Bu durum, psikoloji’de savunma mekanizmaları içinde izah edilir. Önce kısa bir tanım verelim:
İnsan egosu bazı kaygılarının kendisine tehdit oluşturduğu kararına varır. Bunu ötelemek için savunma mekanizmalarını kullanır. Savunma mekanizmaları, tatmin edilmemiş psikolojik ihtiyaçların oluşturduğu stresten arınmak amacıyla bireyin kendisini kandırmak için başvurduğu bir davranıştır. Kişi bu davranışı genellikle farkında olmadan kullanır. Haddinden fazla kullanım ise kişiliği kontrol altına alır. Artık karşımızda sorunlu ve tedavi edilmesi gereken bir birey vardır.
Başlıca savunma mekanizmaları ise bastırma, inkar etme, bahane bulma, pollyannacılık, telafi etme, tersine inanmak, yüceltme ve yansıtma mekanizmalarıdır.
Sıraladığımız savunma mekanizmalarının insanlar tarafından zaman zaman kullanılması psikologlarca normal karşılanır. Ancak ısrarla ve tekrar tekrar kullanımı bir buhran durumu olduğunu gösterir.
Bazen göz önünde olan bireyler tarafından bu mekanizmaların kullanıldığına şahit oluyoruz. Birde savunma mekanizmalarından biri olan “Yansıtma” mekanizmasından bahsedelim:
Yansıtma mekanizması kişinin kendisinde var olan kusur, hata ve eksikleri başkalarına uyarlamasıdır. İflas eden bir işadamının suçu ortağına atması gibi örneklendirilebilir. Bu durumda ki kişi örneğin pazarlama hataları yapıyorsa bu hataları ortağının yaptığını gayet rahatlıkla ifade edebilir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, 02/11/2014 tarihinde aynen şöyle buyurmuşlar; “…esen her rüzgarın önünde eğilen, çıkarlarına göre tavır belirleyen, dün söylediğinin tam tersini bugün söylemekten kaçınmayanlara bakınca, Necip Fazıl’ın ve onun geçmişten alıp bugüne miras bıraktığı fikir namusunu daha iyi anlıyoruz.”
Biz de Sayın Cumhurbaşkanımıza hak veriyoruz. Kesinlikle dün söylediğinin tam tersini kim söylüyorsa onun fikir namusu yoktur.
Burada tarif edilen kişinin “Yansıtma Mekanizması”nı kullanarak kendi kişiliği ile ilgili problemi başkalarına yansıttığını anlamak zor olmasa gerektir.
Ama en önemlisi o kişi buhrandadır, hastadır, tedavi edilmesini tavsiye ederiz. Hadi tedavi edilmeye yanaşmadı, olsun kendisi bilir. Ama eğer bu kişi toplumun önünde bir kişiyse o zaman toplumu oluşturan bireyleri de buhrana sürükleyebilir, bireyleri strese sokabilir.
Stres ise bireyin kendisini rahatsız eden ortamda zorlanmasıdır. Kişi benimsemediği durumlarla karşılaşabilir ama bu durumu değiştirmek için elinden bir şey gelmez. Böyle bir durumda kalan kişi ya stres ile başa çıkma metotlarını kullanacak ya da kendisini stres altına alan durumu yüceltecektir.
Dün dediğinin tam tersini bugün söyleyip, dün kendisini destekleyenleri açığa düşüren kişi destekçilerini de stres altına alır. Stres altında kalan bireyler aynı zamanda tercih etme durumuyla da karşı karşıyadır. Ya inandıkları kişinin çelişkilerine karşı çıkacaklar sağlıklı bir kişilik profili çizecekler, ya da stres ile baş edemeyip kişiliklerini öteleyerek kendilerini bu çelişkili duruma muhatap eden kişiyi yücelterek stresten kurtulacaklardır.
İşte böylece kişi kendisini açığa düşüren zihniyet, durum veya ferdi yücelterek savunma mekanizmalarından “Yüceltme” mekanizması kullanılarak stresten kurtulabilir.
Aslında hataları ve günahları aşikar olanların peşlerinden gidenler çelişkileri bal gibi bilmektedirler.
Ancak kişi için kabul edilmesi en zor iş kandırılmaktır, hatta inandıkları insan tarafından kandırılmak.
Hülasa, karşımızda kendi hatalarını “Yansıtma mekanizması”nı kullanarak mütemadiyen başkalarına yansıtan kişinin peşinden giden, onun ve kendilerinin hatalarını kabul etmemek için “yüceltme mekanizması”nı kullanarak o kişiyi yücelten “Savunma mekanizmaları”nın sürekli müşterisi olan bir güruh bulunmaktadır.
Son olağanüstü AKP Kongresinde Cumhurbaşkanının mesajını dahi ayakta dinleyenleri görünce bu kişilerin stresi nasıl yendiklerini hemen anladık.