MİLLİYETÇİLİK- ULUSALCILIK


Milliyetçiliğin ve Ulusalcılığın tanımlanabilmesi için ilk önce,millet,ulus ve milliyet kelimelerinin tarihi süreç içerisinde geçirdiği aşamaları da dikkate alarak tanımlanmasını gerekli kılar.

Millet, kelime olarak Arapça kökenlidir.Bir dinden olanların ve o dinin mensuplarının oluşturduğu topluluk ve kavim anlamlarını içerir.Aynı şekilde din,dil ve tarih beraberliği bulunan insan cemaati olarak da adlandırılır...

Osmanlı döneminde millet kavramı;Osmanlı tebaası anlamında veya Osmanlı milleti anlamında da kullanılmıştır.Bunun yanında aynı dine mensup olmayanlar için farklı milliyetlerden tebaayı anlatmak için; Sırp milleti,Rum milleti,Bulgar milleti gibi tabirler de kullanılmıştır.

Cumhuriyetten sonra ise,bazı kişiler ve bazı aydınlarca;millet veya milliyetçilik yerine, Türkçe kökenli ulus ve ulusalcılık kelimeleri kullanılmaya başlanılmıştır...

Millet her şeyden önce şüphesiz insanlardan oluşan bir topluluktur.Ama her insan topluluğu bir millet'i ifade eder mi?

Bir topluluğun millet olabilme karakterini ifade edebilmesi için her şeyden önce; dil, din,ortak tarih şuuru,soy birliği,kültür birliği,coğrafya ve toprak birliği, birlikte yaşama mücadelesi,geleceği paylaşabilme arzusu,psikolojik değerler etrafında bütünleşme,sosyolojik hadiselerde duyarlılık birliği,iktisadi değerler etrafında yaşantı birliği gibi, tarihsel olarak oluşmuş istikrarlı bir topluluk olması gerekir...

Tabi yukarıda sayılan unsurlardan hiç birisi tek başına,millet oluşturma karakterine sahip olamaz.Belki baskın karakter olabilir ama tek başına yeterli olamadıkları tarihsel süreç içerisinde görülmüştür.Soy birliği veya din birliği ya da dil bütünlüğü millet olmada baskın unsurlar olmakla birlikte, kendi başlarına yeterli miktarda milleti temsil etme türevlerinden ancak bir veya bir kaçı olabilir.Tek başlarına yeterli olamazlar.

Bunun gibi; dil ve vatan birliği de millet olmanın zorunlu unsurları olmakla birlikte,yeterli olmayan koşullar olarak değerlendirilir...Millet veya aile,kabile,ümmet gibi tüm toplumsal oluşumlar,tarihi süreç içerisinde süzülerek ve gelişerek vuku bulan kollektif değerlerin tasavvur biçimleri olarak da vücut bulmuş simgesel değerler bütünüdür... 
Milliyetçiliğin doğru bir şekilde konuşulup tartışılması başka,seviyesinin oldukça düşürülüp magazin boyutuna getirilmesi başkadır.Hatta bütün kötülüklerin anası milliyetçilikmiş gibi lanse edilerek,yozlaştırılmaya çalışılması da işin başka boyutudur.

Bu bağlamda,milliyetçilikle bir tutulmaya çalışılan aslan de milliyetçilikle pek de ilgisi olmayan ulusalcılık ve benzeri akımların aynı kefede ve aynı değerde tartılması ve milliyetçiliğin ayaklar altına alınmak istenmesi,milliyetçileri karalamaya yönelik kampanyalardır.

MİLLİYETÇİLİK İLE ULUSALCILIK ARASINDA Kİ FARKLAR

Yazımız milliyetçilik ve ulusalcılık kavramlarının tarihi gelişimini ve bu değerlerin geçirdiği süreci detaylı olarak incelemeye yönelik olmadığından kısaca ana hatlarıyla sıralamak ve en önemlisi de bir kavram kargaşasının önüne geçmek amacını gütmektedir. Kendilerini ''Yurt sever ve ulusalcı'' olarak gören kişileri de küçültmek ve tenkit etmek amacımız değildir.

