KOL KOPACAKTI OLMADI ŞİMDİ KELLE PEŞİNDE!

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun muhatabı olan bir kişiden bile hesap sormamış yahut soramamıştır. Hatta "onlardan hesap sor" diyenlere "Biz bunu darbe girişimi olarak görüyoruz" diyerek hep sahip çıkmış birisidir.
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun muhatabı olan 4 bakan için TBMM'nde yapılan yüce divan oylamasında Ahmet Davutoğlu yine hem Başbakan, hem AKP Genel Başkanı idi. Ve 4 bakanı yüce divana gitmekten kurtardı.
Bunları niye mi hatırlattım?
Çünkü Meydan gazetesinden Ömer Şahin, AKP'den aldığı kulis bilgilerine göre bir köşe yazısı yazmış ve Ahmet Davutoğlu'nun milletvekillerine verdiği nasihatleri köşesine taşımış. Ömer Şahin'in köşe yazısını okuyunca, bende Ahmet Davutoğlu'nun çelişkilerini yazmak istedim.
Ömer Şahin'in yazısındaki cümlelerden bazıları şunlar:
"Milletvekillerinin aktarımına göre Davutoğlu konuşmanın bir yerinde sözü 'yolsuzluk' konusuna getiriyor ve bu konuda ne denli hassas olduğunu belirtirken kendisinden örnek veriyor: "Eşim de çalışıyor. Maaşımız, gelirimiz belli.  Birisi, 'Başbakan şunlara sahip, şöyle zengin oldu' derse kellemi alın."
Davutoğlu bu resti çektikten sonra şu gözdağını vermeyi de ihmal etmiyor: "Ama bana desinler ki, 'şu şöyle zengin oldu, şöyleydi; böyle oldu. Onun kellesini kendi ellerimle alırım"
Başbakan Davutoğlu'nun henüz yemin etmemiş milletvekillerine yaptığı bu 'nasihat' bir ön uyarı olarak görülüyor. Milletvekillerine ,'şimdiden ayağınızı denk alın, gözünüzün yaşına bakmam' mesajı olarak değerlendiriliyor."
***
 
Ahmet Davutoğlu'nun "Eşim de çalışıyor. Maaşımız, gelirimiz belli.  Birisi, 'Başbakan şunlara sahip, şöyle zengin oldu' derse kellemi alın." sözlerini duyunca, Recep Tayyip Erdoğan'ın "Eğer bir gün duyarsanız, Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemişimdir" sözleri aklıma geldi. 
Ahmet Davutoğlu geçmişte de "Kim harama bulaşırsa, kardeşimiz olsa kolunu koparmaya kararlıyız"  demişti, şimdi de "Onun kellesini kendi ellerimle alırım" diyor. Uygulamaya geldiği vakit ise bu sözlerini ne uyguluyor, ne hatırlıyor.
Saray karşısında uygulayacak gücü ve iradesi de zaten yoktur. Ama işte böyle bol keseden atıyor, tutuyor.
O gücü olsa idi, 17-25 Aralık'a adı karışan kişilere ucu saraya dayansa bile tek tek hesap sorardı. Dün soramadı, bundan sonrada asla soramayacaktır.
Kamuoyunda kendi kendine imaj çalışması yapmaktadır.
Daha kendi yönetimini kuramıyor ki, yolsuzluk ve hırsızlık yapan AKP'lilerin hesabını sormasını bekleyelim.
Muhtarları bile Cumhurbaşkanının topladığı ülkede, Başbakan ne iş yapar bilen var mı?
Ahmet Davutoğlu'na tavsiyemiz "Onun kolunu koparırım, bunun kellesini alırım" diyerek etkisiz, yetkisiz taşıdığı Başbakanlık sıfatından da olmaması yönündedir. Kızdırma sarayı, olma koltuğundan Ahmet Davutoğlu!