SEN DAHA NEREDE OLDUĞUNU BİLMEZKEN DEVLET BAHÇELİ DOĞU TÜRKİSTAN'DAYDI

Recep Tayyip Erdoğan'ın hiçbir ölçüsünün olmadığını hafta sonu İzmir'de yaptığı konuşma ile Türkiye bir kez daha gördü.

Olmayanı olmuş ve yalanı gerçek şeklinde sunma izansızlığına  yeni  bir örnek daha kattı.

Yolsuzluklarının üzerini örtme, PKK'yla giriştikleri ihanet oyunundan kendisini kurtarma uğruna aday olduğu Cumhurbaşkanı Seçimleri öncesinde sığındığı tek şey yine yalanlar oldu.

İktidarda bulunduğu süre zarfında Türklük gibi bir meselesi olmadığını söylem ve eylemleriyle defalarca kez kanıtlayan Aday Erdoğan, köşeye sıkıştığı Doğu Türkistan ve Irak Türkmenleri konusunda çıkış yolu olarak çareyi iftira atmakta aradığını gösterdi.

Konuşması sırasında MHP Lideri Devlet Bahçeliye yönelik "MHP Genel Başkanı çıkmış Uygur Türkleri üzerinden prim sağlamaya çalışıyor. Onlar bizi çok iyi tanır. Gittik biz onları Urumçi'de ziyaret ettik. İlk kez bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Urumçi'ye gitti. Peki Bahçeli oralara hiç gitti mi? Uygur kardeşlerimizin halini, hatırını sordu mu?" ifadelerini kullandı.

Oysa ki MHP Lideri Devlet Bahçeli 2001 yılında 57. Hükümet döneminde Başbakan Yardımcısı olarak Çin'e gerçekleştirdiği ziyareti sırasında Doğu Türkistan'a da gitmiş ve oradaki soydaşlarımızı ziyaret ederek derlerini dinlemiş, Türk Milleti'nin ata yurdunda bizzat incelemelerde bulunmuştu.

Bu tarihlerde Aday Erdoğan ise şimdi Irak ve Suriye'de zulme uğrayan, katledilen, soykırıma maruz kalan Türkmenlerin yaşadıklarının sebebi olan BOP için ait olduğu yer tarafından "özel" olarak "eşbaşkanlığa" hazırlanıyordu.

Sayın Bahçeli'nin Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın dramına ortak olduğu günlerde, yine o dönemki açıklamalarına bakılırsa Aday Erdoğan, Doğu Türkistan'ın nerede olduğundan bile bihaberdi.

Gel gelelim, şimdilerde kalkıp MHP Lideri'nin Doğu Türkistan'a hiç gitmediğini iddia edebilmektedir.

Şayet Aday Erdoğan, Sayın Bahçeli'nin yapmış olduğu Doğu Türkistan ziyaretinden habersizse cehaletine, bildiği halde böylesi bir ziyaretin gerçekleşmediğini söyleme cüretinde bulunuyorsa da yalancılığına yeni bir örnek daha eklemiştir.

* * *

Emin olun Doğu Türkistan'a 2001 yılından sonra AKP iktidarından kim gittiyse, bunun başlıca nedeni MHP Lideri'nin yapmış olduğu ziyaretten kaynaklanmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsilen Doğu Türkistan'a giden ilk devlet adamı olan Devlet Bahçeli sayesinde, Doğu Türkistan Türk devletinin resmi olarak ilgi alanına girmiş ve mutlaka sahip çıkılması gereken bir yer olarak kabul görmüştür.

Bu yolu açan Devlet Bahçeli olmuş ve Doğu Türkistan, Türk devletinin politikasında böylelikle kendisine yer bulmuştur.

2008 yılında, ülkemizde ve dünyadaki değişik ülkelerde yaşamak zorunda kalan Doğu Türkistanlıların temsil organlarından olan Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk ile yaptığım bir röportaja kendisine "Sayın Başkan, geride bıraktığımız yıllarda Doğu Türkistan'ı sadece MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ziyaret etmiş ve orada bizzat bazı incelemelerde bulunmuştu. Diğer siyasi parti liderlerinden de Doğu Türkistan'ı hiç ziyaret edenler olmuşmudur? Bu konu ile ilgili görüşleriniz nelerdir?" şeklinde bir soru yöneltmiştim.

Bu soruya yanıt olarak Tümtürk "2001 senesindeki bu ziyaret hakikaten biz yurt dışında bulunan Doğu Türkistanlıları fazlasıyla heyecanlandırdı ve çok duygulandırdı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinde ilk defa bir Başbakan Yardımcısı yani Sayın Devlet Bahçeli Bey Doğu Türkistan'ı ziyaret etti

Sayın Bahçeli Çin Halk Cumhuriyeti'ni ziyaret etmeleri esnasında Doğu Türkistan'ı da unutmamış ve ziyaret programına Doğu Türkistan'ı da dahil etmiştir. Biz bunu Sayın Bahçeli'nin siyasi misyonu ve ahlakına iz düşer bir davranış, kendilerine yakışır bir tavır olarak değerlendiriyoruz. Ben Doğu Türkistan'a yapılan bu ziyaretle ilgili birkaç söz söylemek istiyorum, Sayın Bahçeli'nin ziyareti esnasında Urumçi'de, Kaşgar'da ve değişik birçok bölgelerde Doğu Türkistan halkı Sayın Bahçeli'nin etrafında büyük bir sevgi yumağı oluşturmuştur. Türkiye'den gelen bir devlet büyüğünün, bir Türk büyüğünün yani Sayın Bahçeli'nin ziyareti aynı zamanda bir kurtarıcı, bir büyük kardeş, bir büyük ağabey olarak kabul edilmiş ve onun ziyareti neticesinde bizzat halkın değerlendirmesi ile Sayın Bahçeli'ye olağan üstü bir misyon yüklenmiştir. 

