"Böyle yönetilen ve egemenlikten vazgeçen bir milletin akıbeti elbette felakettir. Elbette musibettir.
Osmanlı devleti, gerçekte ve fiilen bağımsızlıktan yoksun bir duruma getirilmişti. Öyle ya, bir devlet ki, kendi uyruklarına saldığı vergiyi yabancılara salamaz, gümrük işlemlerini, resimlerini, memleketin gereksinmelerine göre düzenlemekten uzaktır. Ve bir devlet ki, yabancılar üzerinde yargılama hakkını uygulayamaz. Böyle bir devlete elbette bağımsız denilemez. Devletin ve milletin hayatına yapılan müdahaleler yalnız bu kadar değildi. Daha fazlaydı.
Doğrudan doğruya milletin hayati ihtiyaçlarından olan, söz gelişi demiryolu yapmak için, fabrika yapmak için, her şey yapmak için devlet serbest değildi. Mutlaka müdahale vardı.
Şu halde hayatını sağlamaktan yasaklanmış bir devlet bağımsız olabilir mi ?. Arz ettiğim gibi devlet bağımsızlığını çoktan kaybetmişti. Ve Osmanlı ülkesi, yabancıların bir sömürgesinden başka bir şey değildi. Ve Osmanlı halkı içindeki Türk milleti de tamamıyla tutsak bir duruma getirilmişti.
Bu sonuç arz ettiğim gibi milletin kendi egemenliğine ve kendi yönetimine sahip bulunmamasına, bu irade ve egemenliğin, şunun bunun tarafından kullanıla gelmiş olmasından doğuyordu.
O halde kesinlikle diyebiliriz ki, Osmanlı döneminde biz, milli bir devir yaşamıyorduk. Ve milli bir tarihe sahip değildik."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK- 1923