TERÖRİST BAŞININ TALEPLERİ İÇİN ACİL SEFERBERLİK
PKK'nın sınır dışına çekilmeyi durdurduğunu açıklamasının ardından AKP'yi telaş sardı. Çekilmenin en fazla %20 civarında olduğunu, bunun da terör örgütü içerisindeki yaşı ilerlemiş yada hasta olanları kapsadığını Başbakan Erdoğan açıklamış ve "eli kanlı katiller topluluğu" olan terör örgütü PKK'yı "samimiyetsizlikle" suçlamıştı!
Görünüşe göre Başbakan Erdoğan'ın sözlerini sallamayıp kendi bildiğini okuyan PKK, hedeflediği ölçüde yoluna devam ediyor. Yalnız bu noktada bir şeyin altını tekrar çizmekte yarar var. Daha öncede belirttiğimiz gibi PKK'nın hedefleri AKP'nin hedefleriyle müşterektir. İkisinin bir birinden ayrı olan hiçbir yönü bulunmuyor.
Bugünlerde birbirinden ayrılmaz ve aynı zamanda birbirine muhtaç olan ikilinin yaşadığı mesele yalnızca zamanla alakalıdır. PKK daha önce 5. Oslo görüşmelerinde ortaya çıktığı gibi taleplerinin daha çabuk hayata geçmesini beklerken, AKP ise "terörist başının salı verilmesi dahil" diğer talepler için zamana yayılmış bir yol izlemeyi istiyor.
MHP Birkez Daha Haklı Çıktı
Öyle anlaşılıyor ki PKK bu kez daha da aceleci davranmak istiyor. Zira bir taraftan Barzani'nin ev sahipliğinde toplanacak "Kürt Ulusal Kongresi'nde" elinin daha güçlü olmasını hedefliyor, diğer yandan da Suriye'deki gelişmeler ışığında PYD ayağı ile özerk bir bölge kazanmanın hesaplarını yapıyor. Yerel seçimler oldukça yaklaştığından AKP'yi de elini çabuk tutması için zorluyor ve AKP sayesinde elde ettiği kazanımlar nedeniyle de taleplerinin yerine getirileceğini biliyorlar.
Çekilmeyi göstermelik bir düzeyde tutan, buna karşılık özellikle kent merkezlerinde yeniden yapılanma yolunu seçerek hain emellerini daha geniş bir satha yaymak ve nihayetinde meseleyi iç çatışma ortamına taşımak isteyen PKK'nın durumu, cinin şişeden çıktığının görülmesini sağlıyor.
Lakin bu yolun sonu aydınlık değildir. Bir konu kesin biçimde Türk Milleti tarafından anlaşılmıştır ki, o da PKK'nın silahlı mücadele ile topyekun zayıflatılmadan, Kandil'e girilip, terör inleri baştan sona yerle bir edilmeden terörün bitmesi mümkün değildir. Bu yapılmadan terör örgütü ile masaya oturmak Türkiye açısından bölünmenin tarifini içermektedir. Aylardır "bu iş silahlı mücadele ile çözülmedi, şimdi müzakere yolu denenmeli" propagandası yapanların ne derecede büyük bir gaflet içerisinde bulunduklarını ve haksız olduğunu zaman göstermiş, MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi ise birkez daha haklı çıkarmıştır.
AKP'nin Demokratikleşme Paketi'nde Neler Olacak?
Geride kalan haftada AKP "demokratikleşme paketi" adı altında PKK'nın taleplerini hayata geçirebilmeyi "meşrulaştırma" gayretiyle neredeyse hergün toplantı yaptı. Bu paketin içeriğinde ne olduğunu gelecek hafta başında açıklayacaklar. Demokratikleşme paketi adı verilen konuların ne olduğundan ziyade bunların gerçekteki adresinin PKK'nın talepleri olduğunun altını çizmek gerekir.
