Bu yolsuzluk ve hırsızlığın lağım kokuları ülkeyi sardı. RP ve AKP Siyasi geleneği, İstanbul'un bir çok sorununu çözdüğü propagandası, yıllarca bitmeyen siyasal krediye dönüştürdü. Her seçim kampanyası,Allah daha iyisini yapanları, sanki haşa onlarla sınırlandırma dayatmalarına dönüştü. Bu anlayış ile dayanılmaz servet dökülerek,sürekli kendilerini seçtiriyor adeta koltuk tapusu iddiası peşindeler..
Seçimlerin bıçak sırtı olduğu yerde,mutlaka bir yolunu bulup onlar kazanıyor. Seçim almak için karşılarına çıkan kim varsa, siyasal linç, iftira kampanyası, para gücü, imar rantı gücü, kamu gücü ile adeta dozer gibi silindir gibi eziyorlar. Ama artık altın boynuz Haliç'in pis kokuları temizlenmesine rağmen, kokular çok daha feci bir şekilde ülke siyasetini sardı. Bu kokularla ülkemiz nereye kadar dayanır, tahammül eder ve yaşar? Bu pis kokuların, parçası ve soruşturma aktörleri, bunu asla temizleyemezler. Lağım çukuruna düşenlerin, imdadına temiz toplum, temiz siyaset özlemi çeken bu milletin evlatları yetişmelidir.
Türk siyaseti bu kirlilikten temizlenmeli ve dünyada yara alan imajımız,olumsuz Türk ismi algısı kurtarılmalıdır. Bu kokularla hayatımız asla daha fazla sürdürülebilir değildir.İtfaiye yangını söndürür,temiz siyaset ancak ülkeyi temizler ve nefes aldırır. "Hazıra dağlar dayanmaz".Hırsızlığa, çalana ve çırpana,yolunu bulup götürene "minareyi çalıp kılıfını bulan" düzene kaynak mı dayanır? "Çalanların çalıştığı" mazeretleri ile, hırsızların pas geçilip, onaylandığı düzenden, çalışanların çalmadığı düzene geçilmelidir. Zerre kadarda olsa yetim hakkını koruyan düzen, aslında değişimin kendisidir. Aslında şimdi hırsızlık statüko değişim temiz siyasettir.Bu düzen kesinlikle değişmelidir. Çünkü mala tamah edenden kamuya yönetici yapılmaz diyen binlerce yıllık Türk devlet geleneklerinden geliyoruz. O yüzden bu devlet ve millet Türkleşmeli,İslamlaşmalı,Muasırlaşmalıdır.
Sabri ŞENEL