En çok sorulan soru; “Fatura kime çıkar”...



Gönderden indirilen namusumuzun üzerinden başkentin klasik Salısında yüksek perdeden sallamaları, her siyasi liderin grup konuşmalarında kendine göre hiddetli üfürmelerini ayakta alkışlayan(!) milletvekillerini televizyonlardan seyredip, haber sütunlarından takip etmişsinizdir.

Tablo çok acı..

Türkiye, bebek katili Abdullah Öcalan’ın iradesine ve de idaresine teslim edildi. Öcalan ile kanlı terör örgütü gayet ustaca iyi polis kötü polisi oynuyor.

Saltanat ve rant düşkünlerinin ipleri de tamamen teröristbaşının eline geçmiş durumda.

Gerçek paralel devletin kim ve kimler olduğu da kabak gibi ortaya çıktı.

Alev topunun sardığı Türkiye’nin başkentinden Diyarbakır’da indirilen bayrağımız ile ilgili üç ayrı fotoğraf karesi sunmak istiyorum.

AKP cephesi;

İktidar kulislerinde yapılan üç ayrı değerlendirmeye geçmeden önce Recep Erdoğan’ın grup konuşmasını tekrar hatırlatmakta fayda var; 
“Garnizona girecek, bayrağı indirecek, kimse müdahale etmeyecek. Neymiş efendim çözüm sürecini sekteye uğratmayacakmış. O bayrağı indireni alacaksın, indireceksin, gereğini yapacaksın! Yapmıyorsan sorumlusun. Herhalde ben Ankara’dan gelip orada bayrağı indireni oradan indirmeyeceğim. Oradaki görevli indirecek. Askerin, polisin bahanesi olamaz. Gereği neyse onu yapacaksın. Arkadaşlar böyle bir mantık olamaz. Orada yolu kesene jandarması polisi müdahale edecek. Sen oradaki bütün emniyeti sağlayacaksın. Eğer bunları yapamayacaksan gereği yapılır. T.C.’ye bunu yapan hain, onu oraya gönderen efendileri tarafından ölmeye gönderilmiş bir piyondur. Oradaki askeri personel de onu engellemeyip başka bir istismarın önünü açmıştır. Bunun hesabı sorulacaktır. İki tanesi görevden alındı. Gözaltına alınanlar var.” 
Erdoğan’ın konuşması öncesinde AKP kulisinde yapılan değerlendirmeler;

1) Başbakan Erdoğan, bayrak indirilmesini önce önemsemedi. Olayın vahameti ile ilgili tepkilerde geç kalındı.

2) Askerlerin organize işi. Bayrak direğine çıkan özel tim mensubu çok iyi yetiştirilmiş bir komando asker olabilir. Asker,  “Valiler operasyona izin vermiyor”  gerekçeleri için ustaca bir senaryo hazırladı. Çözüm sürecini baltalamak için askerin yaptığı provokasyon.

3) İmralı ile Kandil danışıklı dövüş yapıyor. Abdullah Öcalan kendini ev hapsine çıkarmaya zorluyor. Öcalan,  “Bakın ben İmralı’dan örgüte tam hakim olamıyorum. Beni ev hapsine çıkarırsanız örgütü dizginler, tam hakimiyet kurarım”  diyor.

TSK cephesi;

Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın da olay ile ilgili kendi bünyesinde soruşturma başlatıp, bunun sonucunda olayın askeri yargı makamlarına iletilip iletilmeyeceğine karar vereceği bilgisini not edelim. Genelkurmay karargahında ağızları bıçak açmıyor. Çözüm süreçli iktidar ile PKK arasında sıkışmışlar. Ama yaptığım görüşmelerden sonra şu gözlemimi net olarak söyleyebilirim. Asker tam manası ile Uludere  sendromunun içinde. Diyarbakır’daki bayrak indirme olayını konuşurken Uludere’nin öncesinde TSK, yapılan taarruz ve eleştirilerle  Uludere sonrasındakileri hatırlatıyorlar.  “O terörist indirilseydi. Bugün çok farklı bir tabloda çok farklı şeyler konuşulabilinirdi”  diyorlar.

Güvenlik koridorları cephesi;

En çok merak edilen değerlendirme şöyle:
 “Bu barış sürecini sona erdirmek isteyen örgütün talimatları dışında hareket eden münferit bir grup var. Bu çok kalabalık olmasa da PKK’nın içindeki şahin gruba bağlı. Bunların çabaları açıkçası; bu yol kesme, araçları yakma, güvenlik güçlerine yönelik molotof kokteyli saldırılar. Tamamen bunların hareketleri; barış sürecini sona erdirmek isteyenlerin. Burada güvenlik güçleri gerçekten çok hassas davranıyor. Halk ile bu örgüt mensuplarını ayırmaya çalışıyor. Zaten yaşanan bayrak krizi de bu çerçevede yorumlanabilir. Ama şöyle bir durum daha var; öz savunma gücü diye bir grup oluşturdu PKK, gençlik mensuplarından. Bunları daha çok sivil tutup, eline silah vermeden kırsalda eğitime tabi tuttu, sonra tekrar yurt içine gönderdi. YDG diye geçiyor ya onlardan farklı, çünkü onlar deşifre oldular. Daha çok sokak eylemlerini organize ediyorlar. Ama bu grup halkı kışkırtarak güvenlik güçlerine karşı daha fazla bir eylem hareketliliği vermeye çalışıyor. Tamamen örgütün içindeki şahin kanadından kaynaklanıyor. Şimdi çözüm sürecinde bazı inisiyatifler PKK dışında gelişmeye başladığı zaman örgütte Öcalan’ı tasfiye etmeyi düşünen bir grup ortaya çıktı. Bu örgütün içinde farklı ülkelere koalisyon yapan bir grubun amacı. Burada amaç tamamen Öcalan’ı tasfiye etmek. Zaten Öcalan da bunun farkına vardı. Biliyorsunuz bir açıklama yaptı örgütün açıklamasına karşı. O yöndeki kendisini tasfiye amacını anladı ve farklı bir açıklama yaptı.” 
Salı günü farklı kesimlerin yaptığı yorumlardan ve diğer gözlemlerimden  benim çıkardığım sonucu aktarayım..
Fatura  “paralelci”  bir askere kesilirse hiç 
şaşırmayın!..