NEYİN SÖZLEŞMESİNİ YAPTINIZ ,BU NASIL DÖNÜŞÜMDÜR !




Başbakan Erdoğan "Ben bu davanın savcısıyım" diyerek "Darbecilerden, çetelerden, mafyadan hesap soran iktidarız" diyerek miting meydanlarında bağırmaktan ses tellerini yırtıyordu. Ağlak Bülent Arınç bu süreci "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" diye tarif ediyordu. AKP içinde Bilal Erdoğan'dan sonra en ileri zekalı adamı Şamil Tayyar bu örgütle ilgili kitaplar yazıp, dünyadaki bütün suçları "Ergenekon Terör Örgütü" adını verdikleri örgütün üzerine yıkıyordu. Bu örgütten dolayı kimlerin gözaltına alınacağını ve tutuklanacağını yandaş medya günler öncesinden duyuruyordu. AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'a kim karşı çıkıyorsa hemen "Ergenekoncu" yaftasını vuruyorlardı.
Gün geldi, AKP en büyük koalisyon ortağı olduğu cemaatle kavgaya tutuştu, yolları ayrıldı. AKP Ergenekon davasındaki tutumunu anında değiştirdi. 

"Ben bu davanın savcısıyım", "Darbecilerden, çetelerden, mafyadan hesap sorduk", "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" diyenler birden tüydü. Yerine "Bizim bir ilgimiz yok her şeyi cemaat yaptı" diyen binbir yüzler geldi.
Binbir yüzlü olmak, bukalemun gibi rengten renge girmek AKP'nin siyaset felsefesi bunda şaşırılacak bir durum yok. Ama AKP'nin siyasi hesapları için yıllardır cezaevinde yatırılan kişiler bile ,bu kadar somut belge ortada iken AKP'nin bu tuzağına düşmüştür.

Bu kişiler Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'yi kurtarmak için adeta seferberlik ilan ettiler.12 yıldır bu ülkeyi AKP değil de, sanki cemaat yönetmiş gibi Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzıyla konuşmaya başladılar. İlker Başbuğ, Dursun Çiçek, Sedat Peker , Hanifi Avcı, Doğu Perinçek , Nedim Şener, Ahmet Şık ve benzerleri cezaevinden çıkar çıkmaz her şeyleri ile Recep Tayyip Erdoğan'a hizmet yarışına girdiler.

Malum cemaat 12 yıl AKP'nin birçok işinde taşeron gibi çalıştı bundan asla şüphemiz yok. Ama bu Ergenekon'dan dolayı hapis yatıp çıkanların Recep Tayyip Erdoğan'a dokunmadan cemaate ve AKP'ye muhalif unsurlara saldırması ise ayrı bir taşeronluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu manzara karşısında "AKP bunları cezaevinden çıkarırken ne imzalattı ?" yahut "Bunlardan ne gibi söz aldı?" sorusunu sormakta hakkımız oluyor.

Ergenekon davasından dolayı hapiste yatanlar salıverilmeden önce  Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu "1,5 saatlik görüşme yaptık. Sayın Bozdağ'da katıldı. Son derece yapıcı ve samimi bir ortamdaydık. Çalışma toplantısı oldu." diye tarifini yaptığı Dolmabahçe toplantısı bende hep şüpheli bir buluşmadır. 17-25 Aralık operasyonlarında hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet her yerden fışkırdığı halde "17 Aralık bir yolsuzluk operasyonu değil" diyen Metin Feyzioğlu ile "Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tarafsızım" diyen Metin Feyzioğlu birleştirildiğinde de sizin şüpheleriniz de artmıyor mu? O görüşme bir anlaşmanın,bir sözleşmenin anısıdır. O görüşme AKP'ye hizmet etmenin bir başlangıcıdır.
İlker Başbuğ tutuklandığında AKP yandaşı gazetelerin attığı manşetleri nasıl unutmuştur?

İlker Başbuğ ,kendisini cezaevinde ziyarete gelen MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin ziyaretiyle "Ulusalcıların uzantısı olmaya aday olanlar bizden bir şey beklemesin. Biz milletin temsilcisiyiz. Bizim rotamızı siz çizdiniz, bu rotada yürümeye devam edeceğiz. Oraya gidip kendi nefislerini tatmin ediyorlar." dalga geçen Recep Tayyip Erdoğan'daki kini, nefreti ve bu konudaki tutumunu görmeden, olayı sadece cemaate yıkarak neyin peşindedir? Koskoca Genelkurmay Başkanlığı yapmış İlker Başbuğ'un vizyonu bu kadar mıdır?

Ya Hanifi Avcı? Kendisini tutuklandığında AKP'nin yandaş medyası, AKP'li yöneticilerin tutumunu ne çabuk unutmuştur?
Yada  tutuklandığında Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği "Burada Avcı ile ilgili bir şey varsa bunun intisapları bağlantıları nelerdir? Yürütme hepsini araştırmak durumundadır. Şimdi durup dururken yoldan geçen birini almıyorlar değil mi?" bu sözler hiç mi onuruna dokunmadı da şimdi AKP'nin bir il başkanı gibi davranıyorsun Hanifi Avcı?

