İstanbul’da son yıllarda yapılan seçimlerin tamamında sahada bizzat çalışma yapan bir parti mensubu olarak bu tespit ve tavsiyeleri yapmayı vicdan borcu olarak görüyorum. Bu devasa şehirde büyük başarılar küçük kıvılcım, samimi gayret, onurlu tavır ve dik duruşlarla tahminlerin ötesinde bir sevgi seline dönüşür.
Bunun işaretlerini her teşebbüsümüzde gördük yaşadık hissettik.
Binlerce insanla yapılan temas istediğimiz oranda olmasa da MHP’yi hemen vazgeçilmez seçenek haline getirmiştir. Toplum bizi kucaklamaya hazır ama ısrar sebat istiyor. Ama biz ter akıtmayı bedel ödemeyi gönül kapılarına dayanmayı başaramazsak bu izinde asla verilmiyor. Anadolu’dan gelenleri yutan farklı cemaat tarikat parti ve grupların alanına terk eden İstanbul artık bir başlangıcın silkinişin fethin odağı olmak zorundadır. Bunun olmazsa olmazı bir arada olmayı başaracak gönül birlikteliklerini mahallelerde ortaya koymaktan geçiyor.
Sokakta, caddede, sitede, apartmanda, işyerinde ve hayatın he alanında varlığını hissettirmeyen sandıkta, okul katında ve kapısında var olması mümkün müdür? Her mensubunun daha çok başkalarını eleştirmekten, kendi vicdanını harekete geçirmeden, hatta ben daha çok çalışmak zorundayım demeden, sadece mazeret üreten ve vicdanını rahatlatarak züğürt tesellisi ile deve kuşu rolünü oynamaya devam ederiz.
Okulun kapısında olma zaruretini idrak edemeyen, sandıkta olmaktan mazeretlerle imtina eden, sonuç almak için sandık öncesi süreçte görev almaktan kaçan, hepsi reis, hepsi başkan, hepsi yönetici, hepsi baş seçkinler çoğunluğu ile nereye varabiliriz?
Kendi mahallesinde kurulacak teşkilat yapısının parçası olmayanın acı ve sevinçli gününde gariplik yalnızlık ve terk edilmişlik kaderi olmaz m? Kendi mahallesini teşkilatlandırma sorumluluğunu yerine getirmeyenlerin mazeret üretmeye hakkı var mıdır? Bir yönetici kendi mahallesinde teşkilat yapısının parçası değilse o yönetici sorgulanmalıdır. Arzulanan sandık sonuçları, olağanüstü gelişme, zulme ve haksızlığa mani olmak için şarttır. Bunun ilçe il genel merkez mazereti olamaz. Bunlara sığınarak sorumluktan kaçmak kimseyi haklı kılamaz. Aile ve bireysel yükümlülükler gibi bu yapılanma şarttır farzı ayın gibidir.
Sokak sandık ve mahalle yapılanmaları ülkenin ihanet sürecinde artık dayanılmaz bir ihtiyaçtır. Kendi teşkilat yapısının sorumlusunu belirleyemeyen mahalle sakini, yaşı başı ne olursa olsun orada sandık iradesini tesis etmek sahip çıkmak parti hanemize yazdırmak şeref onur haysiyet borcumuz olmalıdır. Aç susuz sefil şartlarda bu ülkeyi ve bu hareketi bize bırakanlara karşı, imkan mazereti üretmek hiç kimseye yakışmaz mesuliyetten kurtarmaz. İstanbul’dan ayağa kalkmalı, bu fetih ayında fetih ruhuna kavuşmalı, yeni gönül fetihlerine başlamalıyız. Bu zillet ve ihaneti bitirmek Fatih, atalarımız başbuğumuz ve tarih huzurunda şeref onur ve vicdan borcumuzdur. İstanbul’dan ülke ayağa kalkıp şahlanacak bu millete moral olacak ve milli devlet güçlü iktidar kurulacaktır.