Burada verilmek istenilen temel mesaj, İmralı canisinin taleplerinin planlandığı süre içinde ve şekilde AKP tarafından hayata geçirildiğidir. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın dün katıldığı bir televizyon programında serzenişte bulunduğu konu da zaten bunu işaret ediyor. Arınç, PKK'ya açık açık "biz zaten önderinizle belirlediğimiz şekilde yolumuza devam ediyoruz, neden belirlenen takvime uymuyorsunuz "mesajını verdi.
Burada bir hatırlatma yapmak faydalı olacaktır. Haziran ayı içerisinde terörist başı ile İmralı'da görüşen BDP'li heyet adına, görüşme sonrasında açıklama yapan Pervin Buldan, AKP ile PKK terör örgütü arasında yapılan anlaşma ile yürütülen ihanet sürecinin ilk aşamasının tamamlandığını, bundan sonraki aşamada ikinci döneme geçildiğini ifade etmişti.
Bu aşma içinde PKK ve terörist başının taleplerinin anayasada yer alması gerektiğini, terörist başının da bu dönem için somut adımlar atılmasını talep ettiğini belirtmişti. Hatta aynı konu ile ilgili olarak Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile görüştüklerini açıklayarak "Atalay ve Ergin'le yaptığımız görüşmeyi önemsiyoruz ve anlamlı buluyoruz. Taleplerimizle ilgili bir çalışmanın yürütüldüğünü söylediler. Hükümeti bu kez kararlı gördük. Bu izlenimlerimizi Sayın Öcalan'a da aktaracağız" sözleri ile de AKP'nin terörist başının taleplerine ılımlı yaklaştığını ima etmişti. Dolayısıyla bugünlerde hazırlığı yapılan demokratikleşme paketinin neyi kapsadığı ortaya çıkıyor.
Buradan da anlaşılacağı gibi yaklaşan yerel seçim öncesinde eriyişini en aza indirmek isteyen AKP, bir taraftan terörist başının ikinci aşama olarak nitelendirdiği dönemde kendilerinden beklenen konuları hayata geçirebilmenin arayışı içerisinde olacağı gibi diğer yandan meseleyi medya desteği ile "kimse istediği için değil, biz istediğimiz için yapıyoruz" şeklinde sunacağıdır.
Yeni Adımlar Sorunu Daha da Büyütecektir
Bu paketin açıklanması ile beraber bazı meselelerin çözüleceğini ve terör örgütü PKK'nın durulacağını düşünenler yine ciddi bir aymazlık içerisindeler. Mesele hangi adımların atılıp hangisinin atılmadığı değil. Mesele PKK'nın elde ettiği moral gücü ile ve ihanet sürecinin başladığı günden bu yana ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin AKP tarafından kendileri adına geri adım atacakları bir cevap bulamamasıdır.
Bundan mütevellit PKK artık hedefine doğru yürüdüğünü yani dört parçalı yapının hayata geçmeye başladığını düşünmekte ve Türkiye'yi bölme rüyasında yol almaktadır. Kendi mensuplarını da bu yöndeki fikirle beslediği görünüyor. Hafta başında Diyarbakır'da, BDP tarafından ana dilde eğitim için yapılmak istenen yürüyüş sırasında, ellerinde megafon bulunan yüzü maskeli bazı terör örgütü sempatizanları (belki de üyeleri!) önlerini kesen polise, "Devlet önümüzden çekilin, son uyarımızdır, müdahale edeceğiz" diye bağırması başka neyi cüreti olabilir?
Geçen her günde, yaşanan her olayda ortaya çıkan tek gerçek AKP ile Türk Milleti'nin kesin bir felakete doğru sürüklendiğidir. Acı bir felakete doğru yol adlığımız, kardeş kavgasına doğru sürüklendiğimiz bu dönemi aşmanın tek yolu ilkbaharda yapılacak yerel seçimlerde AKP'ye kesin bir uyarı vermek ve sandıkta büyük bir hezimet yaşamasını sağlamaktır. Ülkesine ve milletine karşı sorumluluk hisseden herkes bu yol için tercihini yapmalı ve canla başla mücadele etmelidir. Çünkü bu işin dönüşü kalmadı.
İsmail ÖZDEMİR