SAPTIRILAN ÜLKE GERÇEKLERİ VE VİCDAN MUHASEBESİ

Kendi çocuklarının geleceğini ülke çocuklarına tercih eden anlayış, ülkenin önünü tıkamıştır. Bu sakat anlayışı bitirmek, sorgulamak ve mahkum etmek gerekir. Mücahitlikle başlayan ve sahaya inen süreç mütahitliğe dönüşmüştür. Türkiye'nin önünü tıkayan bu durum dalga dalga yakın ve yandaş yaĞmasına dönüşmüştür. Birkaç nesil sonrasına yetecek kadar servet biriktirdiler. Artık onları mahallelerindeki eski komşuları göremiyor, kendilerini kaybettik. Şehrin kalabalık sokaklarından lüks semtlere gittiler. Bütün bu süreci gizleme konusunda deveyi hamuduyla yutmada pek mahirler artık çok güçlendiler ve çok mağrurlar yüksek dağlar onlarındır. Ama adalet er geç tecelli edecektir. Hangi imkan ve güce sahip olurlarsa olsunlar hesaba çekileceklerdir. İlahi adalet elbette tecelli edecektir, zaman aşımı burada asla geçerli değildir. Ama beşeri adalet önünde önce hesap verecekler yolsuzluğun, soygunun, vurgunun mutlaka hesabı sorulmalıdır. Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı fitil fitil burunlarından getirilmelidir. Kadife elli demir yumruğu tepelerine milletçe indirelim. Yağma, vurgun, yalama, yutma dönemine son verilmelidir. Bizim inanç değerlerimiz bu popülist siyasetin forma rengi olmamalıdır. Milli ve manevi değerler konusunda en az bedel ödeyen bu kesimdir.
Çözüm bulma makamında olanlar çözüm bulmak yerine hala yüzsüzce geçmişi suçlayıp pişkin pişkin halk dalkavuklugu yapıyorlar. Dini kutuplaşmalarla, sanal zorlamalarla insanların inanç hassasiyetlerini kaşıyarak oya devşirmenin iğrenç tezgahını kurmanın peşindedirler. Bu gerilimden, kutuplaşmadan, mazluma yatmadan kendilerine hep iktidar çıktı. 28 Şubatta, 27 Nisanda, okuduğu şiirde darbe karşıtlığı yutturması hep koltuğa dönüşmüştür. Ama suratlarındakİ maskeler birer birer iniyor. Siyasal iktidar 27 Nisan e muhtırasında darbe karşıtlığı propagandası ile istismar ve iktidar zeminini oluşturup gerçekte paşaları gizli kapılar arkasında ödüllendirdiklerini görüyoruz. 12 Eylül'de idam sehpalarına giden her türlü işkenceyİ görenler bağırlarına taş basarken bu iktidar beleşçileri bugün darbe karşıtlığından prim peşindeler. Bir taraftan demokrasi tafraları atacaksın kendi heva ve heveslerini demokrası diye takdim edeceksin, diğer taraftan demokrasinin evrensel kuralları ile taban tabana zıt, bütün gücü eline alarak iktidar imkanları, medya, yasama, yürütme yargıyı da kendi kontrolün altına alarak ancak dikta rejimlerinde olan bir baskı rejimi kuracaksın; bu arada insanımızın inançlarını da bu dikta heveslerine alet edeceksin. İster demokratik diye takdim edilen seçimle, ister darbe ve ihtilallerle işbaşına gelen tüm baskı rejimlerinin sonu hüsrandır. Yanİ hergün kendini televizyonda gazetede makarna, pirinç, bulgur, kömür, işe alma beklentisiyle dayatacaksın ondan sonra gelin benimle yarışa, buna demokratik seçim denmez bu olsa olsa demokrasi maskaralığı olur. Ancak üçüncü dünya ülkelerinde eşine az rastlanır ucube bir yönetim biçimi olur, bu şekilde ancak kendini kandırır ülkeye de vakit kaybettirirsin. Bu ülkeyi bu kadar oyalamanın gereği yoktur. Ülkenin önünü tıkamanın hesabını veremezsiniz?