Hanifi Avcı öyle bir dönüşmüştür ki , aynı "PKK Düşman Değil" açıklaması yapmış Recep Tayyip Erdoğan'ın izinden giderek "PKK militanları bu ülkenin yurttaşları. Onlar da değerlerimiz. Şimdi onlarla konuşabiliriz. Bayrak indirme olayı büyütülecek bir olay değil. Kurcalarsanız ateş her yeri yakar." diyebilecek kadar küçülmüştür.

Doğu Perinçek cezaevinden çıkar çıkmaz ilk iş olarak AKP'nin çirkeflikte sınır tanımayan tetikçi gazetesi Yeni Akit'e röportaj vermek için koşturmuş ve "Cemaatle mücadele de Recep Tayyip Erdoğan'ın yanındayız" açıklamasını yapmış ve Cumhurbaşkanlığı sürecinde topyekün çatı aday Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu'na saldırı seferberliği başlatmıştır. AKP'nin medyası nasıl saldırıyorsa, Doğu Perinçek'in medyası da o şekilde saldırmaktadır. Doğu Perinçek şuan AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'ın en büyük neferidir.

Ahmet Şık isimli yazar , daha çıkmamış kitabından dolayı tutuklanmış ve Recep Tayyip Erdoğan'da bu durumu soranlara "Onu açmayalım... Öyle kitaplar vardır ki bombadan daha tesirlidir" demişti. Ama bu söz ortada iken, tutuklanan yazar sanki Recep Tayyip Erdoğan'ın hiçbir suçu yok gibi sadece cemaate saldırıyor. Diğer yazar Nedim Şener'de de aynı zihniyet vardır. Her ikisi de asıl patrona değil ,taşerona saldırmaktadır.

Birde Sedat Peker isminde mafya diye anılan kişi var. Cezaevinden çıkarılırken ona da MHP'ye saldırma misyonu vermişler herhalde. Zaten cezaevinden çıkmadan ve çıktıktan sonra eliyle yaptığı RABİA işaretiyle kime hizmet edeceğini göstermişti. RABİA işareti biliyorsunuz Irak'ta 2 milyon Müslüman'ı öldüren ABD askerlerine dua edenlerin ,Mısır'da ölen Esma ile günahlarını gizleme işaretidir. Bir nevi siyasi soytarılığın simgesidir.  AKP'ye cezaevinden çıkarken hangi sözü verdiyse, Sedat Peker'de buna alet olmuştur.

Recep Tayyip Erdoğan ,Ekmeleddin İhsanoğlu'na İsrail'in tarafında olma iftirası atıyor Sedat Peker hemen sazan gibi o söze atlıyor. Oysa Ekmeleddin İhsanoğlu'nun İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri iken tüm mesaisi İsrail'le mücadele geçmiş olmasına rağmen. Ömrü İsrail'e hizmetle geçmiş Recep Tayyip Erdoğan'a bir cümle eleştiri dahi getirmeden bunu yapıyor üstelik.
"8 parti Recep Tayyip Erdoğan karşısında birleşti ,bu ilke?" diye soruyor Sedat Peker.
"Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz." Diyen Öcalan'ı ,"Aleni Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceğiz" diyen Barzani'yi ,"Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceğiz" diyen Kıbrıs Rum kesimini, Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyen hırsızları ,rüşvetçileri görmeden yahut göstermeden soruyor bunları Sedat Peker?
"Benim kırmızı çizgim vatanım bölünmez bütünlüğü ,bayrağım ,Türk milletinin bütünlüğü" diyen Ekmeleddin İhsanoğlu'na çözüm üzerinden edebiyat yapıyor ama Kürdistan'a selam yollayan Recep Tayyip Erdoğan'a ve AKP'ye bir cümle eleştiri dahi getirmiyor. Sosyal medyadaki her yazısını resmen "Oyunuzu Recep Tayyip Erdoğan'a verin" noktasına getiriyor. Sedat Peker buna hemşeri dayanışması diyorsan, Recep Tayyip Erdoğan kendini Potamyalı görüyor, sen nerelisin?
Ergenekon sürecinin özeti budur. Kendini aslan görenler kedi olmuş ,tırtılın ömrü kelebek olunca tamamlanmıştır.
Kimse maskeli balo yapmasın. Herkes artık yeni kimliği ile konuşsun. Şuan AKP'ye hizmet olan her davranışa ,söze imza atanlar AKP'lidir, Recep Tayyip Erdoğan'ın hizmetkarıdır.
Hiç kimse oralıyken buralı ,buralı iken oralı konuşmasın…Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'a çalışan her kimse  adaletin, hukukun, vicdanın, ahlakın, vatanın, bayrağın ve Türk milletinin düşmanıdır. 12 yılda yaşananlardan bunun özetini çıkaramayanda zaten beyin namına bir şey yoktur. Onlara ne anlatsan nafiledir.