Bu satırların kaleme alınmasından sonra taraflardan yeni bir açıklama daha gelmezse Ankara’daki son durum şöyle;
Türk Dışişleri Bakanlığı’nın “Kürt milislerin desteklenmesi anlaşma kapsamında değil” açıklamasına rağmen ABD Dışişleri Bakanlığı sözcülerinin “İncirlik’in IŞİD’le mücadele eden PYD’ye destekte kullanabileceği” beyanları hala güven bunalımının devam ettiğini gösteriyor. Daha önce de altını çizmiştik, Ankara, işin başından beri ABD’ye tam güvenmiyor. Mevcut durumda Ankara’nın kararlılığını gördüğü ve masada kalmak için ABD’nin planlarını ötelediğini ve fırsatı yakaladığı anda gerçek hedefine yöneleceğini düşünüyor.
Bu noktada “peki ne olacak” sorusunun yanıtına gelince;
Ankara İncirlik mutabakatını çift gözlü kontrol sistemine göre denetleyecek.
YENİÇAĞ’ın Dışişleri ve TSK kaynaklarından ulaştığı bilgilere göre; Ankara İncirlik mutabakatını sağlama almış gözüküyor. Şöyle;
İncirlik’te hali hazırda devam eden ABD’nin silahlı-silahsız İnsansız Hava Aracı (İHA) uçuşları kurulan koordinasyon merkezinin kararları çerçevesinde kontrol ediliyor. Yapılacak uçuşların koordinatları vurulacak hedefler beraber planlanıyor ve son kararı Türk tarafı veriyor. ABD kafasına göre uçuş yapamıyor.
Önümüzdeki hafta, IŞİD’e karşı yürütülecek büyük temizlik harekatı çerçevesinde koalisyon uçaklarının gelmesi ile birlikte İncirlik’teki koalisyon merkezi genişletecek. Ayrıca Ankara’ya da yine ABD’li yetkililerinde içinde olacağı ikinci büyük bir koordinasyon merkezi kurulacak. Genişletilecek İncirlik koordinasyon merkezinde savaş uçaklarının da nereye uçacağı nereleri bombalayacağı gibi tüm hareketlerine birlikte karar verilecek ve son sözü söyleme yetkisi Türkiye’de olacak. Yani; Türkiye’nin teyit etmediği ve olumsuz bulduğu hiç bir harekete müsaade edilmeyecek. İncirlik’te alınan kararlar anında Ankara’ya aktarılacak ve tüm hareketler ve uçuşlar İncirlik’le eş zamanlı Ankara’daki koordinasyon merkezinden takip edilecek. Burada da son sözü Ankara söyleyecek.
Peki belirlenen bu ilkeler lafta mı kaldı? Hayır... Mutabakat metnine girdi ve sağlama almak içinde “aykırı hareketlerde Türkiye’nin koalisyon güçleri uçaklarını geri gönderme yetkisi” “mutabakatı fesih etme şartıyla” yazıya bağlandı.
Ankara, ABD’den gelen “PYD’ye destek veririz” açıklamalarını ise şöyle yorumluyor;
“ABD, Salih Müslim ‘Esad ordusuna katılırız’ açıklamaları karşısında sıkıştı. Durumu idare etme telaşına düştü”.
İncirlik mutabakatına biraz daha açıklık getirelim. Koalisyon savaş uçakları IŞİD hedeflerini bombalamak için İncirlik üssünü kullanacak. Bunun dışında,Malatya ve Diyarbakır gibi hava üslerimiz kesinlikle bombalama faaliyetlerinde kullanılmayacak. Sadece uçuşlar sırasında ihtiyaç halinde bu üslere inilebilecek. Mesela,teknik problemler, yakıt ikmali veya İncirlik hava üssünde trafiğin çok yoğun olması gibi. Koalisyon güçlerinin savaş uçakları,“ihtiyac”ın bitmesi ile hemen bu üsleri terk edecek.
Ankara’nın diğer bir beklentisi ve isteği de operasyonlarda görev yapacak ABD uçaklarına sembolik de olsa savaş uçaklarıyla İngiltere, Fransa ve Belçika gibi ülkelerden destek gelmesi.
İncirlik mutabakatını bugüne kadar sadece Suriye’de düzenlenecek IŞİD operasyonları çerçevesinde biliyorduk. YENİÇAĞ’ın güvenilir kaynaklardan edindiği bilgiye göre, mutabakat Irak’taki IŞİD hedeflerinin de vurulmasını kapsıyor. Fakat Irak operasyonlarına Türk savaş uçakları katılmayacak.
* * *
Bu arada kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı ve yurt içinde bölücü terör örgütü PKK inlerine karşı düzenlediği operasyonlar hakkında da bilgilere devam edelim...
Başbakanlıkta kesinleşen raporlara göre, PKK’nın lojistik merkezlerine verilen çok ağır zayiatla birlikte, hainlerin Kandil’deki dağ kadrosunun 3’de 1’i tamamen etkisiz hale getirildi. Kaynaklar, “kamuoyunda beliren, yine uçaklarımız dağı taşı bombalayıp geri mi dönüyor” şüphesini ise şöyle yanıtlıyor;
“Dağ taş içindeki hainler temizleniyor. Kullanılan bombalar 5-6 sene evvelkiler gibi değil. Türk Silahlı Kuvvetleri son derece gelişmiş teçhizatla hareket ediyor. Uçaklarımız önce belirlenen mağaralara keşif yapıyor. Daha sonra havada yakıt ikmali yapılıp hiç yere inmeden hangi açıdan o mağara bombalanması gerekirse öyle vuruluyor. Eğer mağaranın bir başka çıkış-kaçış kapısı yoksa hainler ne kadar dipte olurlarsa olsunlar patlamanın (basınç)etkisi ile parçalanarak ölüyor. Savaş uçaklarımızın boşa attığı bir tek mermi yok. Operasyonu yüzde 100 başarı ile sürdürüyorlar.”
Türk milletinin “bizi de askere alın” diye Genelkurmay Başkanlığının kapısına dayanması ile ilgili olarak da şu dikkat çekici ayrıntıyı verelim; Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in şahsına yazılan uzun mektupların sayısı 600’ü buldu.
Her gün yapılan operasyonlara şehit askerlerimizin adı veriliyor. Hainlerle mücadelede TSK ile birlikte emniyet güçlerimiz de büyük bir dayanışma ve koordinasyon içinde kahramanca çarpışıyor. Operasyonlara şehit polislerimizle birlikte yine şehit olan sivil kamu personelinin adları verilmesi kanaatimce çok yerinde olur.
Beni çok derinden etkileyen bir ayrıntı ile bugünlük nokta koyuyorum.
Arslan Binbaşımızın şehit olmasından sonra onu adli tıpta gören, tespit yapan uzmanlardan biri şöyle dedi;
“İlk defa öldüğünde yüzü tebessüm eden-gülen (ölüme gülerek gittiği anlaşılacak şekilde) birini göldüm”.
Allah, hepimize son nefesimizde peygamber efendimizin yüzünü görüp şereflenmeyi nasip etsin...