-
Selamün aleyküm başkanım ben ALİ Çok sevinçliyim. Aldığım idam cezası 1 hafta ertelendi. Ben 1 hafta sonra öleceğim diye sevinmiyorum. Hatim indiriyordum yarım kalmıştı. Onu tamamlamaya fırsat kazandım ona sevindim!Benden ve benim gibilerden Yasin-i Şerif'i esirgemeyin.Kaza oruçlarım vardı bitirdim sanıyorum aklım pek yerinde değil, belki Yasinleriniz bana şefaatçi olur. ""- Ali Bülent Orkan - NOT: Ali Bülent Orkan, 13 Ağustos 1982 Cuma günü sabaha karşı Ankara Ulucanlar cezaevi'nde idam edildi...Şeytanın tabileri olanca güçleriyle zulmettiler. Gül bahçeleri talan oldu, genç fidanlar kurudu. Bu talanda sadece gençler değil anaların da bağrı yandı... Gözlerimizi bağladılar... Ayaklarımızı jiletle doğradılar. Mabadımıza saldırdılar. Daha dün dışarıdan tezgahlanan oyunla devleti yıkmak için çalışanlar ile karşısına dikilenler aynı yerde, aynı işkencelere tabi tutuldular.. Engel olmak ellerinde iken dün devlete sahip çıkmayıp, bize vatan bekçiliği yaptıranlar bugün bizden hesap sordular. “Biz varken size mi kaldı...” dediler. Hayvanlara bile reva görülmeyecek işkenceleri reva gördüler bize Eylül’lerde Önce idam edip sonra yargıladılar. Suçsuz yere idam edilenlerin kanlarına kadeh kaldırdılar. Bir nesil yok edilirken kimileri alkış tuttu onlara, kimileri de bağrına bastı bu zalimleri. Bunlardan cesaret alıp “Asmayıp da besleyelim mi?” dediler. Bunların kim olduklarını biliyorsunuz. Bunlar Allah’a hesap vermeyecekler mi? Gönül bahçelerindeki gül fidanları kırıldı kara Eylül’de... Yaşıtlarımız eğlenirlerken, hayatın tadını çıkarırlarken biz çileli yollara bilerek, isteyerek, yüreğimizi ortaya koyarak girdik. Çile ekmeğimiz, aşımız olmuştu. Biz bu devleti yönetmeye taliptik. Devletimize kastedenlere illaki bend olacaktık. Bizlere bu zulmü reva görenler de "ülkeyi biz yöneteceğiz” diyorlardı. Panzerlerle yenildi, tank paletleriyle ezildi bu hareket.. Ama yok edemediler bizi çünkü, yürekleri yakan sevdalar söndürülemezdi. Bu defa sevdamızı yok etmek için planlar yaptılar. Ekipler kurdular, kafa yordular. Mafialar icat ettiler. Ben devletime sadığım diyenleri buralara yamaladılar. Buna aldananlar kendilerini çok büyük adam sandılar. "Yağmurun hafifçe çiselediği bir gecede asılmak isterim" demişti Halil Esendağ. Selçuk Duracık'la birlikte tıpkı bugünkü gibi yağmurun hafif çiselediği bir gecede davası uğruna Hakk'a yürümüştü.