Suriye’nin milli üniter yapısı korunmalı, sığınmacılar çiçeklerle uğurlanmalıdır Suriye’nin milli üniter yapısı korunmalı, sığınmacılar çiçeklerle uğurlanmalıdır

Anayasa Mahkemesi’nin terörü öven sloganları ifade özgürlüğü sayması, Hüdapar Başkanı’nın Anayasa’nın 4. maddesi, TBMM Başkanı’nın Anayasa’nın 3. maddesine dair açıklamaları, TFF Başkanı’na Diyarbakır’da tribün selamlatılması, küçük iktidar ortağının yumuşama sinyali, ana muhalefetin sessizliği olaylarının ardından; 60.000’den fazla üyesi bulunan İstanbul Barosu’nda yaklaşık %35’lik bir katılımla İbrahim Kaboğlu’nun başkan seçilmiş olması düşündürücüdür.

Başkanlığa seçilen Kaboğlu’nun Anayasa’nın değişmez maddelerine ilişkin beyanları Türk Milleti’nin kabul etmediği bir anlayıştır. İstanbul Barosu’nda azınlık olan bir grubun “açılım-2” sürecine siyasi payanda olmasına aklıselim Baro mensupları müsaade etmemelidir.

Meslek odaları öncelikli olarak; siyaset yapmak yerine mesleklerinin sorunlarına odaklanmalı ve çözüm üretmelidir. İstanbul Barosu seçimlerinin bu kapsamda değerlendirilerek, Türkiye’nin kritik gündemlerine ilişkin Türk Milleti’nin hassasiyetlerine duyarsız kalmaması gerekmektedir.

Saka-İskitlerden bu yana Anadolu, Kafkaslar, Irak, İran, Suriye coğrafyaları Türk’tür. Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın Amanos Dağları’ndan Golan Tepeleri’ne kadar Türk Aşiretlerini bölgeye yerleştirerek Türk Kimliği’ni bu coğrafyaya 1000 sene evvel yerleştirdiği unutulmamalıdır. Kimse anlık çoğunluğuna güvenerek bir oldubitti ile Türk Kimliği’ni Anayasa’dan çıkaramaz.

Türk Milleti kendisine dayatılan yeni millet tanımını yırtıp atarak bu coğrafyanın Türk Yurdu olduğunu 1071’de, 1453’te, 1923’te aynı ruhla ortaya koymuştur. Bu yüzyılda yeni bir destan yazmak gerekirse Türk Milleti bunu yeniden yazmaktan geri durmayacaktır! Bu yurt bizim sahip çıkacağız!

Editör: Kerim Öztürk