"Bilim ve Bilim Zihniyeti” "Bilim ve Bilim Zihniyeti”
Yoksul bir ailenin oğlu olan Michael  Faraday, 13 yaşına geldiğinde zar zor okuyabiliyordu.
Okuldan ayrılmak zorunda kalmıştı.
Yıllarca sokaklarda aylak aylak dolaştı.
Babası onu bir ciltçiye çırak olarak verdi.
Bu ciltçiye, dünyanın her yerindeki matbaalardan basılı kağıtlar geliyor, ciltlenerek kitap oluyordu. Bu sayede, önce okumayı öğrendi.  Ana Britannica da burada dikiliyordu.
Bütün sayfalarını okumaya başladı.
Ciltçiye gelen Aristokrat kişiler, alt tabakadan diye Faraday'ı insan yerine bile koymuyordu.
Faraday, bu şartlara rağmen, bilim insanı olmayı istiyordu. 
Tele elektrik verildiğinde mıknatısın telin etrafında döndüğünü gördü. Deney, umduğu sonucu vermişti. 
Söz konusu deney,  Faraday'ın ilk elektrik motorunu gerçekleştirdiği, bilim tarihinin en ünlü deneylerinden biridir.
Buluşunu bilim dergisinde yayınlattı. 
Dünya işte o zaman Faraday'ı farketti. 
Faraday, ikinci büyük başarısını şöyle özetliyor.
"Bir manyetik kuvvet azaldığında ya da arttığında elektrik üretir; ne kadar hızlı artar ya da azalırsa, ürettiği elektrik de o kadar fazla olur".
Faraday'ın deneyleri teknolojiyi çok ilerletti. 
Su gücü ile mıknatısları döndürerek güvenli ve sürekli elektrik üreteçleri yaptılar.
Böyle üretilen elektrik enerjisi, mekanik enerjiye dönüştürüldü. 
Dev buhar makinelerinin yerini küçücük elektrik motorları aldı.
Yine elektrik sayesinde telgraf icat oldu.
Buna dayanarak, Graham Bell telefonu; 
Markoni telsizi; Edison ampulü keşfetti.
Bu gelişmelere zemin hazırlayan Faraday, Kraliyet Bilim Enstitüsü başkanlığına getirildi.
Otuz yıl başkanlık yaptı.
Faraday sayesinde bilim, aristokratların hobisi olmaktan çıktı. Hür düşünceli herkesin yapabileceği bir iş haline geldi.
Faraday bilim tarihine altın harflerle geçti. 
Avrupa ve Amerika Faraday sayesinde iyice zenginleşti.
Ama Faraday'ın tarihe hayırla anılmaktan başka bir kazancı olmadı.
Çünkü Faraday aynı zamanda samimi dindar biriydi.
Onun inancına göre, servet yığmak, dindar bir insanın işi olamazdı. 
1887 yılında öldüğünde, sadece arkadaşlarının katıldığı sade bir törenle defnedildi. 
Bu büyük insan, Batılı kapitalistler  tarafından başarıları yağmalanmış bir insan olarak tarihe geçti.
Avrupa ve Amerika'nın sınırsız zenginleşmesinde ciddi payı olan Faraday'ın tek kazancı, Kraliçe tarafından kendisine hediye edilen bir evden başka birşey olmamıştı.
Bu tür, dünya malı biriktirmekten uzak duran gerçek  dindar çalışkan bilim, ilim insanlarının en fazlası, bir zamanlar en çok Türklerde vardı.
EL Biruni, İbni Sina, Farabi, Ali Kuşçu, Harezmi, Uluğ bey, El Cezeri, son yıllarda da Oktay Sinanoğlu. Vs. bilim üretmiştir. 
Hoca Ahmet Yesevi'den başlayıp, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ile devam eden, Elmalı erenleri Abdal Musa, Vahap Ümmi, Sinan Ümmi ile sürdürülen diğer Türk düşünce sistemiyle de güzel ahlak, adalet ve çıkarsız paylaşım anlayışı üretilip yaşatılmıştı.
Fikir üretirler, düşünce üretirler, ahlak üretirler, paylaşırlar, bir kuruş kazanmazlardı.
Ama bugün, bu düşüncelerin kökü kazınarak,  din ve bilim, ticari-siyasi- üstelikte ülke düşmanı tarikat ve cemaatlerin elinde kaldı.
Bilim durdu. Din ray değiştirdi. 

KENAN ÖZEK

Editör: TE Bilisim