Ne mutlu onlara! Onlar inandığı değerler uğruna şehitlik mertebesine ulaştılar! Şehitlerin kan can gözyaşı üzerinde hayat süren leşler olmak bize yakışıyor mu? Gazi torunları şehit çocukları asımın nesli bedrin aslanları Ülkücü Bozkurt misyonuna durmak yakışıyor mu? Türk milletinin binlerce yıllık geleneksel milli birikimine, sahip olduğu inanç değerlerine layık olmamak yakışıyor mu?
Kuran sünnet ve ceddimizin yaşadığı değer yargıları ortada iken dünyalık makam servet, saltanat, şöhret ve güç karşısında eğilmek bükülmek teslim olmak yakışıyor mu? Türk milletini millet yapan, uğrunda hayatımızı verdiğimiz varlık sebebimiz değerleri ortada iken, öncelikleri değiştirmek Allah korusun felaketimiz haline gelmez mi?
Binlerce yıllık milli hafızayı bir kenara bırakarak, üstün akıl iddiası, binilen dalı kesmek kendi kendini inkar değil midir? Bu milli ve manevi iklimin kendine göre bedeller ödenerek ortaya çıkmış hayat kuralları vardır. Bunun farkına varamayan veya bunu anlamakta zorluk çekenler için acı bedeller vardır.
Bedel ödemek gerekir, bedel ödemeden hayatta ve ayakta kalmak çok zordur. Dün birileri bedel ödedi, bize hayat alanı oluşturdu. Özgürlük ve hayat iklimini oluşturdu. Yarınlar için bedel ödemekten kaçanları bekleyen akıbet, aşağılanmak, zillete razı olmak ve veya yok olmaktır. Hangi çileler çekilerek bize bırakılan bu ülke, benzer bedeli ödemekten imtina eden devekuşu rolü oynayanların, onursuz züğürt tesellileri için, yarın son pişmanlıklar hiçbir fayda vermeyebilir.
Okunan ezanlara, dalgalanan ay yıldızlı al bayrağa eşlik ediyorsa, bu imkanı Müslüman Türk olarak varlığımızı sürdürme nimetinin kıymetini bilmek zorundayız. Bu nimet her Müslüman Türk evladına İlahi kelimetüllah misyonu yüklüyor. Hayatı iş, aş ve oynaşa indirgeyen, makam serveti kendi secdeleri haline getirenlerin, bu putları yıkılarak gerçek secdeye kapanmayanları bekleyen dünyevi ve uhrevi hüsrandır.
Asra yemin olsun ki insanlık hüsrandadır. Bu hüsran sona ermeli titremeli kendimize özümüze o yüce değerlere teslim olmalıyız. Teslimiyet ancak Allah’a, onun kitabı Kuran’a, Türk milletinin milli ve manevi değerlerinedir. Kendini dünyalık putlara zincirleyen, inandığını yaşamayıp yaşadıklarına inanan garip yaratıklar olmaktan kurtulmak, O’na teslim olmak, dik durmak, direnmek, ayakta kalmak ve sonsuzluğa doğru yelken kaldırmak zorundayız.
Bugün bu milletin evlatlarını bekleyen en acil öncelik, bedel ödemeyi göze alan, kendi nefsini aşan önceliklere sahip olmaktır. Bu bedel dün kan vermek, can vermek çile çekmekti, bugün ter akıtmak, kafa yormak, gönül kapılarına psikolojik harbin tüm vasıtalarını devreye sokarak sefere çıkmaktır, zafer Allah’ın takdiridir.
Bugün ülküsünü uykularını kaçıran tutku haline getiremeyen, ülkücülüğü slogandan öteye taşıyamayan, yaşamayan, yaşatmayan ve geleceğe aktarma becerisin hayatında gösteremeyenler için, yarın tarih huzurunda, ülkücü şehitlerin ağır vebali altında Allah’a hesap vermek çok zordur. Bir büyük değişimi inkılabı kendi nefsinde ve şahsında başaramayan dava adamı onurunu başaramayanlar için her şey boş bir heves ve uğraştan öteye geçemez.
Bugün ter akıtmak, kafa yormak ve gönüllere girmek için çalışmaktan kaçan, savsaklayan, sadece konuşan, bol keseden ahkam kesen kaçkınlar, yiğitlerin hareketine bozkurt postuna bürünmüş çakallar olarak, sadece kendi kendilerini kandırırlar. Artık mazeretsiz dosta gitmek, uyarmak, silkelemek, tebliğ etmek, titremek ve titretmek için geriye sayım başlamıştır.
Evet onlar hayatlarını verdi, hayatlarının baharı hazan oldu, ebedi cennete ulaştılar. Bugün vaktini ve terini veremeyen, apolet, sıfat, mevki, makam, servet, şöhret düşkünü zavallılardan Allah hareketimizi, milletimizi ve ülkemizi korusun. Hiçbir mazeret Türk milletinin kötüye giden gidişatını durdurmak için gerekçe olamaz. Bu alem de fani olan her şeyin mutlaka sonu vardır. Bize emanet değerleri bırakanlarla birlikte uhrevi alemde buluşacak hesaba çekileceğiz. Ölçüler ortada, verilen bedel, çekilen çile ortada, ölçüleri hayatımıza uygulamak, bedeli hatırlamak, Türk milletinin varlık ve beka davasına sahip çıkmak her Ülkücünün ve tüm millet evlatlarının namus ve şeref borcudur.
Ülkücülerin savunduğu değerler iklimine, bu uğurda teslim alınmak istenen son kale MHP’de, kimseye kalmayacak makam ve sıfatlar için, mazeret üretmeden, samimiyet, teslimiyet ve sadakat sınavındayız.
MHP alınan her oy, kazanılan her seçim, bu milletin mutlu ve huzurlu geleceğine, varlık ve beka davasına çakılan sağlam bir çividir. Türk milletinin ter, gözyaşı ve kafa yormak zorunda olduğumuz sefer yılları gazanız mübarek olsun!