Hiç bir meyve ve sebze dalında toprakta ilgisizlik ve israfla çürümesin. Bu nimetleri bize veren Allah, bizi bu kez külfetiyle sınarsa altından kalkamayız. Türkiye iyi yönetilirse kendi kendine yetme potansiyeli olan dünyanın ender ülkelerinden biridir. Allah, bu ülkeyi savaş, açlık, zulüm ve kıtlıktan sığınılan bir ülke olarak yarattı.

İnsanlık çok zor bir gıda krizinden geçiyor! Ülkemiz başta Dünyada gıda fiyatları astronomik biçimde yükseliyor. Var olan gıda potansiyelini çok tasarruflu kullanmak her sebze ve meyveyi kesinlikle zayi etmeden üretim sürecine dahil etmeliyiz. Üretme değerlendirme imkanı olan kesinlikle değerlendirmeli ya makul fiyatla satmalı ya hayrı için ihtiyaç sahibine vermelidir.

Bu gıda arzını toplam üretimde makro ekonomik ölçekte ciddi bir orana rakamsal boyuta çıkarmak mümkündür. Bu atıl olan tarım ve hayvancılık potansiyelinin hayata üretim iç tüketim ihracata yansıyacak ithalat ikamesi etkisi yapması bilimsel olarak da ispatlanır.

Suni beslenmenin insan sağlığına negatif etkilerini asgariye indirme etkisi tartışılmaz. İstanbul’da birçok il ve ilçe mahalle civarında terk edilmiş bahçede dut mevsiminde dutlar zayi oluyor. Kuşların dışında kıymetini bilen yok! Yere dökülüp zayi olan ve herkesin adeta suratına çarpan bu savurganlık hemen civardaki kuruyemişçide dut ya da pekmez fiyatı el yakıyor. Lüks tüketim fiyatı ile satılıyor. Baharla başlayıp yaz boyunca her meyve için bunu müşahade etmek mümkündür. Taze erik, vişne, kiraz kayısı, güzün elma, armut bağda bahçede dökülüp çürüyor. Sebze meyve tarlada layıkıyla üretim süreci değerlendirmediği için çürüyor, israf edilip yok ediliyor.

Köylerden ortaklaşa gelen gıda kamyonları artık gelmiyor. Rahmetli anam hiç bir meyveyi sebzeyi zayi etmez, kurutur konserve vb değerlendirir, şehre gönderir hediye verir dağıtırdı.

İhtiyaç sahibine daha çok sosyal yardım yapmanın şart olmuştur. Artık o analar babalar yok! Beleşçiler hep alan oldu veren yok!

Bir zihin inkılabı üretim devrimini önce köylerden mahallelerden başlatmalıyız. Köy ve il derneklerinin birinci görevi sürece dinamizm kazandırmaktır. Arzu eden STK’lara bu örnekleri 20 yıl önce ilk yapan birisi olarak istişari bilgi sunarız. Gönüllüleri bekliyoruz.

Dernekler yan gelip yatma yeri değildir. Sosyal devlet sosyal yardımlarla siyasi rüşvete evrilen yardımlarla “yan gel yat Osman” yerine dönmüş herkes ya devlet işine girme ya da devletten yardım alıp yatma uğraşındadır.

Beleşçi olduk! Devletten aldığımız yardımla gıda satın alma derdine düştük. Herkes sırt üstü yatarak padişahı rüyada görmeye üretmeden hanım bey olmaya çalışıyor. Mahalle ya da köylerde ya ferdi y ada ırgat organizasyonu ile bu çürüyen meyveleri üretip satma bu şekilde arzı artırma ya da sosyal organizasyonla gönüllüler eliyle çöplerden sebze meyve toplayan ailelere ulaştırmalıyız.

İl ilçe köy dernekleri her türlü STK belediyeler bu gıda üretme organizasyonunu gönüllülük esasına göre yapabilir. Bazen hayırseverden koli toplamanın yanına eli ayağı tutan gönüllüleri bu üretim sürecinde emeğinden ücretsiz faydalanılır. Birisi belki bu üretim sürecinde çalışanın ücretine vb. giderlere katkı yapar.

Bu fahiş fiyatlara fren evlerde ardiya ambara zor günler için gıda stoku ihtiyaç sahibinin yarasına merhem yardıma ferdi ve maddi katkı İle müthiş bir manevi haz verir.

Bu zor günleri aşmak için fiili dua sürece katkı ülke ekonomisine döviz ihtiyacını azaltma etkisi sağlıklı organik beslenme anlamına gelir. Bu konuda bu işlerin hepsini yapan bir ülke insan sevdalısı için somut danışmanlık desteği vermeye hazırım.

İşte proje meyve dalında sebze yerde çürümemeli. Çöpte gıda arayana ulaşmalı hepimiz bu trajediden sorumluyuz.

Sabri ŞENEL – 28.06.2022 / İSTANBUL

Editör: Kerim Öztürk