KADIN: VAROLUŞUN VAZGEÇİLMEZİ

Kadın… “Pozitif ayrımcılık” yapılırken bile içten içe zayıf görülen, düşüncesi ve özgürlüğü hep kısıtlanan, sadece anne olduğunda kutsal sayılan insan. Kadın, geçmişten günümüze; en ilkel toplumdan en modern topluma dek hep zorluklarla mücadele etmek ve kendini kabul ettirmek zorunda kalmıştır. Bu yüzden kadın olmak hep zordur. 
Aslında kadın ne yasak elmadır ne de kutsaldır; sadece insandır. Yalnızca biraz özeldir, can verir, büyütür, yetiştirir. Eğer kadınlığını fark etmesine izin verilirse, kalbindeki inceliklere değer verilirse keyiflidir aslında kadın olmak. Kadınlığını fark etmesine izin verilmezse de kardelen gibi karın altından çıkmak için mücadele etmektir kadın olmak, çok zordur; özverilidir ama yine de keyiflidir.
Kadınlar bu dünyanın en etkileyici varlıklarıdır, doğurgandırlar, zeki, sevgi dolu ve narindirler. Erkeklere oranla fiziki yönden zayıf ve güçsüz görülseler de bunun aksine içsel anlamda oldukça güçlü ve dirayetlidir kadınlar. Hayat onları güçlü olmaya mecbur ettiğinden zor olanı başarıp fiziki olarak değil manevi olarak güçlenmişlerdir.
“Bugün beşik sallayan eller yarın bu evreni sallayacaktır.” diye çok doğru bir söz vardır. Gerçekten de insanlık kadınlara çok şey borçludur. Dünyayı felakete sürükleyen canilerin de dünyayı güzelleştiren insanların da bir kadın tarafından yetiştirildiği düşünülürse kadınların insanlık için önemi anlaşılacaktır. Unutulmamalıdır ki mutlu kadınlar mutlu nesiller demektir. Kadınlar, arkadaş, sevgili, eş, anne, abla, kardeş, teyze ya da hala olarak yani hangi sıfatla olursa olsun birilerinin hayatına dokunur. İşte bu dokunuşlar ne kadar sevgi doluysa insanlık da o denli sevgi dolu olacaktır.
Toplumumuzda ataerkil yapının etkisiyle evin direği erkek olarak görülse de aslında evin direği kadındır. Toplumsal statüsü ne olursa olsun bir evi çekip çeviren, evde dirlik ve düzeni sağlayan kadındır.  Kadının bu kilit rolü evden bir süre uzaklaştığında anlaşılır. Kadınların yaşamadığı bir ev ne kadar temiz ve derli toplu da olsa kendini belli eder. Kadının yaşamadığı ev renksiz ve tekdüzedir. Gittiğiniz evlere dikkatle baktığınızda bu durumu siz de fark edersiniz.
Kadınlar için söylenecek çok söz vardır; ancak en doğrusu, laf kalabalığından çok kadınların yaptıklarına ve neleri başarabildiklerine odaklanmaktır. Bilinmelidir ki kadın ne bir şeytan ne bir melek; ne bir sanat eseri ne bir çiçek; ne bir cadı ne bir yasak elma; ne de baş belasıdır. Kadın sadece kadındır!
Kadınların sadece kadın olarak görüldüğü sevgi ve umut dolu nice güzel yarınlara!
8 Mart Hakkında Kısa Kısa:
Kadınlar Günü’nün ortaya çıkışı New York’ta bir gömlek atölyesinde hayatını kaybeden 129 kadın işçiyi anmak; özellikle kadın haklarına ve kadın işçi sorununa dikkat çekmek içindir.
8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını Clara Zetkin önermiştir. 
Dünya Kadınlar Günü için ilk kez resmi olarak 19 Mart 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de tören düzenlenmiştir.
Gösterilere yüz binlerce kadın katılmıştır. Kadınlar gösterilerde oy verme, seçme seçilme, meslek edinme ve mesleki eğitim görme hakkı istemişlerdir.