Ben öyle tahmin ediyorum ki o dönemki Saygıdeğer Başbakan Yardımcımız, Doğu Türkistanlı kardeşlerinin gözlerindeki o ışıktan onların neler söylemek istediğini, neler hissettiğini ve o ziyaretin öneminin büyüklüğünü hissetmiştir. Gözlerinden diyorum çünkü Doğu Türkistanlı kardeşlerinin kendilerine bir şeyler söylemeye şansı yok, yani içinde bulunduğu ızdırabı ve içinde bulunduğu insanlık dramını ve 'ben Türk'üm ve benim vatanımın ismi Doğu Türkistan ve ben bu coğrafyada bağımsız yaşamak istiyorum' sözünü belki de yüzlercesi Sayın Devlet Bahçeli'ye haykırmak istemiştir. Ama etrafındaki Çin ablukası ve Çin istihbaratı endişesi buradaki kardeşlerimizi bu sözlerden alıkoymuştur...Öyle düşünüyorum ki Sayın Devlet Bahçeli Bey iktidara geldiğinde Doğu Türkistanlılar, tüm Türk Dünyası ve Türk Dünyası'nın birliği için bir fırsat olacaktır. Bu manada ben Cenabı Allah'tan Sayın Devlet Bahçeli Bey'e bu siyasi projelerini, herkese örnek olan devlet adamlığı modeliyle, hayata geçirebilmesi için fırsat vermesini niyaz ediyor, uzun ve hayırlı ömürler diliyorum." cevabını vermişti. (Röportajın tamamı için http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=10006)

* * *

Görüyorsunuz ki, Aday Erdoğan'ın tüm yalanlarına ve iftiralarına rağmen Türk Milliyetçileri'nin Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin Doğu Türkistan davası için ne yaptığı, muhataplarının beyanlarıyla da ortadadır.

Sayın Devlet Bahçeli kendi ifadesiyle "aday olan ama adam olamayan" şahsın söylediği yalanlarına, twitter hesabından paylaştığı ve Doğu Türkistan ziyaretinde çekilen fotoğraflarını yayınlayarak cevap vermiş, bu da iddiasını asla ispatlayamayacak olan müfteriye kapak olmuştur.

Kardeşi Barzani, yol arkadaşı İmralı canisi, çözüm ortağı Sevr planının günümüzdeki uygulayıcıları olan Aday Erdoğan'ın, Anadolu coğrafyasında yaşayan Türk Milleti'ni paramparça edecek adımları birer birer atarken ne Doğu Türkistan, ne Irak, ne Suriye, nede bir başka alanda yaşayan Türklerle ilgili samimi olduğunu söylemek hiç mümkün olabilir mi?

"AKP sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk" diyen parti il başkanı bulunan, "Türk Milleti diye bir ırk yok" açıklaması yapan genel başkan yardımcısı olan, "Ne Mutlu Türk'üm Diyene yazısını kaldırtan" Aday Erdoğan'ın Türklük konusunda duyarlı olması, ancak devenin iğne deliğinden geçirmesiyle mümkün olur!

Yıllardır dünyanın değişik yerlerinde Türkler katledilirken sessiz kalanların, onların yaşadıkları zulme küresel projelerde üstlendikleri vazifeler uğruna sesleri çıkmayanların, şimdilerdeki hezeyanları gerçekte neyi amaçladıklarının görülmesini sağlamaktadır.

Türklüğe karşı savaş açmış ne kadar çevre varsa hepsiyle 12 yıldır kol kola yürüyen Aday Erdoğan, Doğu Türkistan'ı, Irak ve Suriye Türkmenlerini ağzına almayı hak eden en son kişi bile değildir.

Böylesi bir ismin binlerce yıllık Türk devlet geleneğinin mirasını taşıyabileceğini, tüm dünya Türklüğü gözünü Türkiye'ye dikmiş halde imdat dilediği bir zamanda onların sesine kulak verebileceğini, dertlerine derman olabileceğini kim söyleyebilir?

Bu zihniyetteki birinin Cumhurbaşkanlığı'na aday olması belki de tarihin bize yaptığı ağır imtihanlarından yenisidir.

Ne var ki Türk Milleti bu badireyi de atlatacağını, 10 Ağustos'ta Aday Erdoğan'ı sandığa gömerek ispatlamalıdır.

Çankaya'ya çıkacak zat, Türk'üm demekten gurur duyan ve bunun hakkını veren, binlerce yıllık kutlu emaneti koruyacak birisi olmalıdır.

Bunun için Türk Milleti'nin tercihi Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan başkası değildir.