Rehin Türkleri ABD İHA’ları da gözlüyor!..

Ankara’da kafa karışıklığı had safhada.. 
Bilgi kirliliği de aynı oranda..
Dışişleri Bakanlığı stratejik derinliğe(!) gömülmüş..
Bu satırları kaleme aldığım anlarda henüz IŞİD tarafından rehin alınan Musul Başkonsolosluğumuz personeli kurtarılamamıştı. Tutuldukları yer olarak  “Musul Valiliği”  dense de bu bilgi de tereddütlüydü. Edindiğim bilgilere göre Türk Silahlı Kuvvetleri olayın meydana gelmesinin hemen ardından kendi istihbaratıyla Başkonsolosluk çalışanlarının rehin tutulduğu yeri tespit etti. Ve  “o yer”  Türk İHA’ları tarafından devamlı gözetleniyor. Siyasi kanat, ABD ile yapılan istişareler sonucunda TSK’ya  “müzakere yolu ile sorunu çözeceğiz” dediği için İHA’lar tarafından gözetlenen  “o yer”  hakkında bilgiler anında aktarılıyor. Bir başka ilginç gelişme ise  “o yer” e ABD de İHA’larını gönderdi. ABD’de de gözetleme faaliyeti yürütüyor. Ulaştığım bilgileri TSK kaynakları doğruladı, “Amerikalıların da İHA’ları var”  dediler. Bu gelişme yaşanırken Türk ve ABD’li yetkililer bir anlaşmaya da varmış; ABD İHA’larının elde ettiği görüntüler Türk tarafına aktarılıyor.
Burada bir parantez açayım; Musul’daki gelişmeler yüzünden gündemden düşen Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanlığındaki bayrak indirilme olayı ile ilgili gelişmeyi de ileteyim. Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde yürütülen soruşturma neticesinde birlikteki 2 subayın görev yeri değiştirildi. 
Ankara’da yapılan toplantı üstüne toplantılardan çok kafa karıştırıcı bilgiler geliyor. Ama ortaya çıkan acı bir gerçek var!.. Musul Başkonsolosluğunun zamanında boşaltılamaması konusunda AKP iktidarı ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu adını ne tarafa koyarsanız koyun çok güzel tufaya düşürülmüş. Başkent cephesinde  “neler oluyor” u yerinde görmek için Dışişleri Bakanlığı’nda üst düzey görevliler ile görüştüm. Bir yetkiliye  “Musul Başkonsolosluğumuzun boşaltılmasında geç kalınması IŞİD’in size verdiği (dokunmayacağız) güvencesinden mi” diye sordum. Musul’u terk edip kaçan eski Vali Esil Nuceyfi’nin söylediklerine inanmışlar. Şöyle açıklıyorlar;
 “Böyle bir şey olabilir mi. Erken çıkartıp ondan sonra konvoya nereden geldiği belli olmayan bir havan bombası atılsaydı ne olacaktı? İnsanlar birçok şeyi düşünmüyorlar. Musul’un Valisi var, resmi makamları var. Onlarla konuşuyorsunuz. Resmi bir kurumsunuz. Resmi bir kurumun karşılığı resmi kurumlardır. Adamlara soruyorsunuz (burası kontrolümüz altında sizin güvenliğinizi sağlarız) diyorlar. Sonra silahını bırakıp kaçıyor. Musul’da binlerce askerin silahını bırakıp kaçacağını kim öngörebilir. Böyle bir şey var mı? Adam bırakıp gidiyor.” 
Dışişlerinde gerçekleştirilen toplantılar sonrasında yapılan değerlendirmelerin devamı:  
n “IŞİD bir sonuç, bu olayların hepsi bir sonuç. Bu olayların nedenlerine baktığınızda; zaten Amerikan güçlerinin Irak’a müdahalesi ve Irak’tan çekilmesi sonucunda ortaya çıkan boşluğa kimin hegemonya kuracağına yönelik olduğu görülür.. Amerika’nın çekilmesi sonucu bölgede oluşan boşluğu İran ve Rusya’nın nasıl doldurdukları şeklindeki ortak politikalarına karşı bir sonuç, şu anda yaşananlar. Maliki, Başbakan olduktan sonra Şii ağırlıklı bir yönetim ortaya koydu. Irak’ta Saddam’ın devrilmesi sonrasında Amerika tam Irak’ta hakimiyetini sağlamadan önce İran, Şii milislerden oluşan bir takım güçleriyle Irak’ın tüm Sünni bürokrasisini katletti. Ortaya çıkan boşluk da Şii’ler tarafından dolduruldu. İran’ın en büyük amacı buydu. İlk önce öldürüp ortaya çıkan boşluğa kendi adamlarını yerleştirmek. Daha sonra Suriye’de bir iç savaş çıkmasıyla beraber Rusya, hem Suriye’deki üslerini korumak, hem de bölgedeki çıkarlarını korumak için ve İran’ın oradaki Şii ağırlığını artırmasına yönelik çabalarıyla beraber hareket ettiler. IŞİD de böyle ortaya çıktı. IŞİD de Maliki’nin Sünni’lere karşı Şii tandanslı insanları desteklemesiyle beraber ortaya çıkan Sünni tepkisi olarak değerlendirilebilir. Irak’ta bir sürü yapı var, onlar Arap Sünni. Bunlar bir araya geldiler daha sonra silahlandılar, Sünni karşıtı Şii politikalara karşı marjinalleştiler.” 
n “Bir de enteresan olan şey tavşana kaç tazıya tut misali  Maliki ve Esad da bu IŞİD’in vahşi yöntemlerini Batı’ya karşı özellikle İran da kendi yandaşlarına karşı bir motivasyon unsuru olarak kullanıyor.” 
n “Bir de bakıyorsunuz şimdi Ukrayna’daki Türklerin durumu, Kırım Türklerinin durumu gündemden düştü. Ukrayna’daki Rusların baskısı gündemden düştü. Demek ki bunu planlayanlar bu gündemi de belirlemişler öyle gözüküyor.” 
n Bu işler kimin işine yarıyor şeklinde düşünürseniz, bu Rusya’nın, İran’ın  işine yarıyor. Şu anda onlar güçlü görünüyor. Öteki taraf zayıf görünüyor, daha etkilenmiş görünüyor. İranlı örgütler şimdi Irak’a da girmeye başladılar. Bağdat düşmek üzere, Bağdat’ın korumasını ele aldılar. Enteresan olan ne? Denize düşen yılana sarılır misali Amerikan basınına baktığınızda onlar da İran’ın bu hamlesini zımni olarak desteklemeye başladılar. 
*IŞİD’in organizasyonunun içinde Saddam’ın eski adamlarının rolü: “Adam intikam alıyor işte. Kim askeri arabayı kullanmayı bilecek. IŞİD’teki kör bıçakla boğaz kesen adam mı?. Adam (Saddam gitti )diyor .(Saddam gidince ben de burada düzen kurdurmayacağım) diyor. Bu kadar basit. Düz mantık kullanacaksınız. Saddam’ın askerleri öyle yapıyor.”