Siyasete müdahale eden iç ve dış aktörler ellerindeki güç ve vasıtalarla dünya tecrübesini de ilave ederek kazanacak aktör ve senaryolar mütaala edilmektedir. Tasarlanan sonuç için düğmeye basılmaktadır. Millet böylece demokrasi oyununun adeta figüranı haline getirilmektedir. İdarecilerini gerçekten seçtiğini zannetmektedir. Sonuç almak için daha çok iktidar alternatifi partinin üst kademeleri ile yapılan kotarmalar yetmektedir. Çünkü gerçekten ülkemizde parlamentoyu iktidar ve muhalefeti ile birkaç isim belirlemektedir. Bunun neresi demokrasi ve halk iktidarıdır? Vekillerin hepsini, belediye başkanlarının tamamına yakını halk değil Ankara’da genel merkezde üst düzey yöneticiler belirlemektedir. Evet vatandaş oy vermektedir. İdarecilerini seçmektedir. Ama maalesef kendine dayatılanı, önüne koyulanı, sunulanı seçmekte ve ona oy vermektedir. Nadiren kendi vekilini ve belediye başkanını siyasi parti üyeleri ve ya halk belirlemektedir. Halk iradesi sadece muhtarlara yetmektedir. Muhtarlar da nerede ise iktidarın memuru haline getirilmiştir. Bu tamamen keyfi bir tasarruftur. Son söz iktidar partisinin veya muhalefet partilerinin tepe yöneticilerinin iki dudağı arasındadır. Anadolu insanının kendi irade ve kararı ile siyaset yapmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Ülkemizin en önemli ve öncelikli sorunu budur. Niye millete güven miyorsunuz? Milletin aklı yetmez mi? Milyonlarca insanın inandığı partilere üye olmasının önündeki engelleri kaldırın. Bunu yasal güvenceye ve dayanağa kavuşturun. Önce adam gibi ön seçim yapın . Sandığı önce üyelerinizin önüne koyun. Ön seçimlerde sıraya girenler önce Allah’a sonra halka ve size hesap versinler. Gerçek seçilmişlik demokrasi bu değil midir? Bunun mahsuru nedir? Niye milletten korkuyorsunuz, neyi milletten gizliyorsunuz? Sayın Başbakanımıza millet yüzde altmışa yakın oy vermiştir. O zaman kendiyle alakalı bir endişesi yoktur. O zaman bir sıkıntıda yok demektir. Millet seçsin kendi temsilcilerini, kendini Ankara’da boşuna meşgul edip kapıları aşındırmasın. Bu durumda sanırım işler karışır. Bir düdük çal yat, bir düdük çal kalk. Kabul edenler etmeyenler manzaralarına az rastlarız. Başbakanımız kendine kazan kaldırılacağını mı düşünüyor acaba? Allah insanları farklı yarattı. Kendisi gibi düşünme mecburiyeti yoktur. Bu hem yaratılışa aykırı hem de demokrasinin ruhuna aykırıdır. Bırakın insanlar özgürce kendi partisinde, sokakta özgürce düşünsün, ifade etsin ve halka hesap versin. Bundan niçin korkuyorsunuz? Özgürlüğü şahsiyetli davranmayı demokrasiyi önce kendi partinize getirin güç sizde herkesi birer birer dize getiriyorsunuz. Değiştirin siyasi partiler kanununu , değiştirin seçim kanununu, toplumun farklı kesimlerinin görüşlerini alın. Ortaya sizin belki de en önemli hayırlı bir icraatınız çıkacak. Gelecek nesiller hayırla yaad edecektir. Bu çok mu zordur? Neden olmaz? Neden bu konulara dokunulmaz? Kim bunun engeli? Yoksa demokrasi adı altında padişahlık düzeni mi devam ediyor? Yazık değil mi koca koca adamlar belediye başkanı olmak için milletvekili olmak için Ankara’da kapı kapı dolaşmakta kesilim şahsiyetli Anadolu delikanlıları büklüm büklüm olmaktadır. İnsanları böyle el etek öpmeye, boynunu eğdirmeye hakkınız var mıdır? İnsanlar bu muhafazakarların dini hassasiyeti olan siz AKP iktidarının da sadece secdeye giderken eğilsinler bu yetmez mi? Kula kulluk etmenin ne kadar kötü bir durum olduğunu insanların nasıl onurlarının beş paralık olduğunu kendi çocuklarının karşısında bile mahcup olduklarını hiç görmez misiniz? Onurlu bir milletiz biz ekmeğimizi , aşımızı, işimizi kaybederiz. Ama onurumuzu, şahsiyetimizi asla kaybetmeyiz . İnsanlar sadece siyasetin yıkama, yağlama, yalakalık düzleminde yapıldığını görerek siyaset kurumundan soğumuşlardır. Şahsen dört kez belediye başkan adayı oldum. Aldığımız seçim neticeleri arkadaşlarla birlikte gösterdiğimiz gayretin takdirini ilgili kamuoyuna bırakıyorum. İki kez milletvekili adayı olduk. Süreç ve sürecin getirdiği sıkıntıları bizimle birlikte ailemiz sevenlerimiz yaşadı. Yani insanları bu şekilde keyfi bir tavırla karşı karşıya bırakmak son derece rencide edicidir. Kimse anasından aday, vekil, başkan, bakan doğmamıştır. Burada bir ilkesizlik , keyfilik ve gizli bir aşağılama söz konusudur.Bu ülkede ilkeli kurallı siyaset yapılmalı. Dünyada yükselen değerler ve bizim şahsiyetçilik prensibimiz bunu gerektiriyor. Biz itaati de biati de hiyerarşiyi de biliriz. Bizler gönül adamıyız, dava adamı olmak zorundayız. Sevda adamı, dava adamı olanların iklimine girmeyi en büyük rütbe makam sayarız. Yazılsak da yazılmasak da, çizilsek de çizilmese de, üstümüze basıp birileri bir yerlere çıksa da kaldırırız, taşırız. İdeallerimizin, tutkularımızın odunu oluruz. Mesele bu değildir. Ülke kaybediyor, yıllar günler geçiyor, ömür tükeniyor. Ben şahsen himayesi desteksiz siyaset yapmanın ne kadar zor olduğunu gösteren bir örneğim. Benim gibi yığınla örnek vardır. İnsanları bu şekilde ayağa düşürüp demoralize etmenin kimseye bir faydası yoktur. Bu dünyanın bir sonu, yerin de altı vardır. Önce mensuplarımıza onurlu siyaset yolunu açalım, ondan sonra ülkeye onurlu siyaset vaad edelim.