Milliyetçiliğin ve ulusalcılığın beslendiği kaynağın ve bu damarların aynı imbikten süzülmüş, aynı derede birleşen; kelimeleri farklı,muhtevaları ise aynı değerler olarak göstermek isteyenlere karşı farklılıkları belgelemektir.

Son zamanlarda,ulusalcıların söylemleri ile; Türk milliyetçilerinin söylemlerinde bir paralellik ve benzerlik gibi kısa bir şaşkınlık ve karışıklık yaşanmış olmakla birlikte; bir müddet sonra Türk milliyetçileri ve bilhassa Ülkücüler ile ulusalcılar arasında farklılıklar kendini daha açık olarak ortaya çıkarmıştır.

Ancak siyasal islamcılar, muhafazakar ve liberal çevreler,ikinci cumhuriyetçiler ve bilhassa yabancı işbirlikçiler kasten Türk milliyetçilerini karalamak ve gözden düşürmek için,ülkücüleri ve milliyetçileri ulusalcı olmakla suçlama yarışına girişmişlerdir.

*İlk önce,ulusalcılık akımını savunan çevrelerin tarihsel ve ideolojik kökeni,merkez soldan ve maddeciliği savunan marksizime kadar geniş bir yelpazeye dağıldığı görülür.Halbuki Türk milliyetçiliği ve ülkücü hareketin kökeninde sol yoktur.Milliyetçilik fikri kökenini,''Göktürk yazıtlarından'',Bilge Kağana ve modern yüzyılda İsmail Gaspıralı'ya dayandıran bir düşünce sisteminin adıdır. Kaynağını, '' Hubbül vatan minel iman'',vatan sevgisi imandandır düşüncesinden alır ve beslenir.
Arvasi Hoca'nın tabiriyle; ''Türkler,Kur'an da bahsi geçen Zülkarneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki bu noktada terettüde mucip olacak hiç bir nokta yoktur..''

Türk milliyetçileri ve ülkücüler,İslam Dini'ni,Türk milletinin ayrılmaz bir parçası ve karakterini oluşturan en önemli etkenlerden biri olarak kabul ederler.Türk milliyetçileri için İslam Dini ile Türklük; etle tırnak,ruhla beden gibi bütünleşmiş ve kaynaşmış ikizlerdir...

*Milliyetçilik, bağlı bulunduğu milletinin değerlerini yaşama ve yaşatma arzusudur.Milliyetçilik çağımızın bir realitesidir.Ulusalcılık ise kendini meydana getiren sistemin kurgusu olarak düşünmekteyiz.Bir başka tabirle:

Milliyetçilik milletin muhafızlığı ise;ulusalcılık bağlı bulunduğu sistemin koruyuculuğudur.

*Ulusalcılık,batı orijinli pozitivist bir akım ve üçünü dünya solculuğudur.Otoriter ve totaliter bir yapısı mevcuttur.Batı kaynaklıdır.1789 Fransız devriminden ilham alan ulusalcılık, batıda kiliseye karşı mücadele eden aristokratların bir devrim hareketidir.Geçmişi de ancak 200 yıla dayanmaktadır.Tarihi çizgisi çok dardır.

*Ulusalcıların din anlayışları son zamanlarda yumuşama olmakla birilikte,genel kurallarıyla pozitivist bir düşünce anlayışının ürünü olarak karşımıza çıkar.Genellikle dinin sosyal hayatta ki rolünü küçümser bir tavır anlayışına sahiptir.Bu manada misyonerlik faliyetlerine haklı olarak alabildiğine karşı çıkarken,Kur'an kurslarının faliyetlerinden de rahatsızlık duymaktadırlar.

Bilhassa camilerin günümüzde AKP'nin şubeleri,Kur'an Kurslarının da aynı partinin arka bahçeleri olarak,yüce İslam Dini'nin siyaset aracı olarak kullanılmasına Türk milliyetçileri de şiddetle karşıdırlar...