Ülkenin yıllardır dişinden tırnaĞından biriktirdiği varlıklarını üç beş senelik karına Tekel'i, Telekom'u, Tüpraş'ı ve binlerce kamu kuruluşunu yok pahasına satarak ülke topraklarını yabancılara yağmalatarak eline geçirdiğin kaynaklarla belki günü kurtarırısın. Birkaç bölünmüş yol yaparsın ama evladın, babanın servetini çarçur edip duvar dibinde kaldığı gibi ülkeyi çıkmaza sokarsın, dünyada kendini satışa çıkaran bu alanlardan çekilen kaç tane ülke sayabilirsiniz. Kaldı kİ Türkiye bulunduğu cografi konum itibariyle şartları kendine münhasır bir ülkedir, tedbirli dikkatli olmak zorundadır. Bir Avrupa, Afrika veya Güney Amerika ülkesi değildir. Rum'un, Pontus Ermeni'nin büyük Ermenistan enosis Kürdistan megola idea Anadolu'da on iki ayrı bölge iddiası gibi daha nice iddiayı biz mi uyduruyoruz? Hangi korkudan, paranoyodan bahsediyorsunuz? Bunu geçmişte söyleyenleri bugÜn tarih kitapları nasıl tanıtıyor tarih kitaplarını açıp bakar mısınız? Yolunuz çıkmaz, gidişiniz hayra alamet değildir. İnsanların anti Siyonist duygularını sanal manevralarla lehinize çevirebilirsiniz insanların inançlarını kaşıyarak bunlar üzerinden oya çevirip prim yapabilirsiniz ama şunu bilin ki bu ülkenin İslam kalmak tarihi kararıdır. Türk kalmak onur şeref ve varlık sebebidir. Size rağmen bu ülkenin insanları Türk'tür, sizden önce de sonra da Müslüman kalacaklardır. İnsanların inançları üzerinden camisinden, kuranından, okulundan, kışlasından, başörtüsünden elinizi çekin; o baş örtüsü örtünmenin gereğidir. Sizin istismar alanlarınızı gizleyen bir örtü değildir. Yeter artık açlığa çaresizliğe yoksulluğa, yolsuzluğa, vurguna çözüm olun; bitirdiğiniz çiftçiyi, esnafı, köylüyü, işçiyi emekliyi düşünün ve onların derdine deva olun! Bu millet sizden bunu bekliyor. Her türlü gerilimle beslenmeyin, bırakın bu milleti aptal yerine koymayı. Seçim kazanma, insanları aldatma, takiyye yapma sıralaması yapılsa herhalde dünyada bir numara olursunuz.
Belediye başkanını Ankara'dan kendin belirle, milletvekilİ adayını kendin belirle ve dayat ilçe başkanını kendin belirle ve dayat ondan sonra adına demokratım de öyle mi? Mazaretiniz ve engeliniz var mıdır? Yasama, yürütme, yargıdaki etkiniz bellidir. Niye çıkarmıyorsunuz seçim kanununu, siyasi partiler kanununu? Türkiye'ye demokrasisinin önündeki en büyük engel bu değil midir? Ama buna yüreğiniz yetmez, tek başınıza her şeye karar vereceksiniz. Hanİ seçilmişler kutsaldı. İlla seçileni sizin mi seçmeniz gerekiyor, yeni kutsallar mı oldunuz, bura Hindistan mıdır? İslamın istişare mekanizması istişare yerine hep istiareye yatarak karar vermek ne kadar güzel ne kadar demokratçadır? Tarihin hükmünden kaçamayacak mahkum olacasınız, belki milleti aldatarak bir müddet daha iktidar nimetlerinden aksırıncaya, tıksırıncaya kadar istifade edeceksiniz ama bu saltanat geçiçidir, sizi alkışlayanlar birgün kendileri, kimlikleri görünmediğinde korkmadıkları zaman size demokratik tokadı indirecek ve tarih dün olduğu gibi bugün de Türk milliyetçilerini haklı çıkaracaktır. İktidar milletin emanetidir, emanetin ehil ellerde olması inaçlarımızın gereğidir. Hileli yollarla iktidarı ele geçİrmek mertçe, eşitçe adil biçimde yarışmadan yarışı kazanmak ne derece insani ve vicdanidir? Sıradan bir spor müsabakasında bile kurallar konur haksızlık yaplıdığında infial eder insanlar ama insaf sahibi, izan sahibi, vicdan sahibi olanlar siz bütün güç bende rakiplerin eli kolu bağlı ben yarışı kazandım havasında pozunda, rolunde ve pizikozunda olabilisiniz, vicdanınız rahat da olabilir. Nasıl bir şiir feveranı ile bir yumurta yapacak tavuĞun feveranı gibi mahalleyi ayağa kaldırdınız mazluma mağdura ve tribünlere oynadınız. Bunu hep yaptınız. İnsanların inançlarına, ihlaslarına gölgelenerek kendinize evlatlarınıza iktidar çıkarttınız.
Türkiye yıllardır CHP nin baskı dayatma ve jakoben tavrı lakilik adı altında yaptığı zulum sizin işinizi biraz kolaylaştırdı çevik bire Kenan evrene yaşar büyükanıta kılıçdaroğluna ne kadar teşekkür etseniz azdır size şov yapma zemini iktidar fırsatı sunuyorlar. sizde kürsülerden gürlüyorsunuz adana büyükşehir belediye başkanını görevden alabiliyorsunuz MHP li belediyeler merkezi hükümetten siyasi nemalanma için devlet ve iktidar eliyle kıskaca alınmamışmıdır? devlete meydan okuyan hangi bölücü belediye başkanını görevden aldınız? güneydoguda devlet devri iktidarınız döneminde zaafa düşmüş binlerce yıllık devlet gelenekleri zedelenmiştir. üç beş tane çapulcu eşkıya bozuntusu zavallı taşaron tetikçi gizledikleri o iğrenç suratları ile bölge insanının canından bezdirdi.

Haberulkesi.com Alıntıdır...