Türk siyasetine ve siyasetçiye olan güven kaybolmuştur. Nerede ise saha, ilçe, il ve genel merkez düzeyinde siyaset meslek olarak sürdürenlere kalmıştır. Buda ülkeyi girdaba sokmuştur. Ülkede siyasette birikimi olan bilgili bir birikim vardır. Bu bilgi birimini ülkede ilgili kılmak şarttır. Bu da sürekli ve yaygın demokrasinin hayata geçirilmesi ile mümkündür. Açın milletin önünü anasının ak sütü gibi siyaset yapsın herkes. Engelsiz, koşulsuz, yıkama yağlamasız hizmet için siyaset yapsın. Geçim için değil seçimi hizmet için yapsın. Allah’ı bir bildiğim gibi biliyorum ki Allah’ın izniyle milletin ortak aklı ülke sorunlarını çözecek yeterliliktedir. Ne terör kalır ne bölünme korkusu ne işsizlik ne sağlık ne eğitim… Bunlar birer birer çözülür. Muhalefet partilerine bu konuda haksızlık yapmayalım. Bunu önce ANAP çoğunluğu ile yapabilirdi ama maalesef bir ihtilal projesi olduğu için hiç yanından geçmediler. AKP mevcut çoğunluğu ile bunu yapabilir, muhalefette bu anlamda demokrasi kantarına çıkar. Zaten CHP bol kurultay yapar ama bu konuda dişe dokunur bir ciddi kanun teklifi, bir dik duruşuna hiç rastlamadık. MHP milliyetçiliği demokrasinin kardeşi olarak görür. Her türlü milli engelin kaldırılmasını millete hizmetin gereği sayar.
Bu milletin evlatları kendi irade ve kararı ile millet adına siyaset yapmalıdır. Önündeki yasal ve siyasetin karakteri haline gelen engellerin kaldırılması şarttır. Bu konuda illa bir AB veya ABD dayatması mı olsun. Emin olun ki bu ülkeye kanaatımca yapılabilecek en büyük hizmettir. Türk Siyasi Tarihi bunu başaranları minnetle anacaktır. Millete dayatılanlar, dayatanlar değil milletin gerçek iktidarına kavuşmak umuduyla bu umutların yeşerdiğini görmek isteriz. Millete her gün bol bol ahkam kesmektense milletin önünü açın, milli iradenin önündeki engelleri kaldırın. Muhafazakar demokratlık gibi yaklaşımlar kısa sürede hayal kırıklığına dönecek ve dağ fare doğuracaktır. Türk Siyasi Tarihinin ve ülkemiz demokrasi tarihi en fazla sizi mahkum edecektir. Her konuda olduğu gibi bu konuyu çözecek sayısal çoğunluğu millet size vermiştir. Belki medya tekeli gibi fırsatlarla milletten bu hakikatleri gizleyip yolunuza devam edeceksiniz. Çağımız bilgi çağı, gerçekler çok kısa sürede anlaşılacaktır. Bu katı, siyasal merkeziyetçi jagoben tasarrufun on binlerce siyaset yapmak isteyen mağduru vardır. Bütün partilerde ve siyasi tarihimizde yığınla örneği mevcuttur. İnsanları önce aileleri sonra eş dost ve partili arkadaşları yanında sokakta boyunlarını daha fazla eğdirmeyin. Bu anti demokrat eşit adil dürüst olmayan siyasi partiler ve seçim kanununu acilen değiştirelim. Ülkeye bir nefes soluk aldıralım . Dış dayatma ve kuşatmaları ancak milletin kararı ve duruşu ile yararız. İnanıyorum ki Müslüman Türk Milleti kendine kurulan her türlü iç ve dış tuzak ve ihanetleri yarar. Tezgahı ve tuzağı yapanların başına geçirir ve sonsuzluğa kadar bul coğrafyada kalır. Seçtirdikleri değil seçtiklerimizin iktidarına mevlam kavuştursun.