TÜRK MİLLİ KİMLİĞİ KIBLESİ KÂBE OLANLARIN DÜNYEVİ VE UHREVİ ŞEREFİDİR
Türk milleti ile etnik aşağılık kompleksi ne kadar marazı olan varsa bunlar dün komünizm sempatizanı bugün de kanlı asker katillerine sempati ile bakan ıslahı ve tedavisi mümkün olmayan zavallı güruhtur. Milli kimliği bir İngiliz veya Afrikalı kabile kadar hazmedemeyen zavallı yaratıklar, PKK ve BDP’li Selahattin Demirtaş sizin olsun. Şehitler ve onların kutsal mirası yediden yetmişe şerefimizdir.
Barış baykuşu çığırtkanlar, yarın bağımsız Kürdistan alçaklığı maskesiz gözünüze girerse kaçacak yeriniz ya hainlerin yanı ya da adına öttüğünüz mahfillerdir. Ama bu millet bu topraklarda ya doğdu ya da bu ülkeye aidiyet fıtratı ile dünyaya geldi. Ölümüz de, dirimiz de bu topraklara hastır; bu ülkenin her karış toprağı hepimizindir. İmtiyazlı taşeron etnisite dayatmalarına direndik, direneceğiz. Tarağın dişleri, caminin safları gibi kıble istikametinde hep birlikte Müslüman Türk’üz. Her seferinde sığınacak bir dış liman bulanların familyasından olan sanatçı Bay Kadir o zaman nereye gireceksin
Bay Kadir sana bu milletin yedirdiği ekmek haram olur, kursağında kalır inşallah. Sen de mi sanal dayatma maskeli; içi kan, gözyaşı dolu barış söyleminin ucuz figüranı oldun? Yazıklar olsun! Ama bu ülkenin ekmeğini yiyerek Selahattin Demirtaş’ı, Öcalan’ı memnun edenlerin yanında kahramanları da çoktur. Kedi gibi diz çökeceğiniz günleri bu millet görecek elbet. Ümitsiz değiliz, bu millet yediden yetmişe Türk’tür. Maskeliler bu hakikatleri değiştiremez.
Bu etnik özürlü siyaset, kanlı bir geleceğe, çıkmaza, maceraya ve yok oluşa gider. Kahvaltı masasına yemeğe oturup sohbet derinleştikten sonra lokmalar ve çaylar boğazdan geçmiyor. Bizleri bu kadar üzmeye, hırslandırmaya, tepemizin tasını attırmaya kimsenin hakkı yoktur. Biz -bu ülkenin insanları- bu ameliyat ve operasyonu hak etmedik. Birlikte yaşamak Abdullah ibni Sebe gayretlerine rağmen son kararımızdır. MHP’nin efsanevi lideri Başbuğ Alparslan Türkeş “Türkler ne kadar Türk’se Kürtler o kadar Türk; Kürtler ne kadar Kürt’se Türkler o kadar Kürt’tür." sözü hayatımızın ilişkilerimizin odağında olmalıdır.
Binlerce yıllık birliktelik değil; birlikte doğduk, birlikte öleceğiz. Camimiz bir, mezarımız bir, kızımız, kızanımız, damadımız, gelinimiz bir, Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir, bayrak bir, ezan bir; birlikte Müslüman Türk olarak yaşamanın onurunu sonsuza kadar paylaşacağız. Etnik kimliklerden yeni milli kimlik çıkarmaya başlayarak Anadolu’yu birleşmiş 36 millete ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bir kaç tane kanlı, asker bebek katili taşeron ve onların yurt dışındaki pederleri ve içeride onların dayatmalarına boğun eğenlere kesinlikle mani olmak zorundayız. Bu yol kanlı bir geleceğe, çıkmaza, maceraya ve yok oluşa gider. Bunu bu milleti reva görmeye kimsenin hakkı yoktur. Kim hangi zor şartları yaşıyorsa bunu milletle paylaşmalıdır. Millet adına karar vermenin sınırları açık, net, eşit, dürüst bir bilgilendirmeyle millete bırakılmalıdır.
Türk kimliği dünyevi ve uhrevi onurumuzdur. Bizi hüzne boğan şartlar çaresizlik, acziyet değildir. Sessizliğimiz her dayatmayı kabul edeceğimiz anlamına gelmez. Alman’ın, Japon’un, İngiliz’in, Fransız’ın göğsünü gere gere kimliğini söylemesi kadar biz de hep birlikte Türküm diyebilmeliyiz. Bunu engelleyenlerle elbette hesabımız olacaktır. Acaba o ülkelerde kimlik aynı kanı, aynı soyu mu ifade ediyor? Elbette hayır, ama onlar için milli kimliğin korunması devlet adamlığının gereğidir. Bizde ise itilmenin, kakılmanın, ötekileştirilmenin, ayrıştırılmanın, ırkçılıkla suçlanmanın sebebidir. Dünyada Türküm demeyi -gök kubbeyi yararcasına, yeri delercesine Türküm demeyi- hak eden Kürt’üyle Türk’üyle bu ülkenin insanlarıdır.
Öldü denilen yerde arkadan, içten vuranı tartışmasız tanıdığında dünya dar olur. Tarihi gerçekten yeniden Türkler yazar. O günler yakındır inşallah. Bugünlerin keyfini yaşayanlar bizi dedelerine sorsunlar.
Özerk Kürdistan’ı özgür Kürdistan olarak okuyamayanların iki yakasında Türk milletinin ve şehitlerinin eli olacak, onlar tarihe ve Allah’a hesap vereceklerdir. Temel sorun şu: Özerk Kürdistan lafının devamı özgür Kürdistan’dır. Bunu hakla, gakla, gukla, şehit gelmesinle, duygusal istismarla önlemek ham hayal hem de deve kuşu misali kafayı kuma gömmektir. Aksine bu topraklarda mücadeleyi müzakere ile ikame ederseniz ileride kan gövdeyi götürür. Biz bir kaç tane Ermeni dönmesi AB, ABD ve İsrail oyuncağı kanlı katile meydanı bırakacak mıyız? Şunu söyleyebilirsiniz: Biz çözemiyoruz, başka alternatifimiz yok. Sizin olmayabilir ama bu milletin alternatifi vardır. Siz bu sorunu çözemeyecekseniz istifa edin, millet size mecbur mudur? Sizin akılınızdan başka akıl yok mudur? Bugün Habur’da olduğu gibi PKK’ya tekrar bayram ettirirseniz yürekleri yaralar, şehit ailelerini bir daha öldürürsünüz. Ama şunu unutmayınız ki çatal kazık yere batmaz. İki başlı otorite, asılacak paçavra, kavga, kaos demektir. Sizi, olmaz ameliyat ettirmeyiz noktasından bu noktaya getiren gücü millete izah ediniz ve lütfen istifa ediniz. Millete gerçekleri söyleyin! Millet her türlü yanınızda olur ama bu ülkeye yazık etmeyiniz. Artık mesele parti meselesi olmaktan çıktı, bir milletin geleceğini karanlığa atmayınız.