlerinde de durum tamamen Türkiye'nin aleyhine gelişiyor. Suriye'nin Irak ile olan sınır noktasına kadar uzanan yaklaşık 500 kilometrelik bölgede kontrol PYD ve yandaşı Kürt gruplara geçmiş bulunuyor. Bu bölgede yaklaşık 2 aydır çok yoğun çatışmalar yaşanıyor. PYD, bu bölgeleri ele geçirmeye çalışan Nusra, Kaide ve 'ÖSO' militanlarına karşı direniyor. AKP'nin PYD hamlesinin de tutmadığını ve ters teptiğini içimiz acıyarak izliyoruz. AKP'nin Ankara ve İstanbul'a çağırarak yaptığı ortak hareket etme eklifini kabul etmiş gibi görünen PYD lideri Salih Müslim, Suriye'de tam tersi bir tutum sergiledi ve Türkiye'ye açıkça meydan okudu. Müslim, son olarak Alman Haber Ajansı DPA'ya verdiği demeçte, ''Biz Nusra ve Kaidecilerle çatışıyoruz. Onlar Türkiye'ye kaçıp oradan destek alıyor, tedavi görüyor ve ellerindeki silahlarla geri dönüyorlar. Türkiye başından beri bu teröristleri destekliyor'' diyerek, AKP'yi nasıl satışa getirdiğini bir defa daha ortaya koydu.

 

Daha büyük belalar açılır mı?

Neresinden bakılırsa bakılsın AKP'nin dış politikası iflas etmiş ve Türkiye'nin başına büyük ve sonu kestirilemeyen belalar açmıştır. Şimdi bu belaların girdabında çaresiz biçimde çırpınıyor ve çıkış arıyorlar. Bunun adına da "değerli yalnızlık" diyorlar. Oysa bunun "derin yalnızlık" olduğunu kendileri de, bütün dünya da biliyor. Bizim endişemiz, AKP'nin yanlışlarını fark ederek bu bataklıktan çıkmak yerine, daha çok çırpınarak ülkenin başına daha büyük belalar açması ve bu yalnızlığı kaosa dönüştürmesidir.

ORHAN KARATAŞ