Şehirleşme ile birlikte değişim elbette kaçınılmazdır. Ama özü koruyarak gelişim içerisinde değişim şarttır. Dünyada ayakta kalan her millet, kendi milli değerlerinden komplekse düşmeyen, her halükarda dini ve milli değerlerini koruyan, zamana yıllara meydan okumaktadır. Milletler ancak değerleri ölürse tarih sahnesinden silinirler. Anadolu coğrafyası ve dünya aynı zamanda milletler mezarlığıdır. Sonsuza kadar var olmak modernlik adına geçmişe ait tüm izleri silmemek onları korumak yüceltmek ve yaşamakla mümkündür. Hemen hemen her yerleşim yerinin, köyün, kasabanın kendine has bir eğlence folklor ve benzeri alışkanlıkları vardır. Bu kültür can çekişiyor. Dünyada bizim folklor benzeri medeniyet ve kültür değerlerimizin ilgi görmesi yarışmalarda derece alması bizim ve dünya kültürel mirasının lehinedir. İlimizde kasaba ve köylerde günlerce süren düğün gelenekleri artık bir güne indirilerek saatlere ve salonlara mahkum edilmiştir. Davullar kapalı salonlara esir edilmiştir. Karşı köyden davul sesi geliyor türküsü birer nostalji olmuştur. Davul zurna artık düğün salonlarında kendine vurulan zincirleri kırarak özgürce çalınmalıdır ve sesinin doğadaki yankısına hasreti son bulmalıdır. Gümüşhane yemekleri can boğazdan geçtiği için büyük ölçüde her gittiğimiz yerde korunmaktadır. Bu da bizim bu noktadaki hassasiyetimizdir. Bu yemek kültüründen kızlarımıza marifetli Osmanlı hanımefendi annelerinden dolayı büyük bir iltifat ve talep vardır. Bu insanlığın aynı zamanda ortak zengin kültürel mirasıdır. Gümüşhane birlikte yaşamak ve hoşgörü kültürü gayri Müslimlerle asırlarca süren birlikte yaşamanın hayata yansıması ile elde edilmiştir. Dünyanın birlikte yaşama hoşgörü ve tahammül kültürü adına yörede yaşayan hemşerilerimizden öğreneceği çok şey vardır. Yöre insanının Müslüman Türk adına mahalli ve milli değerleri hayatta kalmalıdır. Bunlar artık birer nostalji değil ölümsüz yaşanan değerler olmalıdır. Sılayı rahim sadece bir iç turistik hareket değildir. Gümüşhane ilini ziyaretin yanında bizi güçlü kılan hayati, mahalli kültüre tekrar dönme ve hatırlama fırsatı olmalıdır.
Doğduğumuz veya atalarımızın mezarlarının olduğu topraklar ne öykülere ev sahipliği yapmıştır. Ne çaresizlikler, yetersizlikler, imkansızlıklar ve fakirlik yaşanmıştır. Hiç bir zaman bu insanlara farklı bir gözle bakmamalıyız. Ben çiftçi olan, takas suretiyle sebze meyve üretimi ve helalinden ticaretini yapan aynı zamanda kalaycı olan ailenin çocuğuyum. Dedemden ve ceddimden
büyük gurur ve onur duyuyorum. Bize bu ülkeyi vatan yapan her tecrübeyi onlardan öğrendik. Dedem Şükrü Şenel aynı zamanda cephelerde yıllarca çarpışan bir istiklal harbi gazisidir. Hepsine Allahtan rahmet diliyorum. Bugünkü rahat, huzurlu; bir elimiz yağda bir elimiz baldaysa bunu o önlerinde saygı ile eğileceğimiz insanlara borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.
Dini değerlerimizi ve törelerimizi tartışmak hor görmek ne haddimizdir ne hakkımızdır. Atalarımıza saygı ve minnet borcumuzu ancak onların bize bıraktığı kültürü yaşamak, yaşatmak ve aktarmakla mümkündür. Bu bizim haysiyet görevimizdir. Yörenin doğal, tarihi ve kültürel mirasını korumak öncelikle bizim boynumuzun borcudur. Hiç kimse şartların kaderin kendine avantaj olarak verdiği makam zenginlik ve statüsünü insanlara dayatma ve tahakküm vasıtası olarak görmemelidir. Ülkenin en az nüfusa sahip illerinden birisi olan bizim can Gümüşhane öncelikle hepimiz için birer duygusal cazibe merkezi olmalıdır. Bu hiç değişmemelidir. Çocuklarımız için de hatıralar oluşacak ziyaretlerle hareketli kılınmalıdır. O vadide dağda taşta köyde şehirde herkes birbirinden ilgi bekliyor ve bundan şikayet ediyor. Bir ilgi zenginliğine ihtiyaç vardır. Bunun kaynağı herkesin kendisi olmalıdır. Sevgi, ilgi ve misafirperverlikte herkes kendini birinci derecede mesul addetmelidir. Gezdiğimiz dağlar ziyaret ettiğimiz köyler Kelkit vadisi, Harşit Çayı, Kostan Dağı, Vavuk Dağı vb. dağlar yeşillendi; gevenlerle doğa kendini savunuyor. Köydeki yapılaşma biraz köy havasını yansıtmalı betonlaşmaya izin verilmemelidir. Yaylalar doğal hastane gibi işlevini sürdürmelidir. Tersine iç göç sonucu oluşan konut ihtiyacı Vadi boyunca başlayan yapılaşma ile gelişigüzel katledilmemelidir. Harşit ve Kelkit vadisini su toplama havzalarında bulunan köylerin ve yerleşim yerlerinin nehirleri adeta bir açık kanalizasyon deresine dönüştürmesine süratle engel olunmalıdır. O derelerde tekrar balık tutulabilmeli yazın yüzmek için tekrar girilebilmelidir. Altın maden işletmelerinin çevreye verdiği zarar konusunda süratle tedbirler alınmalıdır. Meyve ve sebze tarımını sıfırlayacak ölüm vadisi haline gelme ihtimali çok yüksek olan bu gidişatın önüne en kısa zamanda geçilmelidir. Yol çalışması yapılaşma ve benzeri sebeplerle meyve ve sebze bahçeleri en az zarara uğratılmalıdır. Dere yatağına ev yapılmamalıdır. Doğanın çok uzunca bir süre sonrada olsa intikamı çok acı sonuçlar doğurur müsebbipleri tarih huzurunda Allah huzurunda mahkum olurlar. Bu asırlardır bedeller ödenerek oluşturulan yerleşim kültürüdür.Çarşambada yaşanan üzücü sel felaketi ilimizde yaşanmamalıdır.Bu toprakların ve insanının yerleşim ve her türlü kültürü mal ve can güvenliğimiz için korunmalıdır.
İlimize ve insanımıza hizmet eden kamu özel siyasi bürokrat ve sivil toplum kuruluşu hangi makam sıfat konum ve durumda olursa olsun herkese minnettarız. Önlerinde saygı ile eğiliriz. İnsanların hayırlısı başkalarına faydalı olandır. Herkese en derin sevgi saygı ve hürmetlerimi sunarım. Gümüşhane yolunda kavuşma duygusunu bize tekrar yaşatması için yüce Mevla’ya dua ediyorum. Bize bu ülkeyi yurt yapan atalarımızın huzurunda saygı ile eğiliyor onlara Fatihalar gönderiyoruz.