*Türk milliyetçileri,Türk tarihini olanca gücüyle savunurlar.İslam öncesi tarihimize de,İslam sonrası tarihimize de bütünlük içerisinde sahip çıkarlar.Türk milletinin İslamiyet ile şereflenmesinden gurur duyarlar.

Ulusalcılar Türk tarihinin,İslam öncesi dönemini önemsemez ve esas almazlar.Osmanlı tarihini de dışlar.Ulusalcılık,Türk tarihini adeta,İstiklal savaşı ve Cumhuriyetle başlatır.Türk milliyetçiliğini de ''Atatürk milliyetçiliği'' olarak ön görmektedirler.Oysa milliyetçilik milliyetçiliktir.Şahsa münhasır milliyetçilik olamayacağı gibi,Atatürk milliyetçiliği gibi bir kavram da,Atatürk'ü inkar etmek gibidir.Çünkü Atatürk,Türk tarihinin en büyük milliyetçi dehalarından biridir.Atatürk bizzat kendisi; ''Biz doğrudan doğruya Türk milliyetçisiyiz..' demiştir.

*Ulusalcılar,çağdaşlaşmayı batı tarzı bir hayat biçiminde yaşamak olarak değerlendirirler.Milliyetçiler
 ise,çağdaşlaşmayı,Türk İslam uygarlığı içerisinde bir zenginleşme ve öz güvene dayalı ve çağı şekillendiren bir hareketin mimarı olarak değerlendirirler.Kendi değerleriyle barışıktır.

* Ulusalcılık hareketi, devrimci nitelik taşıdığından, tepeden inmecidir.Bir seçkinciler ve aydınlıkçılar! hareketi olarak kendini lanse etmektedir.Halkın içinden gelen değil,halkın tepesinden ve hatta çoğu zaman ''halka rağmen'' olan bir harekettir.

Türk milliyetçiliği ise;kökü maziden atiye uzanan ve binlerce yıllık derinliği olan bir düşüncenin kaynağıdır.Tarihin de,milliyetçiliğin de Türklerle başladığını itiraf eden bir çok yabancı tarihi kaynaklar mevcuttur.Türk milliyetçiliğinin kaynağı en az 5000 yıllık bir maziye ve tarihi serüvene dayanır.

*Türk milliyetçiliği kuşatıcıdır.Tabandan tavana yayılır.Milletin değerleriyle barışıktır.Bu değerlerin savunucusu ve bekçisidir.Ulusalcılık tepeden devşirmeciliktir.İdealizmine bağlı değerlerini,toplumsal mutabakatla değil dikte yoluyla veya otorite ile halkına kabul ettiricidir.

*Milliyetçilik,otoriterciliğin
 ve her türlü sınıf hareketlerinin baskısı altına girmeyi reddeder.Milletini esas alır.Milli ve sivil iradenin dışında asla bir güç tanımaz.Son zamanlarda ülkemizde ki ulusalcı sol baasçılık çizgisine doğru kaydığı görülmektedir.

*Bu farklılıkları çoğaltmak mümkün olduğu gibi son olarak,Ulusalcılar tarihin mağlup ettiği ve marksizmin çöktüğü bir ideolojik zeminin takipçileri olmasına rağmen,Türk Milliyetçiliği ve Ülkücülüğü tarihin haklı çıkardığı bir düşüncenin temsilcileridir.

Milletin var olma mücadelesinde ve geldiğimiz bu günkü noktada ulusalcılık; ''UTANGAÇ YA DA MAHÇUP MİLLİYETÇİLİK...'' olarak kendisini savunmaktadır...

Bu gün milletimizin ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü yakın tehlike altındadır. Emperyalist saldırılara karşı müdafaada, iç ihanet odaklarının ve bölücülerin ortak saldırılarına karşı verilen mücadelede ve Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti'nin yaşaması için yapılan savunmada ortak payda oluştuğu da bir gerçektir. 26.10.2013
Türk Ocakları
Ümraniye Şubesi Başkanı
AV.Faruk ÜLKER