Türkiye’nin dünyada adını duyuran çok meşhur bir kaç zincir markete uğradım. Toz şeker almak istedim. Maalesef şekerin ne tozu ne küpü kalmış! Sanki yer yarılmış yerin dibine girmiş.

Aklıma mahalle bakkalları geldi.

Geçerken onlara uğradım. “Toz şeker var mı” diye sordum.

Tanımadığım bir bakkal esnafı bana samimice davrandı. Toz şeker ve kesme şekeri getirdi.

Mahalle manavından alışveriş yaptım. Ayaküstü şeker muhabbeti ettik. Manav “gözümle gördüm forkliftle depoya dün akşam şeker indirdiler lakin rafta yok satıyorlar” dedi.

Gariban bakkal stok yapmaya hiç gerek görmemiş. Ne varsa rafta. Üstelik ağırladı içecek ikram etmek istedi daha sonra da kapıya kadar beni uğurladı.

 Hatta az daha tanısa belki borç parada verecekti!

Bu küçük işletmelerin hem ticari hem de sosyal olarak korunması yaşatılması gerekir.

Zira hırsızı, yangını, hastayı haber veren, ailemize, kızımıza, oğlumuza sataşma rahatsız etmede sokakların komşuluk bekçileri mahalle ve köyler tüm müessese ve fonksiyonları ile yaşamalıdır.

Efendi Efe

Editör: Kerim Öztürk